Sözler - page 805

El c e va p :
fiu meseleyi söyleyen iki k›s›md›r.
Bir k›sm›
, safî ehl-i diyanet ve ehl-i ilimdir ki, baz› eha-
disi görmüfller; flu zamanda ehl-i takva ve salâhati teflvik
ve tergip için öyle mebhaslar aç›yorlar. Bu k›sma karfl›
sözümüz yok. Zaten onlar azd›rlar, çabuk da intibaha ge-
lirler.
Di¤er k›s›m
ise, gayet müthifl ma¤rur insanlard›r ki,
mezhepsizliklerini müçtehidîn-i izama müsavat davas› al-
t›nda neflretmek istiyorlar ve dinsizliklerini Sahabeye
karfl› müsavat davas› alt›nda icra etmek istiyorlar.
Çünkü,
evvelen
, o ehl-i dalâlet sefahate girmifl, sefa-
hatte tiryaki olmufl, sefahate mâni olan tekâlif-i fler’iyeyi
yapam›yor. Kendine bir bahane bulmak için der ki:
“fiu mesail, içtihadiyedirler. O mesailde mezhepler
birbirine muhalif gidiyor. Hem, onlar da bizim gibi insan-
lard›r, hata edebilirler. Öyle ise, biz de onlar gibi içtihat
ederiz, istedi¤imiz gibi ibadetimizi yapar›z. Onlara tâbi
olmaya ne mecburiyetimiz var?”
‹flte bu bedbahtlar, bu desise-i fleytaniye ile, bafllar›n›
mezahibin zincirinden ç›kar›yorlar. Bunlar›n flu davalar›
ne kadar çürük, ne kadar esass›z oldu¤u Yirmi Yedinci
Sözde kat’î bir surette gösterildi¤inden, ona havale ede-
riz.
Saniyen
, o k›s›m ehl-i dalâlet bakt›lar ki, müçtehidîn-
lerde ifl bitmiyor. Onlar›n omuzlar›ndaki, yaln›z nazari-
yat-› diniyedir. Hâlbuki, bu k›s›m ehl-i dalâlet, zaruriyat-›
diniyeyi terk ve ta¤yir etmek istiyorlar. “Onlardan daha
SÖZLER | 805
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
mebhas:
bahis, konu.
mecburiyet:
zorunluluk.
mesail:
meseleler.
mezahip:
mezhepler, tutulan yol-
lar.
mezhep:
dinde tutulan yol.
muhalif:
ayk›r›l›k gösteren.
müçtehidin:
müçtehitler.
müçtehidîn-i izam:
müçtehitle-
rin büyükleri.
müsavat:
beraberlik , eflitlik.
müthifl:
son derece.
nazariyat-› diniye:
dinin nazarî
k›sm›; anlat›m›, fikriyat›.
neflir:
yayma.
safî:
kat›fl›ks›z.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü’min kim-
se.
salâhat:
dindarl›kta çok ileri olma
hâli.
saniyen:
ikinci olarak.
sefahat:
yasak fleylere, zevk ve
e¤lenceye afl›r› derecede düflkün-
lük; e¤lence.
surette:
flekilde.
tâbi:
uyan.
ta¤yir:
de¤ifltirme.
tekâlif-i fler’iye:
fleriat›n emirleri.
tergip:
isteklendirme.
teflvik:
heveslendirme.
tiryaki:
tutkun, ba¤›ml›.
zaruriyat-› diniye:
dince yap›l-
mas› mecburî olan ifller.
bedbaht:
kötü talihli.
desise-i fleytaniye:
fleytan›n
gizli oyunu.
ehadis:
Peygamberimizin
sözleri.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yol-
dan ç›kanlar.
ehl-i diyanet:
dindar kifliler.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri.
ehl-i takva:
Allah’tan korkan.
evvelen:
ilk olarak, birinci
olarak.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine b›rakma.
icra:
yürütme.
içtihat:
din âlimlerinin fler’î
esaslar dahilinde Kur’ân ve
sünnete uygun flekilde bir
konuda fikir ortaya koymala-
r›, hüküm vermeleri.
intibah:
uyanma, ibret alma.
kat’î:
kesin, flüphesiz.
ma¤rur:
gururlu.
mâni:
al›koyan, engel olan.
1...,795,796,797,798,799,800,801,802,803,804 806,807,808,809,810,811,812,813,814,815,...1482
Powered by FlippingBook