bitirdi, her fley manas›n› ifade etti, dünya ahiret fidanla-
r›n› yetifltirdi, zemin Sâni-i Kadîr’in bütün mu’cizat-› kud-
retini, umum havarik-› sanat›n› teflhir edip gösterdi, flu
âlem-i fenâ sermedî manzaralar› teflkil eden levhalar› za-
man fleridine takt›, o Sâni-i Zülcelâl’in hikmet-i sermedi-
yesi ve inayet-i ezeliyesi o imtihan neticelerini, o tecrü-
benin neticelerini, o Esma-i Hüsnan›n tecellilerinin haki-
katlerini, o kalem-i kader mektubat›n›n hakaik›n›, o nu-
munemisal nukufl-u sanat›n›n as›llar›n›, o vezaif-i mevcu-
dat›n faydalar›n›, gayelerini, o hidemat-› mahlûkat›n üc-
retlerini ve o kelimat-› kitab-› kâinat›n ifade ettikleri ma-
nalar›n hakikatlerini ve istidat çekirdeklerinin sümbüllen-
mesini ve bir mahkeme-i kübra açmas›n› ve dünyadan
al›nm›fl misalî manzaralar›n göstermesini ve esbab-› za-
hiriyenin perdesini y›rtmas›n› ve her fley do¤rudan do¤-
ruya Hâl›k-› Zülcelâl’ine teslim etmesi gibi hakikatleri ik-
tiza etti; ve o mezkûr hakikatleri iktiza etti¤i için kâinat›
da¤da¤a-i tagayyür ve fenâdan, tahavvül ve zevalden
kurtarmak ve ebedîlefltirmek için o z›tlar›n tasfiyesini is-
tedi ve tagayyürün esbab›n› ve ihtilâfat›n maddelerini tef-
rik etmek istedi; elbette k›yameti koparacak ve o netice-
ler için tasfiye edecek. ‹flte flu tasfiyenin neticesinde,
Cehennem, ebedî ve dehfletli bir suret al›p, taifeleri
1
n
¿ƒo
ep
ôr
éo
Ÿr
G Én
¡t
jn
G n
?r
ƒn
« r
dG Gho
RÉn
àr
eGn
h
tehdidine mazhar olacak;
Cennet ebedî, haflmetli bir suret giyerek, ehil ve ashab›,
2
n
øj/
óp
dÉn
N Én
gƒ o
?o
Nr
OÉn
a r
ºo
àr
Ñp
W r
ºo
µ
r
«n
?n
Y l
?n
Ó°n
S
hitab›na mazhar
olacak.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya.
âlem-i fenâ:
gelip geçici.
ashap:
arkadafllar, sahipler.
da¤da¤a-i tagayyür:
de¤iflimle-
rin çalkant›lar›.
ebedî:
sürekli, sonsuz.
ebediyen:
ebedî olarak.
ehil:
sahip, dost.
esbap:
nedenler, sebepler.
esbap-› zahiriye:
d›fl sebepler.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
fenâ:
yok olma, yokluk.
hakikat:
gerçek.
Hâl›k-› Zülcelâl:
“Celâl, azamet ve
kibriya sahibi yarat›c›” anlam›nda
Allah’›n bir s›fat›.
haflmet:
gösterifllilik.
havarik-i sanat:
sanat harikalar›.
hidemat-› mahlûkat:
yarat›klar›n
vazifeleri.
hikmet-i sermediye:
sonsuza
kadar devam edecek olan ‹lâhî
hikmet ve gaye.
hitap:
konuflma, söz.
ihtilâfat:
ayr›l›klar, farkl›l›klar.
iktiza:
gerekme.
inayet-i ezeliye:
Allah’›n ezelî
yard›m›, iyili¤i.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kâinat:
evren, varl›klar.
kalem-i kader:
Allah’›n olacak
hâdiseleri olmadan önce bilip
yazmas›, takdir etmesi.
kelimat:
kelimeler.
kitab-› kâinat:
kâinat kitab›.
levha:
tablo.
mahkeme-i kübra:
öldükten
sonra bütün insanlar›n diriltilerek
Allah huzurunda hesaba çekile-
ce¤i mahkeme.
mana:
anlam.
mazhar:
eriflme, kavuflma.
mektubat:
mektuplar, yaz›lar.
mezkûr:
ad› geçen, an›lan.
misal:
benzer.
mu’cizat-› kudret:
kudret mu’ci-
zeleri.
mücrim:
cürüm ifllemifl, suçlu.
netice:
sonuç.
nukufl-u sanat:
sanat nak›fllar›.
numunemisal:
örnek gibi.
Sâni-i Kadîr:
her fleye gücü yeten
ve her fleyi sanatl› yaratan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
sermedî:
sürekli.
suret:
flekil, biçim.
flerit:
uzun ve dar yol.
tagayyür:
de¤iflme, baflkalaflma.
tahavvül:
de¤iflme, dönüflme.
taife:
topluluk, gurup.
tasfiye:
saflaflt›rma, ar›tma.
tecelli:
görünme, belirme.
tefrik:
ay›rma, seçme, ayr› tutma.
teflhir:
gösterme, sergileme.
teflkil:
flekillendirme, meydana
getirme.
umum:
genel.
vezaif-i mevcudat:
yarat›l-
m›fl varl›klar›n vazifeleri.
zemin:
yer.
zeval:
yok olma, ölüm.
1.
Bugün sizler ayr›l›n, ey mücrimler! (Yâsin Suresi: 59.)
2.
Size selâm olsun, buraya tertemiz geldiniz. Ebediyen kalmak üzere Cennete girin. (Zümer
Suresi: 73.)
868 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ