Dördüncü Fkra:
Hakikat ilmini, hakikî hikmeti is-
tersen, Cenab- Hakkn marifetini kazan. Çünkü, bütün
hakaik- mevcudat, ism-i Hakkn fluaat ve esmasnn te-
zahürat ve sfâtnn tecelliyatdrlar. Maddî ve manevî,
cevherî, arazî her bir fleyin, her bir insann hakikati, bi-
rer ismin nuruna dayanr ve hakikatine istinat eder. Yok-
sa, hakikatsiz, ehemmiyetsiz bir surettir. Yirminci Sözün
ahirinde, flu srra dair bir nebze bahsi geçmifltir.
Ey nefis! E¤er flu dünya hayatna müfltaksan, mevtten
kaçarsan, katiyen bil ki, hayat zannetti¤in hâlât, yalnz
bulundu¤un dakikadr. O dakikadan evvel bütün zamann
ve o zaman içindeki eflya-i dünyeviye, o dakikada mey-
yittir, ölmüfltür. O dakikadan sonra bütün zamann ve
onun mazrufu, o dakikada ademdir, hiçtir. Demek, gü-
vendi¤in hayat- maddiye yalnz bir dakikadr; hatta, bir
ksm ehl-i tetkik, Bir afliredir, belki bir an- seyyaledir
demifller. flte flu srdandr ki, baz ehl-i velâyet, dünyann
dünya cihetiyle ademine hükmetmifller.
Madem böyledir; hayat- maddiye-i nefsiyeyi brak,
kalp ve ruh ve srrn derece-i hayatlarna çk, bak: Ne ka-
dar genifl bir daire-i hayatlar var! Senin için meyyit olan
mazi, müstakbel, onlar için haydr, hayattar ve mevcut-
tur.
Ey nefsim! Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi a¤la
ve ba¤r ve de ki:
Fânîyim, fânî olan istemem; âcizim, âciz olan iste-
mem.
âciz:
güçsüz.
adem:
yokluk, hiçlik.
ahir:
son.
an- seyyale:
bir anda akp giden
zaman dilimi.
arazî:
sonradan ortaya çkan.
aflire:
onda bir.
bahis:
ismi geçen, bahsolunan.
Cenab- Hak:
fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cevherî:
kymeti kayna¤nda
olan; cevher gibi.
cihet:
yan, yön, taraf.
daire-i hayat:
hayat dairesi.
derece-i hayat:
hayat derecesi.
ehemmiyet:
pek önemli olma,
de¤erlilik.
ehl-i tetkik:
dikkatle arafltranlar,
titizlikle inceleyenler.
ehl-i velâyet:
velî olanlar; eren-
ler, Allahn dostlu¤unu kazanan-
lar.
esma:
isimler.
eflya-i dünyeviye:
dünyaya ait
olan her fley.
fânî:
ölümlü, muvakkat, geçici.
fkra:
bend, madde, paragraf.
hakaik-i mevcudat:
bütün yara-
tlmfllarn ortaya koydu¤u ger-
çek.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
öz.
hay:
hayattar, canl.
hayat- maddiye:
maddî ha-
yat.
hayat- maddiye-i nefsiye:
nefsin maddî istekleri ile ya-
flamak istedi¤i hayat.
hayattar:
canl, yaflayan.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal
ve tam yerli yerinde olmas.
hükmetmek:
karar vermek.
ism-i Hak:
varl¤ hak olan ve
her hakkn sahibi olan Al-
lahn bir ismi.
istinat:
dayanma.
katiyen:
kesin olarak, kesin-
likle.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
marifet:
bilme, tanma.
mazi:
geçmifl zaman.
mazruf:
zarflanan, sarlp mu-
hafaza edilen.
mevcut:
var olma.
mevt:
ölüm.
meyyit:
ölmüfl, ölü.
müstakbel:
gelecek zaman,
istikbal.
müfltak:
ifltiyakl, arzulu, âflk.
nebze:
bir parça, az miktar.
nefis:
insan kötülü¤e sevk
eden güç; insann kendisi, öz
varlk.
nur:
parlaklk, ziya, flk.
sfât:
nitelik, vasf.
sr:
lâhî hikmet, kalbe konu-
lan lâtife.
suret:
biçim, görünüfl.
fluaat:
flualar, nurlar, parltlar.
tecelliyat:
tecelliler, görün-
meler, yansmalar.
tezahürat:
görünüfller, belir-
meler, ortaya çkmalar.
770 | SÖZLER
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ