flte, kudret-i lâhiye, zatiyedir; öyle ise, acz tahallül
edemez. Hem, melekûtiyet-i eflyaya taallûk eder; öyle
ise, mevani tedahül edemez. Hem, nispeti, kanunîdir;
öyle ise cüz, külle müsavi gelir ve cüzî, küllî hükmüne
geçer. flte flu üç meseleyi ispat edece¤iz.
BRNC MESELE:
Kudret-i ezeliye, Zat- Akdes-i lâhi-
yenin lâzme-i zaruriye-i zatiyesidir. Yani, bizzarure zatn
lâzmesidir; hiçbir cihet-i infikâki olamaz. Öyle ise, kud-
retin zdd olan acz, o kudreti istilzam eden zata bilbeda-
he arz olamaz. Çünkü, o hâlde cem-i zddeyn lâzm ge-
lir.
Madem acz, Zata arz olamaz; bilbedahe, o Zatn lâz-
m olan kudrete tahallül edemez.
Madem acz, kudretin içine giremez; bilbedahe, o kud-
ret-i zatiyede meratip olamaz. Çünkü, her fleyin vücut
meratibi, o fleyin ztlarnn tedahülü iledir. Meselâ, hara-
retteki meratip, bürudetin tahallülü iledir; hüsündeki de-
recat, kubhun tedahülü iledir; ve hakeza, kyas et.
Fakat, mümkinatta hakikî ve tabiî lüzum-u zatî olma-
d¤ndan, mümkinatta ztlar birbirine girebilmifl, merte-
beler tevellüt ederek, ihtilâfat ile tagayyürat- âlem neflet
etmifltir.
Madem ki kudret-i ezeliyede meratip olamaz; öyle ise,
makdurat dahi, bizzarure kudrete nispeti bir olur; en bü-
yük en küçü¤e müsavi ve zerreler yldzlara emsal olur.
Bütün haflr-i befler bir tek nefsin ihyas gibi, bir baharn
SÖZLER | 857
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
istilzam:
gerektirme, gerekli kl-
mak.
kanunî:
kanunla ilgili.
kubuh:
çirkinlik.
kudret:
güç, kuvvet.
Kudret-i Ezeliye:
bafl sonu ol-
mayan sonsuz lâhî kudret, kuv-
vet.
kudret-i lâhiye:
Allahn kudreti.
kudret-i zatiye:
Allahn zatna
ait güç ve kuvvet.
küll:
bütün.
küllî:
bütüne ait.
kyas:
karfllafltrma, oranlama.
lâzme-i zaruriye:
ister istemez
gerekli olan, varl¤ mecburî olan.
lüzum-u zatî:
zatnn gereklili¤i,
varl¤nn olma flart.
makdurat:
Allahn kudretiyle
gerçeklefltirdi¤i ifller.
melekûtiyet-i eflya:
varlklarn
görünmeyen iç yüzü.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar.
mertebe:
basamak.
mevani:
mâniler, engeller.
mümkinat:
imkân dahilindekiler,
olabilir fleyler; yaratlan varlklar.
müsavi:
eflit, denk.
nefis:
flahs.
neflet:
meydana gelme, ortaya
çkma.
nispet:
ölçü, oran.
taallûk etmek:
ilgili olmak.
tabiî:
normal, ola¤an.
tagayyürat- âlem:
âlemdeki de-
¤iflmeler, baflkalaflmalar.
tahallül:
araya girme.
tedahül:
dahil olma, iç içe girme.
tevellüt:
do¤ma, do¤um.
vücut:
varlk.
zat:
kifli, fert; kendi.
zatiye:
kendisinden olan.
Zat- Akdes-i lâhiye:
her türlü
kusur ve noksandan sonsuz dere-
ce uzak olan Zat, Allah.
zerre:
maddenin en küçük parça-
s, atom.
zt:
karflt.
acz:
zayflk, güçsüzlük.
arz:
yaklaflma, iliflme.
bilbedahe:
açk, aflikâr; apa-
çk olarak.
bizzarure:
zarurî olarak, mec-
buren.
bürudet:
so¤ukluk.
cem-i zddeyn:
iki zddn bir
araya getirilmesi.
cihet-i infikâk:
ayrlma, çö-
zülme yönü.
cüz:
küçük parça.
cüzî:
parçaya ait fert.
derecat:
dereceler.
emsal:
benzer.
hakeza:
böylece.
hakikî:
gerçek.
haflr-i befler:
insann ahirette
dirilmesi.
hüsün:
güzellikler.
ihtilâfat:
farkllklar.
ihya:
canlandrma, diriltme.