Yirmi Dokuzuncu Söz
BEKA-‹ RUH VE MEL‹KE VE HAfiRE DA‹RD‹R.
p
º« p
L s
ôdG p
¿É n
£r
«° s
ûdGn
ø p
eˆÉp
H o
Pƒo
Y n
G
W
2
»
u
Hn
Q p
ô r
en
G r
øp
e o
ìh t
ôdG p
?o
b
1
@ r
ºp
¡u
H n
Q p
¿ r
Pp
Ép
H Én
¡«/
a o
ìh t
ôdGn
h o
án
µ = p
Ä
n
?n
Ÿr
G o
?s
õn
æn
J
fi
U MAKAM
,
iki maksad-› esas ile bir Mukaddimeden
ibarettir.
Mukaddime
Melâike ve ruhaniyat›n vücudu, insan ve hayvanlar›n
vücudu kadar kat’îdir denilebilir.
Evet, On Beflinci Sözün Birinci Basama¤›nda beyan
edildi¤i gibi, hakikat kat’iyen iktiza eder ve hikmet yakî-
nen ister ki, zemin gibi, semavat›n dahi sekeneleri bulun-
sun ve zîfluur sekeneleri olsun; ve o sekeneler, o sema-
vata münasip bulunsun. fieriat›n lisan›nda, pek çok muh-
telifülcins olan o sekenelere melâike ve ruhaniyat tesmi-
ye edilir.
Evet, hakikat böyle iktiza eder. Zira, flu zeminimiz, se-
maya nispeten küçüklü¤ü ve hakaretiyle beraber, zîfluur
beka-i ruh:
ruhun ölümsüzlü¤ü.
beyan:
anlatma, aç›klama.
Cebrail:
dört büyük melekten va-
hiy mele¤i.
hakaret:
küçüklük, de¤ersizlik.
hakikat:
gerçek, bir fleyin asl›.
haflir:
k›yametten sonra bütün
insanlar›n dirilip toplanmas›.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal› ve tam
yerli yerinde olmas›; herkesin bil-
medi¤i gizli sebep.
ibaret:
oluflan.
iktiza:
gerektirme, gereklilik.
kat’î:
kesin.
kat’iyen:
kesin olarak.
lisan:
dil.
maksat-› esas:
as›l maksat, as›l
gaye.
melâike:
melekler.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›,
manevî varl›klar.
muhtelifülcins:
farkl›, de¤iflik tür-
ler.
mukaddime:
bafllangݍ, girifl.
münasip:
uygun.
nispeten:
oranla, k›yasla.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat› ›slah ve ter-
biye eden Allah.
Rahîm:
rahmet edici, merhamet
eden, Allah.
Rahman:
rahmeti her fleyi kufla-
tan, yaratan, yaflatan, Cenab-›
Hak.
rahmet:
ac›ma, esirgeme, ba¤›fl-
lama.
ruhaniyat:
ruhlar âleminde yafla-
yan varl›klar, cinler ve melekler.
sekene:
oturan, yerli.
sema:
gökyüzü, gök.
semavat:
semalar, gökler.
fleriat:
Allah’›n emri, ‹lâhî ka-
nun.
tesmiye etmek:
isimlendir-
mek.
vücut:
var olma, varl›k.
yakînen:
kesin, flüphesiz bir
flekilde.
zemin:
yeryüzü.
zîfluur:
fluurlu, anlay›fl sahibi.
1.
Allah’›n rahmetinden kovulmufl fleytandan Allah’a s›¤›n›r›m. Rahman ve Rahîm olan Al-
lah’›n ad›yla. • Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle yeryüzüne inerler. (Kadir Sure-
si: 4.)
2.
De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. (‹sra Suresi: 85.)
818 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
]
Yirmi Dokuzuncu Söz,
Barla’da 1928-30 y›llar›
aras›nda Türkçe olarak
telif edilmifltir.