Sözler - page 849

rahmettir) hicran-› ebedîyi muhabbet-i hakikiyeye karfl›
ç›karamaz. Onuncu Sözün ‹kinci Hakikati, bu hakikati
gayet güzel bir surette gösterdi¤inden, burada ihtisar
edildi.
Yedinci Medar:
fiu kâinatta görünen ve bilinen bütün
letaif, bütün mehasin, bütün kemalât, bütün incizabat,
bütün ifltiyakat, bütün terahhumat birer manad›r, birer
mazmundur, birer kelime-i maneviyedir ki; flu kâinat›n
Sâni-i Zülcelâl’inin lütuf ve merhametinin tecelliyat›n›,
ihsan ve kereminin cilvelerini bizzarure, bilbedahe kalbe
gösterir, akl›n gözüne sokuyor.
Madem flu âlemde bir hakikat vard›r; bilbedahe hakikî
rahmet vard›r. Madem hakikî rahmet vard›r; saadet-i
ebediye olacakt›r. Onuncu Sözün Dördüncü Hakikati,
‹kinci Hakikati ile beraber flu hakikati gündüz gibi ayd›n-
latm›flt›r.
Sekizinci Medar:
‹nsan›n f›trat-› zîfluuru olan vicdan›
saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim kendi uya-
n›k vicdan›n› dinlerse, “Ebed, ebed!” sesini iflitecektir.
Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karfl› olan ihtiyac›-
n›n yerini dolduramaz. Demek, o vicdan, o ebed için
mahlûktur. Demek, bu vicdanî olan incizap ve cezbe, bir
gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-i cazibedar›n yaln›z cez-
bi ile olabilir. Onuncu Sözün On Birinci Hakikatinin ha-
timesi bu hakikati göstermifltir.
Dokuzuncu Medar:
Sad›k, masduk, musaddak olan
Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm›n ihbar›d›r.
SÖZLER | 849
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
incizabat:
kapmalar, çekmeler.
incizap:
cezp edilme, çekilme.
ifltiyakat:
istek ve arzular, flevkli-
lik.
kâinat:
evren, bütün âlemler,
varl›klar, yarat›lm›fl her fley.
kelime-i manevîye:
manevî keli-
me.
kemalât:
mükemmellikler, ol-
gunluklar.
kerem:
cömertlik, ikram.
letaif:
güzel ve hofl fleyler.
lütuf:
güzellik, hoflluk, iyilik, ih-
san, kerem.
mahlûk:
yarat›lm›fl, yarat›k.
mana:
anlam.
masduk:
tasdik eden, do¤rula-
yan.
mazmun:
nükteli, sanatl›, ince ve
güzel söz.
medar:
sebep, yörünge, kaynak.
mehasin:
güzellikler iyilikler.
merhamet:
ac›ma, flefkat göster-
me, koruma.
muhabbet-i hakikiye:
gerçek
muhabbet, hakikî flefkat.
Muhammed-i Arabî:
Araplar›n
içinden ç›kan Peygamberimiz
Hazret-i Muhammed.
musaddak:
tasdik edilmifl, do¤ru-
lanm›fl.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
saadet-i ebedîye:
sonsuz mutlu-
luk.
sad›k:
do¤ru, gerçek.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
suret:
flekil, biçim.
tecelliyat:
tecelliler, ‹lâhî icraat›n
yans›malar›.
terahhumat:
flefkat ve merha-
met etmeler, ac›malar.
vicdan:
insanda iyiyi kötüden,
hayr› flerden ay›rt etmeye yar-
d›mc› olan ahlâkî duygu.
vicdanî:
ahlâkî ve kalbî his ile ilgi-
li.
âlem:
dünya.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
bilbedahe:
apaç›k.
bizzarure:
mecburen.
cezp:
kendine do¤ru çekme,
kap›lma.
ebed:
sonu olmayan, sonsuz-
luk, daimîlik.
f›trat-› zîfluur:
fluurlu yarat›-
l›fl.
gaye-i hakikiye:
gerçek ga-
ye, amaç.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek
hakikat-i cazibedar:
çekici
hakikat, cazibeli gerçek.
hakikî:
gerçek.
hatime:
son, son söz, sonuç.
hicran-› ebedî:
sonsuz ayr›l›k.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihsan:
lütuf, ba¤›fl, yard›m.
ihtisar:
k›saltma, özetleme.
1...,839,840,841,842,843,844,845,846,847,848 850,851,852,853,854,855,856,857,858,859,...1482
Powered by FlippingBook