Sözler - page 878

di¤eri silsile-i felsefe ve hikmet, gelmifl, gidiyor. Her ne
vakit o iki silsile imtizaç ve ittihat etmifl ise, yani silsile-i
felsefe silsile-i diyanete dehalet edip itaat ederek hizmet
etmiflse, âlem-i insaniyet parlak bir surette, bir saadet,
bir hayat-› içtimaiye geçirmifltir. Ne vakit ayr› gitmifller
ise, bütün hay›r ve nur, silsile-i nübüvvet ve diyanet etra-
f›na toplanm›fl ve flerler ve dalâletler felsefe silsilesinin
etraf›na cem olmufltur. fiimdi flu iki silsilenin menfleleri-
ni, esaslar›n› bulmal›y›z.
‹flte, diyanet silsilesine itaat etmeyen silsile-i felsefe ki,
bir flecere-i zakkum suretini al›p, flirk ve dalâlet zulüma-
t›n› etraf›na da¤›t›r. Hatta, kuvve-i akliye dal›nda, dehriy-
yun, maddiyyun, tabiiyyun meyvelerini befler akl›n›n eli-
ne vermifl. Ve kuvve-i gadabiye dal›nda Nemrutlar›, Fira-
vunlar›, fieddatlar›
(HAfi‹YE)
beflerin bafl›na atm›fl. Ve kuv-
ve-i fleheviye-i behimiye dal›nda âliheleri, sanemleri ve
ulûhiyet dava edenleri semere vermifl, yetifltirmifl. O fle-
cere-i zakkumun menflei ile, silsile-i nübüvvetin—ki, bir
flecere-i tuba-i ubudiyet hükmünde bulunan o silsilenin—
küre-i zeminin ba¤›nda mübarek dallar›, kuvve-i akliye
dal›nda enbiya ve mürselîn ve evliya ve s›dd›kîn meyve-
lerini yetifltirdi¤i gibi, kuvve-i dafia dal›nda âdil hâkimle-
ri, melek gibi melikler meyvesini veren ve kuvve-i cazibe
âdil:
adaletli.
âlem-i insaniyet:
insanl›k âlemi.
âlihe:
ilâh olarak kabul edilen ka-
d›n tanr›çalar.
behimiye:
hayvanl›¤a ait.
befler:
insan.
cem’:
toplama.
dafia:
zararl› fleyleri reddetme.
dalâlet:
do¤ru çizgiden ayr›lma;
hak yoldan sapma.
dava:
iddia.
dâye:
dad›, sütanne.
dehalet etmek:
s›¤›nmak, tâbi ol-
mak.
dehriyyun:
âlemin ezelî ve ebedî
oldu¤unu iddia edip ahireti inkâr
eden dalâlet f›rkas›.
diyanet:
din.
enbiya:
peygamberler.
esaslar:
prensipler.
esnam:
putlar, sanemler.
evliya:
Allah’›n dostlar›.
felsefe silsilesi:
felsefe zinciri.
felsefe-i tabiiye:
tabiatç› felsefe.
Firavun:
Hz. Mûsa’y› öldürmek is-
teyen M›s›r kral›.
hâkim:
hükmeden.
hayat-› içtimaiye:
toplum hayat›.
hay›r ve nur:
iyilik ve ayd›nl›k.
hükmünde:
de¤erinde.
imtizaç:
kaynaflma.
ittihat:
birleflme.
kuvve-i akliye:
ak›l duygusu; ak›l
gücü.
kuvve-i cazibe:
faydal› fleyleri
cezp etme duygusu.
kuvve-i dafia:
zararl› fleyleri red-
detme duygusu.
kuvve-i gadabiye:
insan›n öfke
gücü.
kuvve-i fleheviye ve behimiye:
hayvanî istek ve arzulara ait duy-
gu.
kuvve-i fleheviye:
flehvet duygu-
su.
küre-i zemin:
yer küre, yeryüzü.
maddiyyun:
maddeye ezeliyet
veren maddeci materyalistler.
melik:
hükümdar.
menfle:
kaynak, kök.
musallat:
sataflma, rahats›z
etme.
mürselîn:
Allah’›n insanlar
için seçti¤i.
Nemrut:
Hz. ‹brahim’i atefle
atan Babil’in zalim kral›.
saadet:
mutluluk.
sanem:
put.
semere:
meyve, netice.
s›dd›kîn:
do¤rulukta Allah’›n
r›zas›na ulaflanlar.
silsile:
zincir.
silsile-i diyanet:
din zinciri.
silsile-i felsefe ve hikmet:
hikmet ve felsefe zinciri.
silsile-i felsefe:
felsefe zinciri.
silsile-i nübüvvet ve diya-
net:
din ve peygamberlik zin-
ciri.
silsile-i nübüvvet:
peygam-
berlik zinciri.
suret:
biçim.
flecere-i Tuba:
Cennetteki
Tuba a¤ac›.
flecere-i tuba-i ubudiyet:
kullu¤un nurlu tuba a¤ac›.
flecere-i zakkum:
Cehen-
nemdeki zakkum a¤ac›.
fieddat:
Yemen’deki Âd Kav-
minin zalim hükümdar›.
fler:
kötülük.
flirk:
ortak koflma.
tabiiyyun:
tabiatç›lar, tabiat›
yarat›c› kabul edenler.
telâkki:
zannedilen.
tevlit:
do¤urma.
ubudiyet:
kulluk.
ulûhiyet:
idarecilik davas›;
ilâhl›k, tanr›l›k.
zulümat:
karanl›klar.
878 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Evet, Nemrutlar›, Firavunlar› yetifltiren ve dâyelik edip emziren
eski M›s›r ve Babil’in, ya sihir derecesine ç›km›fl, veyahut hususî oldu¤u
için etraf›nda sihir telâkki edilen eski felsefeleri oldu¤u gibi, âliheleri eski
Yunan kafas›nda yerlefltiren ve esnam› tevlit eden felsefe-i tabiiye batak-
l›¤›d›r. Evet, tabiat›n perdesi ile Allah’›n nurunu görmeyen insan, her fle-
ye bir ulûhiyet verip, kendi bafl›na musallat eder.
1...,868,869,870,871,872,873,874,875,876,877 879,880,881,882,883,884,885,886,887,888,...1482
Powered by FlippingBook