Sözler - page 877

Evet, nas›l mirî mal›ndan k›rk paray› çalan bir adam,
bütün haz›r arkadafllar›na birer dirhem almas›n› kabul ile
hazmedebilir; öyle de, “Kendime malikim” diyen adam,
“Her fley kendine maliktir” demeye ve itikat etmeye
mecburdur.
‹flte, “ene” flu hainâne vaziyetinde iken, cehl-i mutlak-
tad›r. Binler fünunu bilse de, cehl-i mürekkeple bir echel-
dir. Çünkü, duygular›, efkârlar›, kâinat›n envar-› marife-
tini getirdi¤i vakit, nefsinde onu tasdik edecek, ›fl›kland›-
racak ve idame edecek bir madde bulmad›¤› için, söner-
ler. Gelen her fley, nefsindeki renkler ile boyalan›r.
Mahz-› hikmet gelse, nefsinde abesiyet-i mutlaka sureti-
ni al›r. Çünkü, flu hâldeki “ene”nin rengi, flirk ve ta’tîldir,
Allah’› inkârd›r. Bütün kâinat parlak ayetlerle dolsa, o
“ene”deki karanl›kl› bir nokta, onlar› nazarda söndürür,
göstermez. On Birinci Sözde, mahiyet-i insaniyenin ve
mahiyet-i insaniyedeki “enaniyet”in, mana-i harfî cihe-
tiyle ne kadar hassas bir mizan ve do¤ru bir mikyas ve
muhit bir fihriste ve mükemmel bir harita ve cami bir âyi-
ne ve kâinata güzel bir takvim, bir ruzname oldu¤u, ga-
yet kat’î bir surette tafsil edilmifltir. Ona müracaat edil-
sin. O Sözdeki tafsilâta iktifaen k›sa keserek, mukaddi-
meye nihayet verdik. E¤er mukaddimeyi anlad›nsa, gel,
hakikate giriyoruz.
‹flte, bak: Âlem-i insaniyette, zaman-› Âdem’den flim-
diye kadar iki cereyan-› azîm, iki silsile-i efkâr, her taraf-
ta ve her tabaka-i insaniyede dal budak salm›fl. ‹ki flece-
re-i azîme hükmünde, biri silsile-i nübüvvet ve diyanet,
SÖZLER | 877
O
TUZUNCU
S
ÖZ
mahz-› hikmet:
tamam›yla hik-
met.
malik:
sahip.
mana-i harfi:
bir fleyin kendisini
de¤il de esas sanatkâr›n›, ustas›-
n›, sahibini bilip tan›tan mana.
mecbur:
yükümlü.
mikyas:
ölçü, k›yas edecek, ölçe-
cek alet, ölçek.
mirî mal:
devlet mal›.
mizan:
terazi, ölçü.
muhit:
her fleyi kuflatan.
mukaddime:
bafllangݍ, girifl.
müracaat:
baflvurma.
nefis:
kendi.
ruzname:
her fleyi kaydeden
günlük, gündem, takvim.
silsile-i efkâr:
fikirler zinciri, ak›-
m›.
silsile-i nübüvvet ve diyanet:
din ve peygamberlik zinciri.
suret:
biçim.
flecere-i azîme:
büyümeye de-
vam eden büyük bir a¤aç.
flirk:
Allah’a ortak koflmak.
ta’tîl:
Allah’› ve s›fatlar›n› inkâr.
tabaka-i insaniye:
insan gruplar›,
s›n›flar›.
tafsil:
ayr›nt›l› olarak aç›klama.
tafsilât:
detayl› bilgi, ayr›nt›lar.
takvim:
program.
tasdik:
kabul etme.
zaman-› Âdem:
Hz. Âdem zama-
n›ndan bu güne.
abesiyet-i mutlaka:
tama-
m›yla lüzumsuzluk.
âlem-i insaniyet:
insanl›k
âlemi.
ayet:
delil, alâmet.
cami’:
genifl, kapsaml›.
cehl-i mutlak:
gerçek ceha-
let.
cehl-i mürekkep:
katmerli
cehalet.
cereyan-› azîm:
büyük bir
ak›m.
cihet:
yön.
dirhem:
yaklafl›k olarak üç
grama denk bir a¤›rl›k ölçüsü.
echel:
koyu cahil.
efkâr:
fikirler.
ene:
ben, benlik.
envar-› marifet:
Allah’› tan›-
maktan kaynaklanan nurlar.
fihriste:
indeks, içindekiler.
fünun:
fennî bilimler.
hainâne:
haince.
hakikat:
gerçek.
hassas:
duyarl›.
hazmetmek:
özümsemek,
sindirmek.
hükmünde:
de¤erinde.
idame:
devam ettirme.
iktifaen:
yeterli bularak.
inkâr:
inanmama, reddetme.
itikat:
inanma, inanç.
kâinat:
evren, tüm varl›klar.
kat’î:
kesin.
mahiyet-i insaniye:
insan›n
mahiyeti, asl› ve donan›m›.
1...,867,868,869,870,871,872,873,874,875,876 878,879,880,881,882,883,884,885,886,887,...1482
Powered by FlippingBook