dalnda hüsnüsîret ve ismetli cemal-i suret ve sahavet ve
keremnamdarlar meyvesini yetifltiren ve befler nasl flu
kâinatn en mükemmel bir meyvesi oldu¤unu gösteren o
flecerenin menflei ile beraber,
ene
nin iki cihetindedir. O
iki flecereye menfle ve medar, esasl bir çekirdek olarak
ene
nin iki veçhini beyan edece¤iz. fiöyle ki:
Ene
nin bir veçhini nübüvvet tutmufl gidiyor, di¤er veç-
hini felsefe tutmufl geliyor.
Nübüvvetin veçhi olan
birinci vecih
ubudiyet-i mah-
zann menfleidir. Yani,
ene
kendini abd bilir; baflkasna
hizmet eder, anlar. Mahiyeti, harfiyedir; yani baflkasnn
manasn taflyor fehmeder. Vücudu, tebeîdir; yani, bafl-
ka birisinin vücudu ile kaim ve icadyla sabittir itikat eder.
Malikiyeti, vehmiyedir; yani, kendi Malikinin izni ile sû-
rî, muvakkat bir malikiyeti vardr bilir. Hakikati, zlliyedir;
yani, hak ve vacip bir hakikatin cilvesini taflyan mümkin
ve miskin bir zlldir. Vazifesi ise kendi Hâlknn sfât ve
fluunatna mikyas ve mizan olarak, fluurkârâne bir hiz-
mettir.
flte, enbiya ve enbiya silsilesindeki asfiya ve evliya,
ene
ye flu vecihle bakmfllar, böyle görmüfller, hakikati
anlamfllar. Bütün mülkü Malikül-Mülke teslim etmifller
ve hükmetmifller ki, o Malik-i Zülcelâlin ne mülkünde,
ne rububiyetinde, ne ulûhiyetinde flerik ve naziri yoktur,
muin ve vezire muhtaç de¤il. Her fleyin anahtar Onun
elindedir; her fleye kadir-i mutlaktr. Esbap bir perde-i za-
hiriyedir; tabiat bir fleriat- ftriyesidir ve kanunlarnn bir
mecmuasdr ve kudretinin bir mistardr.
SÖZLER | 879
O
TUZUNCU
S
ÖZ
olan Allah.
malikiyet:
sahiplik.
Malikül-Mülk:
mülkün hakikî sa-
hibi olan Allah.
mecmua:
toplanp biriktirilmifl,
tertip ve tanzim edilmifl fleylerin
hepsi..
medar:
kaynak.
menfle:
kaynak, kök.
mikyas:
ölçüler, kyaslamalar.
miskin:
zayf.
mistar:
cetvel, bir fleyi ölçmeye
yarayan alet.
mizan:
terazi.
muin:
yardmc.
muvakkat:
az bir zamanla snrl,
geçici.
mükemmel:
en olgun, en kâmil.
mülk:
sahip olunan ve hükmedi-
len fley.
mümkün:
varl¤ ile yoklu¤u im-
kân dairesinde olup, Allahn var
etmesine ba¤l olan, lâhî tercih
ile meydana gelen her fley.
nazir:
benzersiz.
nübüvvet:
peygamberlik.
perde-i zahiriye:
görünen sebep-
ler.
rububiyet:
mahlûkat yaratan,
hâlden hâle rzkla geçirerek ter-
biye eden Allah.
sabit:
duran, do¤rulu¤u ispatlan-
mfl.
sahavet:
cömertlik.
silsile:
zincir.
sûrî:
geçici.
sfât:
vasflar, özellikler.
fleriat- ftriye:
yaratcnn koy-
du¤u kurallar.
flerik:
yardmc ve ortak edin-
mek.
fluunat:
ifl ve ifllemler, fonksiyon-
lar, fiiller.
fluurkârâne:
bilerek, anlayarak.
tabiat:
maddede hükmeden ka-
nunlar, canl cansz varlklar.
tebeî:
kastî olmayan, tâbi olarak
baflkasnn vücuduyla kaim olan,
ba¤msz olmayp baflkasna ba¤-
l.
ubudiyet-i mahza:
tam ve ger-
çek kulluk.
ulûhiyet:
her fleyi en mükemmel
flekilde idare ve tasarruf etme,
ilâhlk.
vacip:
zorunlu, gerekli.
vecih:
yön; yüz.
vehim:
olmad¤ hâlde var zan-
netme.
vezir:
ifl orta¤, iflleri idarede yar-
dmc olan.
vücut:
varlk.
zll:
gölge.
zlliye:
gölge olma.
abd:
kul.
asfiya:
ilim ve ibadetle yüce-
li¤e ulaflanlar.
befler:
insan.
beyan:
ifade, açklama.
cemal-i suret:
dfla yansyan
güzellik.
cihet:
yön.
cilve:
görüntü, yansma.
enbiya:
peygamberler.
ene:
ben, benlik.
esbap:
sebepler.
evliya:
Allahn sevgisini ka-
zananlar, Allah dostlar.
fehmetmek:
anlamak.
hak:
do¤ru.
hakikat:
gerçek.
Hâlk:
yaratan Allah.
harfiye:
tek baflna bir mana-
s olmayp baflkasnn mana-
sn gösteren; sahibini tant-
mak için olan.
hükmetmek:
karar vermek.
hüsnüsîret:
manevî, ruhî gü-
zellik.
icat:
var etme, yaratma.
ismet:
günahlardan saknma,
günahszlk.
itikat:
inanmak, inanç.
Kadir-i Mutlak:
güç ve kud-
reti snrsz olup her fleyi ya-
pan Allah.
kaim:
ayakta durabilen.
kâinat:
evren, tüm yaratl-
mfllar.
keremnamdar:
cömertlikle
meflhur olan.
kudret:
güç, kuvvet.
mahiyet:
özellik, nitelik.
malik:
sahip.
Malik-i Zülcelâl:
her fleye
hükmeden her fleyin sahibi