Altncs
Selef-i Salihînin müçtehidîn-i izam, asr- nur ve asr-
hakikat olan asr- Sahabeye yakn olduklarndan, safî bir
nur alp, halis bir içtihat edebilirler. fiu zamann ehl-i iç-
tihad ise, o kadar perdeler arkasnda ve uzak bir mesa-
fede hakikat kitabna bakar ki, en vazh bir harfini de zor
ile görebilirler.
E¤e r de s en
: Sahabeler de insandrlar; hatadan, hi-
lâftan hâlî olmazlar. Hâlbuki, içtihadatn ve ahkâm- fleri-
atn medar Sahabelerin adaleti ve sdkdr ki, hatta üm-
met, Sahabeler umumen âdildirler, do¤ru söylerler diye
ittifak etmifller.
E l cevap
: Evet, Sahabeler ekseriyet-i mutlaka itiba-
ryla, hakka âflk, sdka müfltak, adalete hâhiflgerdirler.
Çünkü yalann ve kizbin çirkinli¤i, bütün çirkinli¤iyle ve
sdkn ve do¤rulu¤un güzelli¤i, bütün güzelli¤iyle o asrda
öyle bir tarzda gösterilmifl ki, ortalarndaki mesafe, Arfl-
tan Ferfle kadar açlmfl, esfel-i safilîndeki Müseylime-i
Kezzabn derekesinden âlâyilliyyinde olan Hazret-i Pey-
gamber Aleyhissalâtü Vesselâmn derece-i sdk kadar bir
ayrlk görülmüfltür.
Evet, Müseylimeyi esfel-i safilîne düflüren kizb oldu¤u
gibi, Muhammedül-Emin Aleyhissalâtü Vesselâm âlây-
illiyyine çkaran sdktr ve do¤ruluktur.
flte, hissiyat- ulviyeyi taflyan ve mehasin-i ahlâkyeye
perestifl eden ve flems-i Nübüvvetin ziya-i sohbetiyle
nurlanan Sahabeler, o derece çirkin ve sukuta sebep ve
SÖZLER | 785
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ
hilâf:
aykr.
hissiyat- ulviye:
yüce duygular.
içtihadat:
içtihatlar.
içtihat:
din âlimlerinin flerî esas-
lar dahilinde Kurân ve sünnete
uygun flekilde bir konuda fikir or-
taya koymalar, hüküm vermele-
ri.
ittifak:
fikir birli¤i etme.
kizb:
yalan söyleme; uydurma.
medar:
dayanak noktas.
mehasin-i ahlâkye:
ahlâkn gü-
zellikleri.
Muhammedül-Emin:
güvenilir
Muhammed.
müçtehidîn-i izam:
büyük müç-
tehitler; müçtehitlerin büyükleri.
Müseylime-i Kezzab:
yalanc
Müseylime.
müfltak:
arzulu, özleyen.
perestifl:
aflr derecede sevme.
safî:
saf olan, duru, katksz.
Selef-i Salihîn:
Ehl-i Sünnet ve
Cemaatin ilk rehberleri ve Ashap
ile Tabiînin ileri gelenleri ile Tebe-
i Tâbiînden olan Müslümanlar.
sdk:
do¤ruluk.
sukut:
düflmek.
flems-i Nübüvvet:
Peygamberlik
günefli.
umumen:
bütün, hepsi.
ümmet:
slâm toplumu.
vazh:
açk.
ziya-i sohbet:
sohbetin fl¤.
adalet:
do¤ruluktan ayrlma-
ma.
âdil:
do¤ruluktan ayrlmayan.
ahkâm- fleriat:
fleriatn hü-
küm ve kaideleri.
âlâyilliyyin:
yüce mertebe.
arfl:
gök, sema.
asr- hakikat:
hakikat asr.
asr- nur:
aydnlk asr.
asr- Sahabe:
Sahabelerin za-
man.
derece-i sdk:
do¤ruluk dere-
cesi.
dereke:
afla¤ mertebe.
ehl-i içtihat:
müçtehitler.
ekseriyet-i mutlaka:
ço¤un-
luk.
esfel-i safilîn:
afla¤larn en
afla¤s.
ferfl:
yeryüzü.
hâhiflger:
arzulu, istekli.
hâlî:
uzak, berî.
halis:
safî, öz.
hata:
kusur.