Evet, flu kâinatn her bir cihetinde, her bir dairesinde,
ruhaniyat ve melâikelerden birer taife birer vazife-i ubu-
diyetle muvazzaf olarak bulunurlar. Baz rivayat- ehadi-
siyenin iflaratyla ve flu intizam- âlemin hikmetiyle deni-
lebilir ki, bir ksm ecsam- camide-i seyyare, yldzlar sey-
yaratndan tut, tâ ya¤mur kataratna kadar, bir ksm me-
lâikenin sefine ve merakibidirler. O melâikeler, bu seyya-
relere izn-i lâhî ile binerler, âlem-i flahadeti seyredip ge-
zerler ve o merkeplerinin tesbihatn temsil ederler.
Hem denilebilir: Bir ksm hayattar ecsam, bir hadis-i
flerifte,
Ehl-i Cennet ruhlar berzah âleminde yeflil kufl-
larn cevflerine girerler ve Cennette gezerler
1
diye ifla-
ret etti¤i tuyurun hudrun tesmiye edilen Cennet kuflla-
rndan tut, tâ sineklere kadar, bir cins ervahn tayyarele-
ridir. Onlar, bunlarn içine emr-i Hakla girerler; âlem-i
cismaniyat seyredip, o hayattar cesetlerdeki göz, kulak
gibi duygular ile âlem-i cismanîdeki mucizat- ftrat te-
mafla ediyorlar, tesbihat- mahsusalarn eda ediyorlar. fl-
te, nasl hakikat böyle iktiza ediyor; hikmet dahi aynen
öyle iktiza eyliyor. Çünkü, flu kesafetli ve ruha münase-
beti az olan topraktan ve flu küduretli ve nur-u hayata
münasebeti pek cüzî olan sudan mütemadiyen humma-
l bir faaliyetle letafetli hayat ve nuraniyetli zevilidraki
halk eden Fâtr- Hakîm, elbette ruha çok lâyk ve haya-
ta çok münasip, flu nur denizinden ve hatta flu zulmet
bahrinden, flu havadan, flu elektrik gibi sair madde-i lâti-
feden bir ksm zîfluur mahlûklar vardr; hem pek çok
kesretli olarak vardr.
âlem-i cismanî:
maddî varlklarla
ilgili âlem.
âlem-i cismaniyat:
cisim âlemi,
varlklar dünyas.
âlem-i flahadet:
gözle gördü¤ü-
müz âlem, bu dünya.
bahir:
deniz.
berzah:
ruhlarn kyamete kadar
bekleyece¤i, dünya ile ahiret ara-
sndaki yer.
ceset:
ten, vücut, beden.
cevf:
iç, gö¤üs bofllu¤u.
cihet:
yön, taraf.
cins:
nevi, tür.
cüzî:
az, pek az.
ecsam:
cisimler.
ecsam- camide-i seyyare:
gezici
ve cansz gök cisimleri.
eda etmek:
ödemek, yerine ge-
tirmek.
emr-i hak:
Allahn emri.
ervah:
ruhlar.
faaliyet:
çalflma.
Fâtr- Hakîm:
her fleyi bir mak-
sada uygun ve hikmetle benzer-
siz bir flekilde yaratan Allah.
hadis-i flerif:
Peygamberimizin
flerefli sözleri.
hakikat:
gerçek.
halk:
yaratma, yaratfl.
hayattar:
canl, yaflayan.
hikmet:
kâinattaki ve yaratlflta-
ki lâhî gaye.
humma:
hararetli ve hareketli.
iktiza:
gerektirme.
intizam- âlem:
kâinatn düzeni.
iflarat:
iflaretler.
izn-i lâhî:
Allahn izni.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar.
katarat:
katreler, damlalar.
kesafet:
yo¤un, kat.
kesret:
çokluk.
küduret:
bulanklk.
lâyk:
yakflan.
letafetli:
hofl, güzel.
madde-i lâtife:
cismanî olmayan,
ruhla ilgili madde.
mahlûk:
yaratlmfl, yaratk.
melâike:
melekler.
merakip:
binek, binilecek fleyler.
merkep:
binek.
mucizat- ftrat:
yaratlfl muci-
zesi.
muvazzaf:
vazifelendirilmifl, yü-
kümlü.
münasebet:
ba¤lant, iliflki.
münasip:
uygun.
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devaml olarak.
nur:
flk.
nuraniyetli:
nurlu, parlak.
nur-u hayat:
hayatn nurlu yüzü.
rivayat- ehadisiye:
hadislerle il-
gili rivayetler.
ruhaniyat:
gözle görülmeyen ruh
âleminin varlklar.
sair:
di¤er, baflka.
sefine:
gemi.
seyyarat:
gezegenler; hare-
ket eden, yer de¤ifltiren gök
cisimleri.
seyyare:
gezegen; hareket
eden, yer de¤ifltiren gök cis-
mi.
taife:
topluluk, gurup.
tayyare:
uçak, uçucu alet.
temafla:
bakma, bakp sey-
retme.
temsil:
birilerinin adna hare-
ket etme.
tesbihat:
Cenab- Hakk bü-
tün noksan sfatlardan tenzih
eden sözler.
tesbihat- mahsusa:
özel tes-
bihler, Allah tazim etmeler.
tesmiye:
isimlendirme.
tuyurun hudrun:
yeflil kufllar.
vazife-i ubudiyet:
kulluk va-
zifesi.
zevilidrak:
anlayfl ve kavra-
yfl sahibi.
zîfluur:
fluurlu, anlayfl sahibi.
zulmet:
karanlk.
1.
Müslim
, 3:1502, mare: 121;
Müsned
: 1: 238, 266, 6:386;
Ebu Davud
, Cihad: 25;
Tirmizî
, Tefsi-
rü Sure-i Âl-i mran: 19, Fedailül-Cihad: 13;
bni Mâce
, Cenaiz: 4;
Darimî
, Cihad: 18.
820 | SÖZLER
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ