Sözler - page 867

fiu r emi z l i nük t en i n s › r r › fl udu r k i :
Hakîm-i Ezelî, inayet-i sermediye ve hikmet-i ezeliye-
nin iktizas› ile, flu dünyay›, tecrübeye mahal ve imtihana
meydan ve Esma-i Hüsnas›na âyine ve kalem-i kader ve
kudretine sahife olmak için yaratm›fl. Ve tecrübe ve im-
tihan ise neflvünemaya sebeptir. O neflvünema ise, isti-
datlar›n inkiflaf›na sebeptir. O inkiflaf ise, kabiliyetlerin
tezahürüne sebeptir. O kabiliyetlerin tezahürü ise haka-
ik-› nisbiyenin zuhuruna sebeptir. Hakaik-› nisbiyenin zu-
huru ise Sâni-i Zülcelâl’in Esma-i Hüsnas›n›n nukufl-u te-
celliyat›n› göstermesine ve kâinat› mektubat-› Samedâni-
ye suretine çevirmesine sebeptir. ‹flte flu s›rr-› imtihan ve
s›rr-› teklif iledir ki, ervah-› âliyenin elmas gibi cevherle-
ri, ervah-› safilenin kömür gibi maddelerinden tasaffi
eder, ayr›l›r.
‹flte, bu mezkûr s›rlar gibi daha bilmedi¤imiz çok ince,
âlî hikmetler için, âlemi bu surette irade etti¤inden, flu
âlemin tagayyür ve tahavvülünü dahi o hikmetler için ira-
de etti. Tahavvül ve tagayyür için z›tlar› birbirine hikmet-
le kar›flt›rd› ve karfl› karfl›ya getirdi. Zararlar› menfaatle-
re mezcederek, flerleri hay›rlara idhal ederek, çirkinlikle-
ri güzelliklerle cem ederek hamur gibi yo¤urarak flu kâ-
inat› tebeddül ve tagayyür kanununa ve tahavvül ve tekâ-
mül düsturuna tâbi k›ld›.
Vaktaki, meclis-i imtihan kapand›, tecrübe vakti bitti,
Esma-i Hüsna hükmünü icra etti, kalem-i kader mektu-
bat›n› tamam›yla yazd›, kudret nukufl-u sanat›n› tekmil
etti, mevcudat vezaifini ifa etti, mahlûkat hizmetlerini
SÖZLER | 867
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
hikmet-i ezeliye:
ezelden beri
var olan ‹lâhî hikmet, s›r ve gaye.
icra:
yürütme.
ifa:
yerine getirme.
iktiza:
icap edici gerekme.
inayet-i sermediye:
Allah’›n ebe-
dî ve daimî lütuf ve yard›m›.
inkiflaf:
aç›lma.
irade:
dileme, isteme.
istidat:
kabiliyet.
ithal:
dahil etme, içine alma.
kabiliyet:
yetenek.
kâinat:
evren, bütün varl›klar.
kalem-i kader:
Allah’›n olacak
hâdiseleri olmadan önce bilip
yazmas›, takdir etmesi.
kudret:
güç, kuvvet.
mahal:
yerler.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar.
meclis-i imtihan:
imtihan mecli-
si.
mektubat:
mektuplar.
mektubat-› Samedâniye:
her bi-
ri Cenab-› Hakk›n birer mektubu
olan, yani onun isim ve s›fatlar›n›
anlatan varl›klar.
menfaat:
fayda, kâr.
mevcudat:
varl›klar.
mezcetme:
katma, kar›flt›rma.
mezkûr:
ad› geçen, an›lan.
neflvünema:
geliflme, olgunlafl-
ma.
nukufl-u tecelliyat:
ortaya ç›kan
sanatl› nak›fllar.
nükte:
herkesin anlayamad›¤› in-
ce mana.
remiz:
iflaret.
sahife:
sayfa.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
suret:
biçim, flekil.
s›rr-› imtihan:
imtihan s›rr›.
s›rr-› teklif:
insanlar›n dünyaya
gelip Allah taraf›ndan görevlendi-
rilmelerinin s›rr›.
tâbi:
boyun e¤en.
tagayyür:
de¤iflme, baflkalaflma.
tahavvül:
bir hâlden baflka hâle
geçme.
tasaffi:
saflaflma, durulaflma.
tebeddül:
baflkalaflma, de¤iflme.
tekâmül:
olgunlaflma.
tekmil:
tamamlama.
tezahür:
ortaya ç›kma, meydana
ç›kma.
vaktaki:
ne zaman ki.
vezaif:
vazifeler
zuhur:
meydana ç›kma.
âlem:
dünya, cihan.
âlî:
yüce.
âyine:
ayna.
cem:
toplama, toplanma.
cevher:
de¤erli tafl.
düstur:
kural, prensip, esas.
elmas:
çok k›ymetli bir mü-
cevher.
ervah-› âliye:
yüce ruhlar.
ervah-› safile:
alçak, kötü
ruhlar.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
hakaik-› nisbiye:
ölçüye göre
olan gerçekler, nisbî hakikat-
ler.
Hakîm-i Ezelî:
bafllang›c› ol-
mayan ve sonsuz hikmet sa-
hibi olan, Allah.
hay›r:
iyilik.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›-
l›fltaki ‹lâhî gaye, fayda.
1...,857,858,859,860,861,862,863,864,865,866 868,869,870,871,872,873,874,875,876,877,...1482
Powered by FlippingBook