Ve incizap, ifltiyak, ihtiyaç, meyil, Cenab- Hakkn eva-
mir-i tekviniyesinin, mahiyet-i eflya tarafndan birer hab-
be ve nüve-i imtisalidirler. Mümkinat mahiyetlerinin mut-
lak kemali, mutlak vücuttur; hususî kemali, istidatlarn
kuvveden fiile çkaran ona mahsus bir vücuttur.
flte, bütün kâinatn Kün!
1
emrine itaati, bir tek ne-
fer hükmünde olan bir zerrenin itaati gibidir. rade-i Eze-
liyeden gelen Kün! emr-i ezelîsine mümkinatn itaati
ve imtisalinde yine iradenin tecellisi olan meyil ve ihtiyaç
ve flevk ve incizap, birden, beraber mündemiçtir. Lâtif
su, nazik bir meyille, incimat emrini ald¤ vakit demiri
parçalamas, itaat srrnn kuvvetini gösterir.
fiu alt temsil, hem naks, hem mütenahi, hem zayf,
hem tesir-i hakikîsi yok olan mümkinat kuvvetinde ve fi-
ilinde bilmüflahede görünse, elbette hem gayrimütenahi,
hem ezelî, hem ebedî, hem bütün kâinat adem-i srftan
icat eden ve bütün ukulü hayrette brakan, hem âsâr-
azametiyle tecelli eden kudret-i ezeliyeye nispeten, flüp-
hesiz her fley müsavidir. Hiçbir fley Ona a¤r gelmez.
Gaflet olunmaya, flu alt srrn küçük mizanlaryla o
kudret tartlmaz ve münasebete giremez. Yalnz fehme
takrip ve istibad izale için zikredilir.
Üç ün c ü Es a s n Ne t i c e Ve Hu l â s a s
Madem kudret-i ezeliye, gayrimütenahidir, hem Zat-
Akdese lâzme-i zaruriyedir, hem her fleyin lekesiz, per-
desiz melekûtiyet ciheti Ona müteveccihtir, hem Ona
SÖZLER | 861
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
gaflet:
dalgnlk, dikkatsizlik.
gayrimütenahi:
sonsuz.
habbe:
tane.
hulâsa:
sözün ksas.
hususî:
özel.
icat:
yoktan var etme.
imtisal:
uyma, boyun e¤me.
incimat:
donma, buz hâline gir-
me.
incizap:
cezp edilme, kaplma.
irade:
dileme, isteme.
irade-i Ezeliye:
varl¤nn bafllan-
gc olmayan Allahn iradesi.
istibat:
akldan uzak görme, flüp-
he.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
ifltiyak:
flevklenme, aflr istek.
izale:
giderme.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar.
kemal:
olgunluk, kusursuzluk.
kudret:
güç, kuvvet.
Kudret-i Ezelî:
Allahn ezelî kud-
reti.
kuvve:
potansiyel, niyet, fikir, dü-
flünce.
kün:
ol manasnda emir.
lâtif:
hofl, güzel.
lâzme-i zaruriye:
ister istemez
gerekli olan.
mahiyet:
nitelik, özellik.
mahiyet-i eflya:
eflyann mahiye-
ti, asl.
mahsus:
özel.
melekûtiyet:
bir fleyin görünme-
yen iç yüzü, perde arkas.
meyil:
ilgi, e¤ilim.
mizan:
ölçü.
mutlak:
kaytsz, flartsz; kesin.
mümkinat:
yaratlanlar, imkân
dahilindekiler; mümkün olanlar.
münasebet:
uygunluk.
mündemiç:
içine alan, içine yer-
leflen.
müsavi:
eflit, denk.
mütenahi:
sonlu.
müteveccih:
yönelen.
naks:
noksan, eksik.
nazik:
narin, ince.
nefer:
tek kifli.
netice:
sonuç.
nispeten:
oranla, kyasla.
nüve-i imtisal:
Cenab- Hakkn
kâinattaki kanunlarna itaat et-
meyi sa¤layan, eflyann iç yüzün-
deki özellikler.
flevk:
fliddetli arzu ve istek.
takrip:
yaklafltrma.
tecelli:
yansma, görünme.
temsil:
kyaslama tarznda ben-
zetme.
tesir-i hakikî:
gerçek etki.
ukul:
akllar.
vücut:
varlk.
Zat- Akdes:
her türlü kusur ve
noksandan uzak ve pak olan Zat;
Allah.
zerre:
parça, atom.
zikir:
anma.
adem-i srf:
yokluk, yoklu¤a
mahkûm.
âsâr- azamet:
büyüklük ifla-
retleri.
bilmüflahede:
görerek.
cihet:
yön, taraf.
ebedî:
sonu olmayan.
emr-i ezelî:
Cenab- Hakkn
ezelî iradesine dayanan ol
ezelî emri.
esas:
asl.
evamir-i tekviniye:
Allahn
kâinata koydu¤u yaratlfla ait
kanunlar.
ezelî:
bafllangçsz.
fehim:
anlama, anlayfl.
fiil:
ifl, olufl.
1. Ol!.