Yirmi Sekizinci Sözün Birinci Makamnn kinci Su-
alinde ispat edildi¤i gibi, Hakîm-i Ezelî, flu iki hanenin se-
kenelerine, kudret-i kâmilesiyle ebedî ve sabit bir vücut
verir ki, hiç inhilâl ve tagayyüre ve ihtiyarl¤a ve inkraza
maruz kalmazlar. Çünkü, inkraza sebebiyet veren tagay-
yürün esbab bulunmaz.
DÖRDÜNCÜ MESELE:
fiu mümkün, vaki olacaktr. Evet, dünya, öldükten
sonra ahiret olarak diriltilecektir. Dünya harap edildikten
sonra, o dünyay yapan Zat, yine daha güzel bir surette
onu tamir edecek, ahiretten bir menzil yapacaktr. fiuna
delil, baflta Kurân- Kerîm binler berahin-i akliyeyi tazam-
mun eden umum ayatyla ve bütün kütüb-ü semaviye
bunda müttefik bulundu¤u gibi; Zat- Zülcelâlin evsaf-
celâliyesi ve evsaf- cemaliyesi ve Esma-i Hüsnas, bunun
vukuuna katî surette delâlet ederler; ve enbiyaya gön-
derdi¤i bütün semavî fermanlar ile kyameti ve haflrin
icadn vaat etmifl. flte madem vaat etmifl; elbette yapa-
caktr. Onuncu Sözün Sekizinci Hakikatine müracaat et.
Hem, baflta Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesse-
lâmn bin mucizatnn kuvveti ile, bütün enbiya ve mür-
selînin ve evliya ve sddkînin vukuunda müttefik olup,
haber verdikleri gibi; flu kâinat, bütün ayat- tekviniyesiy-
le vukuundan haber veriyor.
E l hâ s l
: Onuncu Söz bütün hakaikyla, Yirmi Seki-
zinci Söz kinci Makamnda Lâsiyyemalardaki bütün be-
rahiniyle, gurup etmifl güneflin sabahleyin yeniden tulû
SÖZLER | 869
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
evsaf- celâliye:
Cenab- Hakkn
büyüklük vasflar, Celâl ismine
ait vasflar.
evsaf- cemaliye:
Cenab- Hakkn
güzellik vasflar.
ferman:
emir, buyruk.
hakaik:
gerçekler.
hakikat:
gerçek.
Hakîm-i Ezelî:
bafllangc olma-
yan ve sonsuz hikmet sahibi Al-
lah.
hane:
ev.
harap:
yklmfl, eskimifl.
haflir:
ölülerin dirilifli.
icat:
yoktan var etme.
inhilâl:
da¤lma.
inkraz:
da¤lp yok olma.
kâinat:
evren.
katî:
kesin.
kudret-i kâmile:
tam ve noksan-
sz kudret, kuvvet.
kütüb-ü semaviye:
Allahn gön-
derdi¤i kutsal kitaplar: Tevrat, Ze-
bur, ncil ve Kurân- Kerîm.
kyamet:
kâinatn ölümü.
makam:
mevki, konum.
menzil:
yer.
mesele:
konu.
mucizat:
mucizeler.
Muhammed-i Arabî:
Araplarn
içinden çkan Peygamberimiz.
müracaat:
baflvurma.
müttefik:
birleflen, anlaflan; bir-
leflmifl, fikirce beraber olan.
sekene:
oturan, yerli.
semavî:
Allah tarafndan olan, lâ-
hî.
sual:
soru.
suret:
flekil, biçim.
sddkîn:
do¤ru sözlü olanlar.
tagayyür:
de¤iflme.
tazammun:
ihtiva etme, içine al-
ma.
tulû:
do¤ma, do¤ufl.
umum:
genel.
vaat:
söz verme
vaki:
olacak.
vuku:
olma, meydana gelme.
vücut:
varlk.
Zat:
Allah.
Zat- Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
ayat:
ayetler.
ayat- tekviniye:
kâinatta
yaratlan varlklarn Cenab-
Hakkn varlk ve birli¤ine olan
iflaretleri.
berahin:
deliller.
berahin-i akliye:
aklî deliller.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ebedî:
sürekli, daimî.
elhâsl:
sonuç olarak.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
esbap:
nedenler, sebepler.
Esma-i Hüsna:
Allahn güzel
isimleri.
evliya:
Allah dostlar.