fehmini teshil edecek bir mukaddime beyan ederiz. fiöy-
le ki:
Ene, künuz-u mahfiye olan esma-i lâhiyenin anah-
tar oldu¤u gibi, kâinatn tlsm- mu¤lâknn dahi anahta-
r olarak bir muamma-i müflkülküfladr, bir tlsm- hayret-
fezadr. O ene, mahiyetinin bilinmesiyle, o garip mu-
amma, o acip tlsm olan ene açlr ve kâinat tlsmn
ve âlem-i vücubun künuzunu dahi açar.
fiu meseleye dair fiemme isminde bir risale-i Arabi-
yemde flöyle bahsetmifliz ki:
Âlemin miftah insann elindedir ve nefsine taklmfltr.
Kâinat kaplar zahiren açk görünürken, hakikaten ka-
paldr. Cenab- Hak, emanet cihetiyle insana ene na-
mnda öyle bir miftah vermifl ki, âlemin bütün kaplarn
açar; ve öyle tlsml bir enaniyet vermifl ki, Hallâk-
Kâinatn künuz-u mahfiyesini onun ile keflfeder. Fakat
ene kendisi de gayet mu¤lâk bir muamma ve açlmas
müflkül bir tlsmdr. E¤er onun hakikî mahiyeti ve srr-
hilkati bilinse, kendisi açld¤ gibi, kâinat dahi açlr. fiöy-
le ki:
Sâni-i Hakîm, insann eline, emanet olarak, rububiye-
tinin sfât ve fluunatnn hakikatlerini gösterecek, tantt-
racak, iflarat ve numuneleri cami bir ene vermifltir; tâ
ki, o ene bir vahid-i kyasî olup, evsaf- rububiyet ve flu-
unat- ulûhiyet bilinsin. Fakat vahid-i kyasî, bir mevcud-u
hakikî olmak lâzm de¤il. Belki, hendesedeki farazî hat-
lar gibi, farz ve tevehhümle bir vahid-i kyasî teflkil edile-
bilir. lim ve tahakkukla hakikî vücudu lâzm de¤ildir.
SÖZLER | 873
O
TUZUNCU
S
ÖZ
kat insann yüklendi¤i lâhî görev-
ler.
enaniyet:
benlik taslama.
ene:
ben, benlik; benlik duygusu.
esma-i lâhiye:
Allahn güzel
isimleri.
evsaf- rububiyet:
yüce Allahn
mahlûkat yaratma, yaflatma, ter-
biye etme gibi vasflar.
farazî:
hayalî, var saylan.
farz etme:
var sayma.
fehim:
anlama ve kavrama.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
Hallâk- Kâinat:
Kâinatn Yarat-
cs.
hat:
çizgiler.
hendese:
geometri.
iflarat:
alâmetler, iflaretler.
kâinat:
evren, tüm yaratlmfllar.
keflfetmek:
açmak, ortaya çkar-
mak.
künuz:
hazineler.
künuz-u mahfiye:
gizli hazineler.
mahiyet:
bir fleyin hakikati, ger-
çe¤i.
mevcud-u hakikî:
gerçek varlk.
miftah:
anahtar.
muamma:
anlafllmas ve çözül-
mesi güç olan sr; görünmeyen,
gizli sr.
muamma-i müflkülküfla:
anlafll-
mas zor olan bilmece.
mu¤lâk:
kapal.
mukaddime:
bafllangç.
müflkül:
zor.
nam:
isim.
nefis:
insann bedensel varl¤, öz
benli¤i, kendisi.
numune:
örnek.
risale-i Arabiye:
Arapça küçük
broflür, mektup.
rububiyet:
Allahn yaratmas,
yaflatmas ve terbiye etmesi.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi hikmetle
ve sanatla yaratan Allah.
sfât:
vasflar, özellikler.
srr- hilkat:
yaratlfl amac ve
srr.
fiemme:
Üstat Bediüzzamann
bir eseri.
fluunat:
emirler, kastlar, talepler.
fluunat- ulûhiyet:
Allahn yüce-
li¤inin, büyüklü¤ünün tezahürü
olan emir ve fiilleri.
tahakkuk:
gerçekleflme.
teshil:
kolaylk.
tevehhüm:
zannetmek, var say-
mak.
tlsm:
sr, gizem.
tlsm- hayretfeza:
hayret verici
sr.
tlsm- mu¤lâk:
anlafllmas zor
olan srlar, gizemler.
vahid-i kyasî:
ölçü birimi.
vücut:
varlk.
zahiren:
görünüflte.
acip:
hayret veren, flaflrtan.
âlem:
varlklar içine alan
dünya; varlklarn bulundu¤u
ortam.
âlem-i vücup:
Allahn zat,
isimleri ve sfatlarn ifade
eden âlem.
beyan:
açklama, izah etme.
cami:
kapsayan.
Cenab- Hak:
her fleyin haki-
katinin kayna¤ olan yüce zat.
Allah.
cihet:
yön.
emanet:
baflka varlklarn
yüklenmekten çekindi¤i, fa-