girmesine vesile olacak delikler açmak, slâmiyete cina-
yettir.
kincisi
Dinin zaruriyat ki, içtihat onlara giremez. Çünkü,
katî ve muayyendirler. Hem, o zaruriyat kut ve gda
hükmündedirler. fiu zamanda terke u¤ruyorlar ve tezel-
züldedirler. Ve bütün himmet ve gayreti, onlarn ikame-
sine ve ihyasna sarf etmek lâzm gelirken, slâmiyetin
nazariyat ksmnda ve selefin içtihadat- safiyâne ve hali-
sânesiyle bütün zamanlarn hacatna dar gelmeyen ef-
kârlar oldu¤u hâlde, onlar brakp heveskârâne yeni iç-
tihatlar yapmak, bidakârâne bir hyanettir.
Üçüncüsü
Nasl ki, çarflda mevsimlere göre birer meta mergup
oluyor, vakitbevakit birer mal revaç buluyor. Öyle de,
âlem meflherinde, içtimaiyat- insaniye ve medeniyet-i
befleriye çarflsnda her asrda, birer meta, mergup olup
revaç buluyor. Sûkunda, yani çarflsnda teflhir ediliyor;
ra¤betler ona celp oluyor, nazarlar ona teveccüh ediyor,
fikirler ona müncezip oluyor. Meselâ, flu zamanda siya-
set meta ve hayat- dünyeviyenin temini ve felsefenin re-
vaçlar gibi.
Ve Selef-i Salihîn asrnda ve o zaman çarflsnda en
mergup meta, Hâlk- Semavat ve Arzn marziyatlarn
ve bizden arzularn, kelâmndan istinbat etmek ve nur-u
nübüvvet ve Kurân ile, kapatlmayacak derecede açlan
SÖZLER | 779
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ
esaslar dahilinde Kurân ve sün-
nete uygun flekilde, bir konuda fi-
kir ortaya koymalar, hüküm ver-
meleri.
içtimaiyat- insaniye:
sosyal ha-
yat.
ihya:
hayat verme.
ikame:
yerine koyma.
istinbat:
gizli bir manay içtihat
ile meydana çkarma.
katî:
kesin, flüphesiz.
kelâm:
söz.
kut:
gda.
marziyat:
Allahn rzasna maz-
har olacak hâl ve hareketler.
medeniyet-i befleriye:
insanl¤n
medeniyeti.
mergup:
be¤enilmifl.
meflher:
gösterme yeri, sergi.
meta:
mal, servet.
muayyen:
belirli.
müncezip:
tutulmufl.
nazar:
bakfl.
nazariyat:
ilmî görüfller.
nur-u nübüvvet:
Peygamberimi-
zin nuru, peygamberlik nuru.
ra¤bet:
ilgi.
revaç:
de¤er, geçerlik; kymet,
de¤er.
sarf:
harcama.
selef:
önce geçen.
Selef-i Salihîn:
Ehl-i Sünnet ve
Cemaatin ilk rehberleri ve Ashap
ile Tabiînin ileri gelenleri ile Tebe-
i Tâbiînden olan Müslümanlar.
sûk:
çarfl.
sükûn:
durgunluk
teflhir:
sergileme.
teveccüh:
yönelme.
tezelzül:
sarsnt, sarslma.
vakitbevakit:
zaman zaman.
vesile:
sebep.
zaruriyat:
zorunlu ifller.
âlem:
dünya, cihan.
asr:
yüzyl.
bidakârâne:
dinde olmayan
dine mal etmeye çalflarak.
celp:
çekme.
cinayet:
a¤r suç.
efkâr:
görüfller.
felsefe:
hikmet bilgisi.
gayret:
çabalama.
hacat:
ihtiyaçlar.
Hâlk- Semavat ve Arz:
ye-
rin ve gö¤ün yaratcs olan
Allah.
hayat- dünyeviye:
dünya
hayat.
heveskârâne:
istekli bir flekil-
de.
himmet:
gayret gösterme.
hüküm:
kuvvet.
hyanet:
ihanet.
içtihadat- safiyâne ve hali-
sâne:
samimî ve safî bir inanç
ve niyetle yaplmfl içtihatlar.
içtihat:
din âlimlerinin fleri