ahiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandrmak vesaili-
ni elde etmek idi.
flte, o zamanda zihinler, kalpler, ruhlar, bütün kuvvet-
leriyle Yerler ve Gökler Rabbinin marziyatn anlamaya
müteveccih oldu¤undan, içtimaiyat- befleriyenin sohbet-
leri, muhavereleri, vukuatlar, ahvalleri ona bakyordu.
Ona göre cereyan etti¤inden, her kimin güzelce bir isti-
dad bulunsa, onun kalbi ve ftrat, fluursuz olarak her
fleyden bir ders-i marifet alr. O zamanda cereyan eden
ahval ve vukuat ve muhaverattan taallüm ediyordu. Gü-
ya her bir fley ona bir muallim hükmüne geçip, onun ft-
rat ve istidadna, içtihada bir istidad- ihzarî telkin ediyor-
du. Hatta o derece flu ftrî ders tenvir ediyordu ki, yakn
idi ki, kisbsiz içtihada kabiliyeti ola; ateflsiz nurlana
fl-
te, flu tarzda ftrî bir ders alan bir müstait, içtihada çalfl-
maya bafllad¤ vakit, kibrit hükmüne geçen istidad,
nu-
run âlâ nur
srrna mazhar olur; çabuk ve az zamanda
müçtehit olurdu.
Amma flu zamanda, medeniyet-i Avrupann tahakkü-
müyle, felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla, flerait-i hayat-
dünyeviyenin a¤rlaflmasyla, efkâr ve kulûp da¤lmfl,
himmet ve inayet inksam etmifltir; zihinler maneviyata
karfl yabanîleflmifltir. flte bunun içindir ki, flu zamanda
birisi, dört yaflnda Kurân hfzedip âlimlerle mübahase
eden Süfyan ibni Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsnda
bulunsa, Süfyann içtihad kazand¤ zamana nispeten
on defa daha fazla zamana muhtaçtr. Süfyan on senede
içtihad tahsil etmifl ise, flu adam yüz seneye muhtaçtr ki
ahiret:
öbür dünya.
ahval:
durumlar, olufllar.
âlem:
dünya, cihan.
âlim:
bilgili, bilgin.
cereyan:
bir tarafa do¤ru akfl,
aknt, akm.
ders-i marifet:
bilgilenme dersi.
efkâr:
fikirler, görüfller.
felsefe-i tabiiye:
her fleyi tabiata
dayandran felsefe.
ftrat:
yaratlfl.
ftrî:
do¤ufltan, tabiî.
hayat- dünyeviye:
dünya haya-
t.
himmet:
yardm, emek, gayret.
hfz:
ezberleme.
içtihat:
din âlimlerinin fleri esas-
lar dahilinde Kurân ve sünnete
uygun flekilde, bir konuda fikir or-
taya koymalar, hüküm vermele-
ri.
içtimaiyat- befleriye:
insanlarn
sosyal yönleri.
inayet:
yardm.
inksam:
bölünme.
istidad- ihzariye:
hazrlayc ka-
biliyet.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kabiliyet:
yetenek.
kisb:
kiflinin kendi gayret ve fiili-
yatyla elde etti¤i, kazand¤.
maneviyat:
mana âlemi.
marziyat:
Allahn rzasna dair
olanlar.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
medeniyet-i Avrupa:
Avrupann
sefih medeniyeti.
muallim:
ö¤reten, ö¤retmen.
muhaverat:
karfllkl konuflma-
lar.
muhavere:
konuflma.
muhtaç olmak:
ihtiyac olmak.
mübahase:
karfllkl konuflma, fi-
kir belirtme, sohbet.
müçtehit:
ayet ve hadislerden
flerî hükümler çkarabilen, gerek-
li bütün ehil olma flartlarna sahip
olan, genifl ve derin bilgili din
âlimi; içtihat eden.
müstait:
kabiliyetli ve akll.
müteveccih:
yönelen.
nispeten:
oranla
.
nurun âlâ nur:
nur üstüne
nur.
saadet-i ebediye:
sonu ol-
mayan mutluluk.
Süfyan ibni Uyeyne:
bkz. fla-
hs bilgileri.
flerait:
flartlar.
fluur:
his, bilinç.
taallüm:
ö¤renilme, elde edil-
me.
tahakküm:
zorbalk etme.
tahsil:
ö¤renme, e¤itim.
tasallut:
musallat olma.
telkin:
zihinde yer ettirme.
tenvir:
nurlandrma.
vesail:
sebepler.
vukuat:
hâdiseler.
yabanî:
yabanc.
zihin:
bilinç, akl, kafa yaps.
780 | SÖZLER
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ