Sözler - page 793

El c e va p
: Enbiyadan sonra, nev-i beflerin en efdali
Sahabe oldu¤u Ehl-i Sünnet ve Cemaatin icma›, bir hüc-
cet-i kàt›ad›r ki; o rivayetlerin sahih k›sm› fazilet-i cüz’iye
hakk›ndad›r. Çünkü, cüz’î fazilette ve hususî bir kemalde,
mercuh, racihe tereccüh edebilir. Yoksa, Sure-i Fethin
ahirinde, sitayiflkârâne tavsifat-› Rabbaniyeye mazhar ve
Tevrat ve ‹ncil ve Kur’ân’›n medih ve senas›na mazhar
olan Sahabelere fazilet-i külliye nokta-i nazar›nda yetifli-
lemez. fiu hakikatin pek çok esbap ve hikmetlerinden,
flimdilik üç sebebi tazammun eden üç hikmeti beyan
edece¤iz.
B‹R‹NC‹ H‹KMET:
Sohbet-i nebeviye öyle bir iksirdir
ki, bir dakikada ona mazhar bir zat, senelerle seyrüsülû-
ka mukabil hakikatin envar›na mazhar olur. Çünkü, soh-
bette insiba¤ ve in’ikâs vard›r. Malûmdur ki, in’ikâs ve te-
baiyetle, o nur-u azam-› nübüvvetle beraber en azîm bir
mertebeye ç›kabilir. Nas›l ki, bir sultan›n hizmetkâr› ve
onun tebaiyeti ile, öyle bir mevkie ç›kar ki, bir flah ç›ka-
maz.
‹flte flu s›rdand›r ki, en büyük velîler Sahabe derecesi-
ne ç›kam›yorlar. Hatta, Celâleddin-i Süyutî gibi uyan›k
iken, çok defa sohbet-i Nebeviyeye mazhar olan velîler,
Resul-i Ekrem (a.s.m.) ile yakazaten görüflseler ve flu
âlemde sohbetine müflerref olsalar, yine Sahabeye yeti-
flemiyorlar.
Çünkü, Sahabelerin sohbeti, nübüvvet-i Ahmediye
(a.s.m.) nuruyla, yani nebî olarak onunla sohbet ediyor-
lar. Evliyalar ise, vefat-› Nebevîden sonra Resul-i Ekrem
SÖZLER | 793
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
hususî:
özel.
hüccet-i kàt›a:
kesin delil.
icma:
fikir birli¤i.
iksir:
tesirli ilâç.
‹ncil:
Hazret-i ‹sa’ya gönderilmifl
olan ‹lâhî kitap.
in’ikâs:
aksetme, yank›lanma.
insiba¤:
boyanma.
kemal:
olgunluk.
malûm:
bilinen.
mazhar:
eriflme, sahip olma; ka-
vuflmufl.
medih:
övme, methetme.
mercuh:
baflkas› ona tercih edil-
mifl olan.
mertebe:
derece, rütbe.
mevki:
makam, memuriyet.
mukabil:
karfl›l›k, muadil.
müflerref:
flereflendirilmifl.
nebî:
peygamber.
nev-i befler:
insan nev’i, insanl›k.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›.
nur-u azam-› nübüvvet:
pey-
gamberli¤in en büyük nuru.
nübüvvet-i Ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in peygamberli¤i.
racih:
daha daha üstün olan.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed.
rivayet:
bir haber, söz veya olay›
nakletme.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü’min kim-
se.
sahih:
gerçek.
sena:
övme, övüfl.
seyrüsülûk:
ruhun manevî ma-
kamlardaki seyir ve seyahati.
s›r:
bilinmeyen durum.
sitayiflkârâne:
överek, methede-
rek.
sohbet-i nebeviye:
Peygamberi-
mizin sohbeti.
flah:
hükümdar.
tavsifat-› Rabbaniye:
Cenab-›
Hakk›n vas›fland›rmas›, niteleme-
si.
tazammun:
içinde bulundurma.
tebaiyet:
tâbi olma, uyma.
tereccüh:
üstünlük.
Tevrat:
Hz. Mûsa’ya indirilmifl
olan ‹lâhî kitap.
vefat-› Nebevî:
Peygamberimizin
vefat›.
velî:
Allah dostu.
yakazaten:
uyan›k olarak.
ahir:
son.
âlem:
dünya, cihan.
azîm:
büyük.
Celâleddin-i Süyutî:
bkz. fia-
h›s Bilgileri.
cüz’î:
az.
efdal:
en faziletli, en üstün.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat:
Hz.
Muhammed’in
sünnetine
uyan
enbiya:
peygamberler.
envar:
nurlar.
esbap:
sebepler, vas›talar.
evliya:
velîler, ermifller.
fazilet:
erdem.
fazilet-i cüz’iye:
küçük fazi-
letler, üstünlükler.
fazilet-i külliye:
büyük fazi-
letler, meziyetler.
hakikat:
gerçek.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›-
l›fltaki ‹lâhî gaye, yüksek bilgi;
‹lâhî gaye; sebep.
hizmetkâr:
hizmetçi.
1...,783,784,785,786,787,788,789,790,791,792 794,795,796,797,798,799,800,801,802,803,...1482
Powered by FlippingBook