Sözler - page 847

k›yamet-i kübran›n tereflfluhat› hükmünde, o haflre iflaret
ediyorlar.
Bir Sâni-i Hakîm taraf›ndan nevilerde böyle k›yamet-i
nev’iyeyi, yani bütün nebatat köklerini ve bir k›s›m hay-
vanlar› aynen baharda ihya etmek ve yapraklar› ve çi-
çekleri ve meyveleri gibi sair bir k›s›m fleyleri ayn›yla de-
¤il, misliyle iade ederek bir nevi haflir ve neflir yapmak,
her bir flahs-› insanîde k›yamet-i umumiye içinde bir k›-
yamet-i flahsiyeye delil olabilir. Çünkü, insan›n bir tek
flahs›, baflkas›n›n bir nev’i hükmündedir. Zira fikir nuru,
insan›n âmâline ve efkâr›na öyle bir genifllik vermifl ki,
mazi ve müstakbeli ihata eder; dünyay› dahi yutsa tok ol-
maz. Sair nevilerde fertlerin mahiyeti cüz’iyedir, k›ymeti
flahsiyedir, nazar› mahduttur, kemali mahsurdur, lezzeti
ve elemi anîdir. Beflerin ise mahiyeti ulviyedir, k›ymeti
galiyedir, nazar› âmmd›r, kemali hadsizdir, manevî lezze-
ti ve elemi k›smen daimîdir. Öyle ise, bilmüflahede sair
nevilerde tekerrür eden bir çeflit k›yametler, haflirler, flu
k›yamet-i kübra-i umumiyede her flahs-› insanî ayn›yla ia-
de edilerek haflredilmesine remzeder, haber verir. Onun-
cu Sözün Dokuzuncu Hakikatinde iki kere iki dört eder
derecesinde kat’iyet ile ispat edildi¤inden, burada ihtisar
ederiz.
Beflinci Medar:
Beflerin cevher-i ruhunda derç edil-
mifl gayrimahdut istidadat ve o istidadatta mündemiç
olan gayrimahsur kabiliyetler ve o kabiliyetlerden nefl’et
eden hadsiz meyiller ve o hadsiz meyillerden hâs›l olan
nihayetsiz emeller ve o nihayetsiz emellerden tevellüt
SÖZLER | 847
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
ihata:
sarma, kuflatma.
ihtisar:
k›saltma, özetleme.
ihya:
canland›rma, diriltme.
istidadat:
kabiliyetler, yetenek-
ler.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kat’iyet:
kesinlik.
kemal:
olgunluk.
k›smen:
k›smî olarak.
k›yamet:
bir tak›m canl› türlerin
yok olmas›.
k›yamet-i kübra:
en büyük k›ya-
met.
k›yamet-i kübra-i umumîye:
umumî olan büyük k›yamet.
k›yamet-i nev’iye:
tür ve nevile-
rin k›yameti.
k›yamet-i flahsiye:
flahs›n, kiflinin
k›yameti.
k›yamet-i umumîye:
genel, her
fleyi içine alan k›yamet.
k›ymet:
de¤er, paha.
k›ymet-i flahsiye:
flahsî k›ymet-
ler, de¤erler.
mahdut:
s›n›rlanm›fl.
mahiyet:
as›l, esas, iç yüz; kapa-
site.
mahsur:
kuflat›lm›fl, s›n›rlanm›fl.
manevî:
manaya ait.
mazi:
geçmifl zaman.
medar:
kaynak, sebep, yörünge.
meyil:
ilgi, e¤ilim.
mündemiç:
bir fleyin içine konul-
mufl veya sar›lm›fl.
müstakbel:
gelecek zaman.
nazar:
bakma, bak›fl.
nebatat:
bitkiler.
nefl’et:
meydana gelme, do¤ma.
neflir:
yayma.
nev’i:
çeflit, tür, cins.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
ayd›nl›k.
remiz:
iflaret.
sair:
di¤er.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanatla ve
hikmetle yaratan, Allah.
flahs-› insanî:
insan›n kendisi.
tekerrür:
tekrarlanma.
tereflfluhat:
damlamalar, s›z›nt›-
lar.
tevellüt:
do¤ma, do¤um.
ulviye:
yüce.
âmâl:
emeller, arzular.
âmm:
umumî, genel.
befler:
insan.
bilmüflahede:
görür flekilde.
cevher-i ruh:
ruhun asl›, ha-
kikati.
cüz’î:
pek az, k›ymetsiz.
daimî:
sürekli.
derç:
yerlefltirilme.
efkâr:
fikirler, görüfller.
elem:
üzüntü, ac›.
emel:
fliddetli arzu, h›rs.
fert:
kifli.
galiye:
çok, fazla, pahal›.
gayrimahdut:
had konulma-
yan, s›n›rs›z.
gayrimahsur:
s›n›rlanmam›fl,
kuflat›lmam›fl.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
hâs›l:
meydana gelen.
haflir:
dirilifl; dirilme.
hükmünde:
de¤erinde.
iade:
geri verme.
1...,837,838,839,840,841,842,843,844,845,846 848,849,850,851,852,853,854,855,856,857,...1482
Powered by FlippingBook