Sözler - page 799

Uyeyne ile onun zekâveti derecesinde birinin muvazene-
sinde ispat etmifliz ki, Süfyan’›n on senede kazand›¤›n›
öteki yüz senede kazanam›yor.
•
‹kinci Vecih
: Sahabelerin kurbiyet-i ‹lâhiye nokta-
s›ndaki makamlar›na velâyet aya¤›yla yetiflilmez. Çünkü,
Cenab-› Hak bize akrebdir ve her fleyden daha ziyade
yak›nd›r. Biz ise, ondan nihayetsiz uza¤›z. Onun kurbiye-
tini kazanmak iki suretle olur:
Birisi
: Akrebiyetin inkiflaf›ylad›r ki, nübüvvetteki kurbi-
yet ona bakar ve nübüvvet veraseti ve sohbeti cihetiyle
Sahabeler o s›rra mazhard›rlar.
‹kinci Suret
: Bu’diyetimiz noktas›nda kat-› meratip
edip bir derece kurbiyete müflerref olmakt›r ki; ekser
seyrüsülûk-ü velâyet ona göre ve seyr-i enfüsî ve seyr-i
afakî bu suretle cereyan ediyor.
‹flte, birinci suret s›rf vehbîdir, kisbî de¤il; incizapt›r,
cezb-i Rahmanîdir ve mahbubiyettir. Yol k›sad›r, fakat
çok metin ve çok yüksektir ve çok halistir ve gölgesizdir.
Di¤eri kisbîdir, uzundur, gölgelidir; acayip harikalar› çok
ise de, k›ymetçe, kurbiyetçe evvelkisine yetiflemez.
Meselâ, nas›l ki dünkü güne bugün yetiflmek için, iki
yol var:
Birincisi
, zaman›n cereyan›na tâbi olmayarak,
bir kuvvet-i kudsiye ile fevkazzaman ç›k›p, dünü bugün
gibi haz›r görmektir.
‹kincisi
, bir sene kat-› mesafe edip,
dönüp dolafl›p, düne gelmektir; fakat yine dünü elde tu-
tam›yor, onu b›rak›p gidiyor.
SÖZLER | 799
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
kat-› mesafe:
mesafe alma.
kisbi:
kazan›lm›fl, sonradan elde
edilmifl.
kurbiyet:
yak›nl›k.
kurbiyet-i ‹lâhiye:
Allah’a yak›n-
l›k.
kuvvet-i kudsiye:
kutsal kuvvet.
mahbubiyet:
sevilecek hâlde bu-
lunma.
makam:
derece, seviye.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
muvazene:
karfl›laflt›rma.
müflerref:
flereflendirilmifl.
nihayetsiz:
sonsuz.
nübüvvet:
peygamberlik.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü’min kim-
se.
seyr-i afakî:
manevî olarak tekâ-
mül için hariçten delil ve vas›ta
getirme.
seyr-i enfüsî:
nefsin iç âleminde-
ki delil ve vas›talarla tekâmül et-
me usulü.
seyr-i sülûk-ü velâyet:
velâyet
yoluyla ç›k›lan manevî yolculuk.
s›r:
manevî hakikat, marifet.
s›rf:
sade.
suret:
biçim.
Süfyan ibni Uyeyne:
bkz. fiah›s
Bilgileri.
vecih:
yön.
vehbî:
do¤ufltan.
velâyet:
Allah dostlu¤u.
veraset:
vârislik, mirasç›l›k.
zekâvet:
zekilik, kavrama, kabili-
yeti.
ziyade:
çok, fazla.
acayip:
flafl›rt›c› ve hayret ve-
rici fleyler.
akreb:
yak›n.
akrebiyet:
Cenab-› Allah’›n
insana olan yak›nl›¤›.
bu’diyet:
uzakl›k.
Cenab-› Hak:
Allah.
cezb-i Rahmanî:
Cenab-› Hak
taraf›ndan hay›r ve rahmet
için verilen ve vehbî olarak
duygulara yerlefltirilen mana-
lar, bilgiler.
cihet:
yön.
ekser:
daha çok.
fevkazzaman:
zaman üstü.
halis:
kat›ks›z, saf, duru.
harika:
ola¤anüstü olay.
incizap:
cezp edilme, kap›l-
ma, çekilme.
inkiflaf:
aç›lma.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
kat-› meratip:
mertebelerde
yükselme, ilerleme.
1...,789,790,791,792,793,794,795,796,797,798 800,801,802,803,804,805,806,807,808,809,...1482
Powered by FlippingBook