Elhâsl:
O kudret hem basittir, hem namütenahidir,
hem zatîdir. Mahall-i taallûk-u kudret ise, hem vastasz,
hem lekesiz, hem isyanszdr. Öyle ise, o kudretin daire-
sinde, büyük küçü¤e karfl tekebbürü yok; cemaat ferde
karfl rüçhan olamaz; küll, cüze nispeten, kudrete karfl
fazla nazlanamaz.
ÜÇÜNCÜ MESELE K:
Kudretin nispeti, kanunîdir. Ya-
ni, ço¤a aza, büyü¤e küçü¤e bir bakar. fiu mesele-i ga-
mzay birkaç temsil ile zihne takrip edece¤iz.
flte, kâinatta, fleffafiyet, mukabele, muvazene, inti-
zam, tecerrüt, itaat, birer emirdir ki, ço¤u aza, büyü¤ü
küçü¤e müsavi klar.
B i r i nc i Tems i l
: fieffafiyet srrn gösterir. Meselâ,
flemsin feyz-i tecellisi olan timsali ve aksi, denizin yüzün-
de ve denizin her bir katresinde ayn hüviyeti gösterir.
E¤er, küre-i arz, perdesiz günefle karfl muhtelif cam par-
çalarndan mürekkep olsa, flemsin aksi her bir parçada
ve bütün zemin yüzünde müzahemetsiz, tecezzisiz, tena-
kussuz, bir olur. E¤er, faraza flems fail-i muhtar olsa idi
ve feyz-i ziyasn, timsal-i aksini iradesiyle verse idi, bü-
tün zemin yüzüne verdi¤i feyzi, bir zerreye verdi¤i feyiz-
den daha a¤r olamazd.
k i nc i Tems i l
: Mukabele srrdr. Meselâ, zîhayat
fertlerden, yani insanlardan terekküp eden bir daire-i
azîmenin nokta-i merkeziyesindeki ferdin elinde bir
mum ve daire-i muhitteki fertlerin ellerinde de birer âyi-
ne farz edilse, nokta-i merkeziyenin muhit âyinelerine
SÖZLER | 859
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
kanunî:
kanuna ait.
katre:
damla.
kudret:
güç, kuvvet.
küll:
bütün, çok.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahall-i taallûk-u kudret:
kud-
retin iliflkili oldu¤u yer.
mesele-i gamza:
anlafllmas zor
olan mesele.
muhit:
kuflatan.
muhtelif:
çeflitli, farkl.
mukabele:
karfllk verme.
muvazene:
denge.
müsavi:
eflit, denk.
müzahemet:
çekiflme.
namütenahi:
sonsuz.
nispet:
oran, ilgi.
nispeten:
oranla.
nokta-i merkeziye:
merkezî
nokta.
perde:
örtü.
rüçhan:
üstünlük.
fleffafiyet:
saydamlk, geçirgen-
lik.
flems:
günefl.
takrip:
yaklafltrma.
tecerrüt:
soyutlanma.
tecezzi:
parçalara ayrlma, bölün-
me.
tekebbür:
kibirlenme, büyüklük
satma.
temsil:
kyaslama tarznda ben-
zetme; misal getirme.
tenakus:
eksilme, azalma.
terekküp:
birleflme.
timsal:
görüntü.
timsal-i akis:
aksinin görüntüsü.
vasta:
arac.
zatî:
kiflisel, özel.
zemin:
yer, yeryüzü.
zerre:
maddenin en küçük parça-
s, atom.
zîhayat:
hayat sahibi.
âyine:
ayna.
aza:
organlar.
cemaat:
topluluk.
cüz:
az, küçük.
daire-i azîme:
genifl ve bü-
yük daire.
daire-i muhit:
kuflatc daire.
elhâsl:
özetle, sözün ksas.
fail-i muhtar:
istedi¤ini ya-
pan.
faraza:
farz edelim ki.
farz:
sayma, tutma.
fert:
flahs, kifli.
feyiz:
bolluk, bereket.
feyz-i tecelli:
tecelliden do-
¤an bereket.
feyz-i ziya:
bereketli aydn-
lk.
hüviyet:
kimlik.
intizam:
düzgünlük.
irade:
istek, dileme.
itaat:
boyun e¤me.
kâinat:
yaratlmfl olan fleyle-
rin tamam.