Evet, bir Kadîr ki, flu âlem, bütün güneflleri, y›ld›zlar›,
avalimi, zerrat›, cevahiri nihayetsiz lisanlarla Onun aza-
metine ve kudretine flahadet eder. Hiçbir vehim ve ves-
vesenin hakk› var m›d›r ki, haflr-i cismanîyi o kudretten
istib’at etsin?
Evet, bilmüflahede bir Kadîr-i Zülcelâl, flu âlem içinde,
her as›rda birer yeni ve muntazam dünyay› halk eden,
hatta her senede birer yeni seyyar, muntazam kâinat›
icat eden, hatta her günde birer yeni muntazam âlem ya-
pan, daima flu semavat ve arz yüzünde ve birbiri arkas›n-
da geçici dünyalar›, kâinatlar› kemal-i hikmet ile halk
eden, de¤ifltiren ve as›rlar ve seneler, belki günler ade-
dince muntazam âlemleri zaman ipine asan ve onunla
azamet-i kudretini gösteren ve yüz bin çeflit haflrin nak›fl-
lar›yla tezyin etti¤i koca bahar çiçe¤ini küre-i arz›n bafl›-
na bir tek çiçek gibi takan ve onunla kemal-i hikmetini,
cemal-i sanat›n› izhar eden bir Zat, “Nas›l k›yameti geti-
recek, nas›l bu dünyay› ahiretle de¤ifltirecek?” denilir
mi?
fiu Kadîr’in kemal-i kudretini ve hiçbir fley Ona a¤›r
gelmedi¤ini ve en büyük fley, en küçük fley gibi Onun
kudretine a¤›r gelmedi¤ini ve hadsiz efrat, bir tek fert gi-
bi o kudrete kolay geldi¤ini, flu ayet-i kerîme ilân ediyor:
1
m
In
óp
MGn
h ¢m
ùr
Øn
æ`n
c
s
’p
G r
º o
µ
o
ã`r
©n
H n
’n
h r
º o
µ
o
? r
?n
N Én
e
fiu ayetin
hakikatini Onuncu Sözün Hatimesinde icmalen ve
Nok-
ta
risalesinde ve Yirminci Mektupta izahen beyan etmi-
fliz. fiu makam münasebetiyle üç mesele suretinde bir
parça izah ederiz.
ahiret:
sonsuz hayat yurdu, öteki
dünya.
âlem:
dünya, cihan.
as›r:
yüz y›l.
avalim:
dünyalar, âlemler.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
ayet-i kerîme:
Kur’ân’›n ayeti.
azamet:
büyüklük.
azamet-i kudret:
kudretin bü-
yüklü¤ü.
beyan:
aç›klama.
bilmüflahede:
görür flekilde.
cemal-i sanat:
Cenab-› Hakk›n
mahlûkat›nda bulunan ‹lâhî sanat
güzelli¤i.
cevahir:
cevherler, de¤erli tafllar.
efrat:
fertler.
fert:
tek, flah›s, kifli.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
halk etmek:
yaratmak, yarat›fl.
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›.
haflr-i cismanî:
cesetle dirilme.
hatime:
nihayet, son söz.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
icmalen:
özet olarak.
istib’at:
ak›ldan uzak görme.
izah:
aç›klama yapma.
izahen:
aç›klayarak.
izhar:
a盤a vurma.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük, haflmet ve kudret sahibi, Al-
lah.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal-i hikmet:
tam ve eksiksiz
bir hikmet, mükemmel fayda ve
gaye.
kemal-i kudret:
gücün, kudretin
mükemmelli¤i.
kudret:
güç, kuvvet.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
k›yamet:
kâinat›n ölümü.
lisan:
dil.
makam:
mevki.
mesele:
bahis, konu.
muntazam:
düzenli.
münasebet:
uygunluk.
nak›fl:
süs.
nihayetsiz:
sonsuz.
semavat:
semalar, gökler.
seyyar:
gezici, gezen.
suret:
flekil, biçim.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
tezyin:
süsleme.
vehim:
var say›m, kuruntu.
vesvese:
flüphe.
Zat:
Allah.
zerrat:
zerreler, atomlar.
1.
Sizin yarat›lman›z da, diriltilmeniz de, tek bir kiflinin yarat›l›p diriltilmesi gibidir. (Lokman
Suresi: 28.)
856 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ