Sözler - page 785

Alt›nc›s›
Selef-i Salihînin müçtehidîn-i izam›, asr-› nur ve asr-›
hakikat olan asr-› Sahabeye yak›n olduklar›ndan, safî bir
nur al›p, halis bir içtihat edebilirler. fiu zaman›n ehl-i iç-
tihad› ise, o kadar perdeler arkas›nda ve uzak bir mesa-
fede hakikat kitab›na bakar ki, en vaz›h bir harfini de zor
ile görebilirler.
E¤e r de s en
: “Sahabeler de insand›rlar; hatadan, hi-
lâftan hâlî olmazlar. Hâlbuki, içtihadat›n ve ahkâm-› fleri-
at›n medar› Sahabelerin adaleti ve s›dk›d›r ki, hatta üm-
met, ‘Sahabeler umumen âdildirler, do¤ru söylerler’ diye
ittifak etmifller.”
E l cevap
: Evet, Sahabeler ekseriyet-i mutlaka itiba-
r›yla, hakka âfl›k, s›dka müfltak, adalete hâhiflgerdirler.
Çünkü yalan›n ve kizbin çirkinli¤i, bütün çirkinli¤iyle ve
s›dk›n ve do¤rulu¤un güzelli¤i, bütün güzelli¤iyle o as›rda
öyle bir tarzda gösterilmifl ki, ortalar›ndaki mesafe, Arfl-
tan Ferfle kadar aç›lm›fl, esfel-i safilîndeki Müseylime-i
Kezzab’›n derekesinden âlây›illiyyinde olan Hazret-i Pey-
gamber Aleyhissalâtü Vesselâm›n derece-i s›dk› kadar bir
ayr›l›k görülmüfltür.
Evet, Müseylime’yi esfel-i safilîne düflüren kizb oldu¤u
gibi, Muhammedü’l-Emin Aleyhissalâtü Vesselâm› âlây›-
illiyyine ç›karan s›dkt›r ve do¤ruluktur.
‹flte, hissiyat-› ulviyeyi tafl›yan ve mehasin-i ahlâk›yeye
perestifl eden ve flems-i Nübüvvetin ziya-i sohbetiyle
nurlanan Sahabeler, o derece çirkin ve sukuta sebep ve
SÖZLER | 785
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
hilâf:
ayk›r›.
hissiyat-› ulviye:
yüce duygular.
içtihadat:
içtihatlar.
içtihat:
din âlimlerinin fler’î esas-
lar dahilinde Kur’ân ve sünnete
uygun flekilde bir konuda fikir or-
taya koymalar›, hüküm vermele-
ri.
ittifak:
fikir birli¤i etme.
kizb:
yalan söyleme; uydurma.
medar:
dayanak noktas›.
mehasin-i ahlâk›ye:
ahlâk›n gü-
zellikleri.
Muhammedü’l-Emin:
güvenilir
Muhammed.
müçtehidîn-i izam:
büyük müç-
tehitler; müçtehitlerin büyükleri.
Müseylime-i Kezzab:
yalanc›
Müseylime.
müfltak:
arzulu, özleyen.
perestifl:
afl›r› derecede sevme.
safî:
saf olan, duru, kat›ks›z.
Selef-i Salihîn:
Ehl-i Sünnet ve
Cemaatin ilk rehberleri ve Ashap
ile Tabiînin ileri gelenleri ile Tebe-
i Tâbiînden olan Müslümanlar.
s›dk:
do¤ruluk.
sukut:
düflmek.
flems-i Nübüvvet:
Peygamberlik
günefli.
umumen:
bütün, hepsi.
ümmet:
‹slâm toplumu.
vaz›h:
aç›k.
ziya-i sohbet:
sohbetin ›fl›¤›.
adalet:
do¤ruluktan ayr›lma-
ma.
âdil:
do¤ruluktan ayr›lmayan.
ahkâm-› fleriat:
fleriat›n hü-
küm ve kaideleri.
âlây›illiyyin:
yüce mertebe.
arfl:
gök, sema.
asr-› hakikat:
hakikat asr›.
asr-› nur:
ayd›nl›k asr›.
asr-› Sahabe:
Sahabelerin za-
man›.
derece-i s›dk:
do¤ruluk dere-
cesi.
dereke:
afla¤› mertebe.
ehl-i içtihat:
müçtehitler.
ekseriyet-i mutlaka:
ço¤un-
luk.
esfel-i safilîn:
afla¤›lar›n en
afla¤›s›.
ferfl:
yeryüzü.
hâhiflger:
arzulu, istekli.
hâlî:
uzak, berî.
halis:
safî, öz.
hata:
kusur.
1...,775,776,777,778,779,780,781,782,783,784 786,787,788,789,790,791,792,793,794,795,...1482
Powered by FlippingBook