Sözler - page 831

ruhanîlerin tahakkukuna ittifak etmifller ve insan›n taife-
leri, birbirinden bahsi ve muhaveresi ve rivayeti gibi, me-
lâikelerle muhavere edilmesine ve onlar›n müflahedesine
ve onlardan rivayet etmesine icma etmifllerdir. Acaba,
hiçbir fert melâikelerden, bilbedahe görünmezse, hem
bilmüflahede bir flahs›n veya müteaddit eflhas›n vücudu
kat’î bilinmezse, hem onlar›n bilbedahe, bilmüflahede vü-
cutlar› hissedilmezse, hiç mümkün müdür ki, böyle bir ic-
ma ve ittifak devam etsin; ve böyle müspet ve vücudî bir
emirde ve fluhuda istinat eden bir hâlde müstemirren ve
tevatüren, o ittifak devam etsin? Hem hiç mümkün mü-
dür ki, flu itikad-› umumînin menflei, mebadi-i zaruriye ve
bedihî emirler olmas›n? Hem hiç mümkün müdür ki, ha-
kikatsiz bir vehim, bütün ink›lâbat-› befleriyede bütün
akaid-i insaniyede istimrar etsin, beka bulsun? Hem hiç
mümkün müdür ki, flu ehl-i edyan›n bu icma-› azîmin se-
nedi, bir hads-i kat’î olmas›n, bir yakîn-i fluhudî olmas›n?
Hem hiç mümkün müdür ki, o hads-i kat’î, o yakîn-i flu-
hudî, hadsiz emarelerden ve o emareler hadsiz müflahe-
dat vak›alar›ndan ve o müflahedat vak›alar› fleksiz ve flüp-
hesiz mebadi-i zaruriyeye istinat etmesin? Öyle ise, flu
ehl-i edyandaki bu itikadat-› umumiyenin sebebi ve sene-
di, tevatür-ü manevî kuvvetini ifade eden pek çok kerrat
ile melâike müflahedelerinden ve ruhanîlerin rü’yetlerin-
den hâs›l olan mebadi-i zaruriyedir, esasat-› kat’iyedir.
Hem hiç mümkün müdür, hiç makul mudur, hiç kabil
midir ki, hayat-› içtimaiye-i befleriye semas›n›n güneflleri,
y›ld›zlar›, aylar› hükmünde olan enbiya ve evliya tevatür
SÖZLER | 831
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
hayat-› içtimaiye-i befleriye:
in-
sanl›¤›n toplumsal hayat›.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
icma:
fikir birli¤i, oy birli¤i.
icma-i azîm:
herkesin tasdik etti-
¤i büyük birlik, bütünlük.
ink›lâbat-› befleriye:
insanl›¤›n
geçirdi¤i devirler.
istimrar:
devam etme.
istinat:
dayanma.
itikadat-› umumîye:
ço¤unlu-
¤un, genelin inançlar›.
itikad-› umumî:
ço¤unlu¤un
inanc›.
ittifak:
birleflme, birlik.
kabil:
mümkün, kabul edici.
kat’î:
kesin.
kerrat:
defalar, kereler.
makul:
akl›n kabul etmesi.
mebadi-i zaruriye:
mutlaka ge-
rekli prensip ve esaslar.
melâike:
melekler.
menfle:
bir fleyin ç›kt›¤›, nefl’et et-
ti¤i yer, beslendi¤i kök.
muhavere:
karfl›l›kl› olarak ko-
nuflma.
müspet:
olumlu, uygun.
müstemirren:
aral›ks›z olarak,
sürekli.
müflahedat:
gözle görülen fleyler.
müflahede:
bir fleyi gözle görme.
müteaddit:
çeflitli, birden fazla.
rivayet:
bir haber, söz veya olay›
nakletme.
ruhanî:
gözle görülmeyen, cismi
olmayan, varl›klar.
rü’yet:
görme, bakma.
sebep:
neden.
sema:
gökyüzü, gök.
senet:
dayanak, delil.
fleksiz:
tereddütsüz.
fluhut:
flahit olma, görme.
tahakkuk:
gerçekleflme, meyda-
na gelme.
taife:
bölük, tak›m.
tevatür:
do¤rulu¤u kesin olarak
kan›tlanan haber, bilgi.
tevatüren:
do¤rulu¤u kesin da-
yana¤a ba¤l› olan haber.
tevatür-ü manevî:
manevî nakil-
lerle gelen, manas› üzerinde birlik
sa¤lanan haber, bilgi.
vak›a:
olay.
vehim:
zan, flüphe, kuruntu.
vücudî:
var olan fley ile alâkal›.
vücut:
varl›k.
yakîn-i fluhudî:
görür gibi inan-
mak, görme kesinli¤inde inanç.
akaid-i insaniye:
insana ait
inançlar.
bedihî:
apaç›k olan.
beka:
devaml›l›k, süreklilik.
bilbedahe:
aç›k olarak, aflikâr;
apaç›k olarak.
bilmüflahede:
gözle görüle-
rek, bizzat flahit olarak.
ehl-i edyan:
din sahipleri,
dinlere ba¤l› olanlar.
emare:
iflaret, belirti:
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
esasat-› kat’iye:
kesin esas-
lar.
eflhas:
flah›slar.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
fert:
tek kifli.
hads-i kat’î:
kesin ve do¤ru
sezgi.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
hâs›l olan:
meydana gelen,
oluflan.
1...,821,822,823,824,825,826,827,828,829,830 832,833,834,835,836,837,838,839,840,841,...1482
Powered by FlippingBook