di¤eri silsile-i felsefe ve hikmet, gelmifl, gidiyor. Her ne
vakit o iki silsile imtizaç ve ittihat etmifl ise, yani silsile-i
felsefe silsile-i diyanete dehalet edip itaat ederek hizmet
etmiflse, âlem-i insaniyet parlak bir surette, bir saadet,
bir hayat- içtimaiye geçirmifltir. Ne vakit ayr gitmifller
ise, bütün hayr ve nur, silsile-i nübüvvet ve diyanet etra-
fna toplanmfl ve flerler ve dalâletler felsefe silsilesinin
etrafna cem olmufltur. fiimdi flu iki silsilenin menfleleri-
ni, esaslarn bulmalyz.
flte, diyanet silsilesine itaat etmeyen silsile-i felsefe ki,
bir flecere-i zakkum suretini alp, flirk ve dalâlet zulüma-
tn etrafna da¤tr. Hatta, kuvve-i akliye dalnda, dehriy-
yun, maddiyyun, tabiiyyun meyvelerini befler aklnn eli-
ne vermifl. Ve kuvve-i gadabiye dalnda Nemrutlar, Fira-
vunlar, fieddatlar
(HAfiYE)
beflerin baflna atmfl. Ve kuv-
ve-i fleheviye-i behimiye dalnda âliheleri, sanemleri ve
ulûhiyet dava edenleri semere vermifl, yetifltirmifl. O fle-
cere-i zakkumun menflei ile, silsile-i nübüvvetinki, bir
flecere-i tuba-i ubudiyet hükmünde bulunan o silsilenin
küre-i zeminin ba¤nda mübarek dallar, kuvve-i akliye
dalnda enbiya ve mürselîn ve evliya ve sddkîn meyve-
lerini yetifltirdi¤i gibi, kuvve-i dafia dalnda âdil hâkimle-
ri, melek gibi melikler meyvesini veren ve kuvve-i cazibe
âdil:
adaletli.
âlem-i insaniyet:
insanlk âlemi.
âlihe:
ilâh olarak kabul edilen ka-
dn tanrçalar.
behimiye:
hayvanl¤a ait.
befler:
insan.
cem:
toplama.
dafia:
zararl fleyleri reddetme.
dalâlet:
do¤ru çizgiden ayrlma;
hak yoldan sapma.
dava:
iddia.
dâye:
dad, sütanne.
dehalet etmek:
s¤nmak, tâbi ol-
mak.
dehriyyun:
âlemin ezelî ve ebedî
oldu¤unu iddia edip ahireti inkâr
eden dalâlet frkas.
diyanet:
din.
enbiya:
peygamberler.
esaslar:
prensipler.
esnam:
putlar, sanemler.
evliya:
Allahn dostlar.
felsefe silsilesi:
felsefe zinciri.
felsefe-i tabiiye:
tabiatç felsefe.
Firavun:
Hz. Mûsay öldürmek is-
teyen Msr kral.
hâkim:
hükmeden.
hayat- içtimaiye:
toplum hayat.
hayr ve nur:
iyilik ve aydnlk.
hükmünde:
de¤erinde.
imtizaç:
kaynaflma.
ittihat:
birleflme.
kuvve-i akliye:
akl duygusu; akl
gücü.
kuvve-i cazibe:
faydal fleyleri
cezp etme duygusu.
kuvve-i dafia:
zararl fleyleri red-
detme duygusu.
kuvve-i gadabiye:
insann öfke
gücü.
kuvve-i fleheviye ve behimiye:
hayvanî istek ve arzulara ait duy-
gu.
kuvve-i fleheviye:
flehvet duygu-
su.
küre-i zemin:
yer küre, yeryüzü.
maddiyyun:
maddeye ezeliyet
veren maddeci materyalistler.
melik:
hükümdar.
menfle:
kaynak, kök.
musallat:
sataflma, rahatsz
etme.
mürselîn:
Allahn insanlar
için seçti¤i.
Nemrut:
Hz. brahimi atefle
atan Babilin zalim kral.
saadet:
mutluluk.
sanem:
put.
semere:
meyve, netice.
sddkîn:
do¤rulukta Allahn
rzasna ulaflanlar.
silsile:
zincir.
silsile-i diyanet:
din zinciri.
silsile-i felsefe ve hikmet:
hikmet ve felsefe zinciri.
silsile-i felsefe:
felsefe zinciri.
silsile-i nübüvvet ve diya-
net:
din ve peygamberlik zin-
ciri.
silsile-i nübüvvet:
peygam-
berlik zinciri.
suret:
biçim.
flecere-i Tuba:
Cennetteki
Tuba a¤ac.
flecere-i tuba-i ubudiyet:
kullu¤un nurlu tuba a¤ac.
flecere-i zakkum:
Cehen-
nemdeki zakkum a¤ac.
fieddat:
Yemendeki Âd Kav-
minin zalim hükümdar.
fler:
kötülük.
flirk:
ortak koflma.
tabiiyyun:
tabiatçlar, tabiat
yaratc kabul edenler.
telâkki:
zannedilen.
tevlit:
do¤urma.
ubudiyet:
kulluk.
ulûhiyet:
idarecilik davas;
ilâhlk, tanrlk.
zulümat:
karanlklar.
878 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ
HAfiYE:
Evet, Nemrutlar, Firavunlar yetifltiren ve dâyelik edip emziren
eski Msr ve Babilin, ya sihir derecesine çkmfl, veyahut hususî oldu¤u
için etrafnda sihir telâkki edilen eski felsefeleri oldu¤u gibi, âliheleri eski
Yunan kafasnda yerlefltiren ve esnam tevlit eden felsefe-i tabiiye batak-
l¤dr. Evet, tabiatn perdesi ile Allahn nurunu görmeyen insan, her fle-
ye bir ulûhiyet verip, kendi baflna musallat eder.