Sözler - page 860

verdi¤i feyiz ve cilve-i akis, müzahemetsiz, tecezzisiz, te-
nakussuz, nispeti birdir.
Üçüncü Tems i l
: Muvazene s›rr›d›r. Meselâ, hakikî
ve hassas ve çok büyük bir mizan bulunsa, iki gözünde
iki günefl veya iki y›ld›z veya iki da¤ veya iki yumurta ve-
ya iki zerre, her hangisi bulunursa bulunsun, sarf oluna-
cak ayn› kuvvet ile o hassas azîm terazinin bir gözü gö-
¤e, biri zemine inebilir.
Dö r düncü Tems i l
: ‹ntizam s›rr›d›r. Meselâ, en
azîm bir gemi, en küçük bir oyuncak gibi çevrilebilir.
Be fl i nc i Tems i l
: Tecerrüt s›rr›d›r. Meselâ, teflahhu-
sattan mücerret bir mahiyet, bütün cüz’iyat›na, en küçü-
¤ünden en büyü¤üne, tenakus etmeden, tecezzi etme-
den, bir bakar, girer; teflahhusat-› zahiriye cihetindeki
hususiyetler, müdahale edip flafl›rtmaz, o mahiyet-i mü-
cerredin nazar›n› ta¤yir etmez. Meselâ, i¤ne gibi bir ba-
l›k, balina bal›¤› gibi, o mahiyet-i mücerredeye maliktir;
bir mikrop, bir gergedan gibi, mahiyet-i hayvaniyeyi ta-
fl›yor.
A l t › nc › Tems i l
: ‹taat s›rr›n› gösterir. Meselâ, bir ku-
mandan “Arfl!” emri ile bir neferi tahrik etti¤i gibi, ayn›
emir ile bir orduyu tahrik eder.
fiu temsil-i itaat s›rr›n›n hakikati fludur ki: Kâinatta,
bittecrübe, her fleyin bir nokta-i kemali vard›r. O fleyin,
o noktaya bir meyli vard›r. Muzaaf meyil, ihtiyaç olur;
muzaaf ihtiyaç, ifltiyak olur; muzaaf ifltiyak, incizap olur.
arfl emri:
“haydi ileri” emri.
azîm:
büyük.
bittecrübe:
tecrübe ile.
cihet:
yön, taraf.
cilve-i akis:
yans›yan görüntü,
tecelli.
cüz’iyat:
parçalar, k›s›mlar.
feyiz:
bolluk, bereket.
gergedan:
büyük cüsseli memeli
bir hayvan.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
do¤ru.
hususiyet:
özellik.
incizap:
cezp edilme, kap›lma.
intizam:
düzgünlük.
ifltiyak:
flevklenme, afl›r› istek.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kumandan:
komutan.
mahiyet:
nitelik, özellik, esas.
mahiyet-i hayvaniye:
hayvanî
özellikler.
mahiyet-i mücerret:
soyut ma-
hiyet, özellik.
malik:
sahip.
meyil:
bir tarafa do¤ru e¤ilme; il-
gi, e¤ilim.
mizan:
ölçü.
muvazene:
denge, ölçü.
muzaaf:
kat kat, katmerli.
mücerret:
gözle görülmeyen, elle
tutulmayan, soyut.
müdahale:
kar›flma, el atma.
müzahemet:
zahmet, çekifl-
me.
nazar:
göz atma, bakma, ba-
k›fl.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nispet:
oran.
nokta-i kemal:
kemal nokta-
s›, kusursuzluk.
sarf:
harcama.
ta¤yir:
baflkalaflt›rma, de¤ifl-
tirme.
tahrik:
harekete geçirme.
tecerrüt:
soyunma, soyutlan-
ma.
tecezzi:
parçalara ayr›lma,
bölünme.
temsil:
misal getirme.
temsil-i itaat:
itaati gösteren
örnek.
tenakus:
eksilme, azalma.
teflahhusat:
flah›s hâline gir-
meler, cisimlenmeler.
teflahhusat-› zahiriye:
görü-
nüflteki belirtiler, zahirî belir-
tiler.
zemin:
yer.
zerre:
maddenin en küçük
parças›, atom.
860 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
1...,850,851,852,853,854,855,856,857,858,859 861,862,863,864,865,866,867,868,869,870,...1482
Powered by FlippingBook