Sözler - page 881

vermifller ve
enaniyet’
i kamç›lay›p, flirk derelerinde ser-
best koflturarak, esbapperest, sanemperest, tabiatpe-
rest, nücumperest gibi çok enva-› flirk taifelerine meydan
açm›fllar. ‹nsaniyetin esas›nda münderiç olan acz ve za-
af, fakr ve ihtiyaç, naks ve kusur kap›lar›n› kapay›p, ubu-
diyetin yolunu seddetmifller. Tabiata saplan›p, flirkten ta-
mamen ç›kamay›p, flükrün genifl kap›s›n› bulamam›fllar.
Nübüvvet ise, “Gaye-i insaniyet ve vazife-i befleriyet,
ahlâk-› ‹lâhiye ile ve secaya-i hasene ile tahallûk etmekle
beraber aczini bilip kudret-i ‹lâhiyeye iltica, zaaf›n› görüp
kuvvet-i ‹lâhiyeye istinat, fakr›n› görüp rahmet-i ‹lâhiye-
ye itimat, ihtiyac›n› görüp g›nâ-i ‹lâhiyeden istimdat, ku-
surunu görüp aff-› ‹lâhîye isti¤far, naks›n› görüp kemal-i
‹lâhîye tesbihhan olmakt›r” diye, ubudiyetkârâne hük-
metmifller.
‹flte, diyanete itaat etmeyen felsefenin böyle yolu fla-
fl›rd›¤› içindir ki,
ene
kendi dizginini eline alm›fl, dalâletin
her bir nev’ine koflmufl. ‹flte flu vecihteki
ene’
nin bafl› üs-
tünde bir flecere-i zakkum neflvünema bulup âlem-i insa-
niyetin yar›s›ndan fazlas›n› kaplam›fl.
‹flte, o flecerenin kuvve-i fleheviye-i behimiye dal›nda
beflerin enzar›na verdi¤i meyveler ise, esnamlar ve âlihe-
lerdir. Çünkü, felsefenin esas›nda, kuvvet müstahsendir;
hatta, “Elhükmü lilgalip,” bir düsturudur. “Galebe eden-
de bir kuvvet var”; “Kuvvette hak vard›r” der.
(HAfi‹YE)
Zul-
mü manen alk›fllam›fl, zalimleri teflci etmifltir ve cebbar-
lar› ulûhiyet davas›na sevk etmifltir.
SÖZLER | 881
O
TUZUNCU
S
ÖZ
haddinden fazla vas›talara tesir
veren; putperest.
esnam:
putlar.
fakr:
fakirlik; ihtiyaç.
gaye-i insaniyet:
insanl›¤›n ama-
c› ve hedefi.
g›nâ-i ‹lâhiye:
Allah’›n zenginli¤i.
hak:
do¤ru.
hafliye:
dipnot.
hükmetmek:
karar vermek.
iltica:
s›¤›nma.
insaniyetin esas›:
insanl›¤›n ma-
hiyetinde, yarat›l›fl amac›nda bu-
lunan.
isti¤far:
af dileme.
istimdat:
medet ve yard›m iste-
me.
istinat:
dayanma.
itimat:
güvenme.
kemal-i ‹lâhiye:
Allah’›n sonsuz
mükemmelli¤i.
kudret-i ‹lâhiye:
Allah’›n kudreti.
kuvve-i fleheviye-i behimiye:
hayvanî olan flehvet duygusu.
kuvvet-i ‹lâhiye:
Allah’›n gücü.
manen:
manevî olarak.
münderiç:
içinde yer alan.
müstahsen:
herkesin güzel gör-
dü¤ü.
naks:
eksik ve noksanl›k.
neflvünema:
büyüme, geliflme.
nev’:
çeflit.
nübüvvet:
peygamberlik.
nücumperest:
y›ld›zlara tapanlar.
rahmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n sonsuz
merhameti.
sanemperest:
puta tapan.
secaya-i hasene:
güzel huylar.
seddetmek:
kapamak, t›kamak,
perde çekmek.
flecere:
a¤aç.
flecere-i zakkum:
Cehennemdeki
günah a¤ac›.
flirk:
küfür, inkâr, efl koflma.
flükür:
iyili¤e minnettar olma ve
teflekkür etme.
tabiat:
kâinat ve içindekiler, can-
l›, cans›z varl›klar, maddî âlem.
tabiatperest:
kâinattaki varl›kla-
r›n ve olaylar›n faili olarak tabiat›
kabul eden, Allah’a inanmayan,
tabiatç›.
tahallûk:
ahlâklanma, huy edin-
me.
taife:
topluluk.
tesbihhan:
Allah’›n mükemmel
isim, s›fat ve fiillerini öven, met-
heden.
teflci:
cesaretlendirme.
ubudiyet:
kulluk.
ubudiyetkârâne:
kullu¤a yak›fl›r
flekilde.
vazife-i befleriyet:
insan olman›n
gerektirdi¤i ifller, vazifeler.
zaaf:
âcizlik, zay›fl›k.
zalim:
zulmeden.
acz:
âcizlik, güçsüzlük; zay›f-
l›k.
aff-› ‹lâhiye:
Allah’›n affedici-
li¤i.
ahlâk-› ‹lâhiye:
Allah’›n raz›
olaca¤› davran›fllar.
âlem-i insaniyet:
insanl›k
âlemi.
âliheler:
bat›l ilâhlar, tanr›lar.
befler:
insan.
cebbarlar:
zorbalar.
dalâlet:
hak yoldan sapk›nl›k,
inançs›zl›k.
diyanet:
din.
dizgin:
idare, dümen.
düstur:
prensip, kural.
düstur-u nübüvvet:
pey-
gamberlik kural›.
elhükmü lilgalip:
hüküm ga-
lip ve kuvvetli olan›nd›r.
enaniyet:
benlik.
ene:
ben, benlik.
enva-› flirk:
flirk çeflitleri.
enzar:
bak›fllar, bakmalar, na-
zar etmeler.
esas:
temeller.
esbapperest:
Allah’› unutup
HAfi‹YE:
Düstur-u nübüvvet, “Kuvvet haktad›r; hak kuvvette de¤ildir”
der, zulmü keser, adaleti temin eder.
1...,871,872,873,874,875,876,877,878,879,880 882,883,884,885,886,887,888,889,890,891,...1482
Powered by FlippingBook