Sua l
: Ehadiste denilmifl: Huriler yetmifl hulleyi
giydikleri hâlde, bacaklarnn kemiklerindeki ilikleri görü-
nüyor.
1
Bu ne demektir? Ne manas var? Nasl güzel-
liktir?
El c e va p
: Manas pek güzeldir ve güzelli¤i pek flirin-
dir. fiöyle ki:
fiu çirkin, ölü, camit ve ço¤u kflr olan dünyada, hü-
sün ve cemal, yalnz göze güzel görünüp, ülfete mâni ol-
mazsa, yeter. Hâlbuki, güzel, hayattar, revnaktar, bütün
kflrsz lüp ve kabuksuz iç olan Cennette, göz gibi bütün
insann duygular, lâtifeleri, cins-i lâtif olan hurilerden ve
huriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme, Cennetteki
nisâ-i dünyeviyeden ayr ayr hisse-i zevklerini, çeflit çeflit
lezzetlerini almak isterler. Demek, en yukar hullenin gü-
zelli¤inden tut, tâ kemik içindeki iliklere kadar, birer his-
sin birer lâtifenin medar- zevki oldu¤unu hadis iflaret
ediyor.
Evet, Hurilerin yetmifl hulleyi giymeleri ve bacakla-
rndaki kemiklerin ilikleri görünmesi tabiriyle hadis-i fle-
rif iflaret ediyor ki, insann, ne kadar hüsünperver ve
zevkperest ve ziynete meftun ve cemale müfltak duygu-
lar ve hasseleri ve kuvalar ve lâtifeleri varsa, umumunu
memnun edip doyuracak ve her birisini ayr ayr okflayp
mesut edecek maddî ve manevî her nevi ziynet ve hüs-
nücemale, huriler camidirler. Demek, huriler Cennetin
aksam- ziynetinden yetmifl tarzn, bir tek cinsten olma-
d¤ndan birbirini setretmeyecek surette giydikleri gibi;
kendi vücutlarndan ve nefis ve cisimlerinden, belki
SÖZLER | 813
Y
RM
S
EKZNC
S
ÖZ
pay.
hulle:
Cennet elbisesi.
huri:
Cennet kz, Cennet güzeli.
hüsnücemal:
yüz güzelli¤i.
hüsün:
güzellik
hüsünperver:
güzelli¤e düflkün-
lük.
kflr:
kabuk.
kuva:
duygu.
lâtife:
manevî duygu.
lüp:
iç, öz.
maddî:
maddeye ait.
mana:
anlam.
manevî:
maddî de¤il, manevîye
ait.
mâni:
engel.
medar-i zevk:
zevk kayna¤, se-
bebi.
meftun:
düflkün, tutkun.
memnun:
hoflnut, raz.
mesut:
mutlu.
Müslim:
muteber bir hadis kitab.
Müstedrekül-Hâkim:
hadis kita-
b.
müfltak:
âflk, çok isteyen.
nefis:
kendi.
nevi:
çeflit.
nisâ-i dünyeviye:
dünya kadnla-
r.
revnaktar:
göz alc güzellikte.
setretmek:
örtmek, kapatmak.
sual:
soru.
suret:
flekil, biçim.
tabir:
söz, deyim.
tarz:
çeflit.
Tirmizî:
muteber bir hadis kitab.
umum:
bütün, hep.
ülfet:
alflkanlk.
vücut:
beden.
zevkperest:
zevke düflkün.
ziynet:
süs.
aksam- ziynet:
süs çeflitleri,
ksmlar.
cami:
üzerinde bulunduran,
toplayan; sahip.
camit:
cansz.
cemal:
yüz güzelli¤i.
cins-i lâtif:
güzel, hofl ve nu-
ranî bir varlk.
ehadis:
hadisler.
hadis-i flerif:
hadis; Peygam-
berimizin söz ve davranfllar.
hasse:
duygu.
hayattar:
canl, yaflayan.
his:
duygu.
hisse-i zevk:
zevk hissesi,
1.
Tirmizî
, Cennet: 5, 7, Kyame: 60;
Müstedrekül-Hâkim
, 5:218;
Müslim
, Cennet: 14, 17.