Evet, nasl mirî malndan krk paray çalan bir adam,
bütün hazr arkadafllarna birer dirhem almasn kabul ile
hazmedebilir; öyle de, Kendime malikim diyen adam,
Her fley kendine maliktir demeye ve itikat etmeye
mecburdur.
flte, ene flu hainâne vaziyetinde iken, cehl-i mutlak-
tadr. Binler fünunu bilse de, cehl-i mürekkeple bir echel-
dir. Çünkü, duygular, efkârlar, kâinatn envar- marife-
tini getirdi¤i vakit, nefsinde onu tasdik edecek, flkland-
racak ve idame edecek bir madde bulmad¤ için, söner-
ler. Gelen her fley, nefsindeki renkler ile boyalanr.
Mahz- hikmet gelse, nefsinde abesiyet-i mutlaka sureti-
ni alr. Çünkü, flu hâldeki enenin rengi, flirk ve tatîldir,
Allah inkârdr. Bütün kâinat parlak ayetlerle dolsa, o
enedeki karanlkl bir nokta, onlar nazarda söndürür,
göstermez. On Birinci Sözde, mahiyet-i insaniyenin ve
mahiyet-i insaniyedeki enaniyetin, mana-i harfî cihe-
tiyle ne kadar hassas bir mizan ve do¤ru bir mikyas ve
muhit bir fihriste ve mükemmel bir harita ve cami bir âyi-
ne ve kâinata güzel bir takvim, bir ruzname oldu¤u, ga-
yet katî bir surette tafsil edilmifltir. Ona müracaat edil-
sin. O Sözdeki tafsilâta iktifaen ksa keserek, mukaddi-
meye nihayet verdik. E¤er mukaddimeyi anladnsa, gel,
hakikate giriyoruz.
flte, bak: Âlem-i insaniyette, zaman- Âdemden flim-
diye kadar iki cereyan- azîm, iki silsile-i efkâr, her taraf-
ta ve her tabaka-i insaniyede dal budak salmfl. ki flece-
re-i azîme hükmünde, biri silsile-i nübüvvet ve diyanet,
SÖZLER | 877
O
TUZUNCU
S
ÖZ
mahz- hikmet:
tamamyla hik-
met.
malik:
sahip.
mana-i harfi:
bir fleyin kendisini
de¤il de esas sanatkârn, ustas-
n, sahibini bilip tantan mana.
mecbur:
yükümlü.
mikyas:
ölçü, kyas edecek, ölçe-
cek alet, ölçek.
mirî mal:
devlet mal.
mizan:
terazi, ölçü.
muhit:
her fleyi kuflatan.
mukaddime:
bafllangç, girifl.
müracaat:
baflvurma.
nefis:
kendi.
ruzname:
her fleyi kaydeden
günlük, gündem, takvim.
silsile-i efkâr:
fikirler zinciri, ak-
m.
silsile-i nübüvvet ve diyanet:
din ve peygamberlik zinciri.
suret:
biçim.
flecere-i azîme:
büyümeye de-
vam eden büyük bir a¤aç.
flirk:
Allaha ortak koflmak.
tatîl:
Allah ve sfatlarn inkâr.
tabaka-i insaniye:
insan gruplar,
snflar.
tafsil:
ayrntl olarak açklama.
tafsilât:
detayl bilgi, ayrntlar.
takvim:
program.
tasdik:
kabul etme.
zaman- Âdem:
Hz. Âdem zama-
nndan bu güne.
abesiyet-i mutlaka:
tama-
myla lüzumsuzluk.
âlem-i insaniyet:
insanlk
âlemi.
ayet:
delil, alâmet.
cami:
genifl, kapsaml.
cehl-i mutlak:
gerçek ceha-
let.
cehl-i mürekkep:
katmerli
cehalet.
cereyan- azîm:
büyük bir
akm.
cihet:
yön.
dirhem:
yaklaflk olarak üç
grama denk bir a¤rlk ölçüsü.
echel:
koyu cahil.
efkâr:
fikirler.
ene:
ben, benlik.
envar- marifet:
Allah tan-
maktan kaynaklanan nurlar.
fihriste:
indeks, içindekiler.
fünun:
fennî bilimler.
hainâne:
haince.
hakikat:
gerçek.
hassas:
duyarl.
hazmetmek:
özümsemek,
sindirmek.
hükmünde:
de¤erinde.
idame:
devam ettirme.
iktifaen:
yeterli bularak.
inkâr:
inanmama, reddetme.
itikat:
inanma, inanç.
kâinat:
evren, tüm varlklar.
katî:
kesin.
mahiyet-i insaniye:
insann
mahiyeti, asl ve donanm.