Sözler - page 783

ise haram› helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa, suiihtiya-
r›yla, gayrimeflru sebeplerle zaruret olmufl ise, haram›
helâl edemez, ruhsatl› ahkâmlara medar olamaz, özür
teflkil edemez. Meselâ, bir adam suiihtiyar›yla, haram bir
tarzda kendini sarhofl etse, tasarrufat› ulema-i fleriatça
aleyhinde caridir, mazur say›lmaz. Tatlik etse, talâk› vaki
olur. Bir cinayet etse, ceza görür. Fakat, suiihtiyar›yla ol-
mazsa, talâk vaki olmaz, ceza da görmez. Hem meselâ,
bir içki müptelâs›, zaruret derecesinde müptelâ olsa da
diyemez ki, “Zarurettir, bana helâldir.”
‹flte, flu zamanda zaruret derecesine geçen ve insanla-
r› müptelâ eden bir beliyye-i amme suretine giren çok
umurlar vard›r ki, suiihtiyardan, gayrimeflru meyillerden
ve haram muamelelerden tevellüt ettiklerinden, ruhsatl›
ahkâmlara medar olup, haram› helâl etmeye medar ola-
mazlar. Hâlbuki, flu zaman›n ehl-i içtihad›, o zarurat›
ahkâm-› fler’iyeye medar yapt›klar›ndan, içtihatlar›
arziyedir, hevesîdir, felsefîdir; semavî olamaz, fler’î de¤il.
Hâlbuki, semavat ve arz›n Hâl›k’›n›n ahkâm-› ‹lâhi-
yesinde tasarruf ve ibad›n›n ibadat›na müdahale, o Hâ-
l›k’›n izn-i manevîsi olmazsa, o tasarruf, o müdahale
merduttur.
Meselâ, baz› gafiller, hutbe gibi baz› fleair-i ‹slâmiyeyi
Arabîden ç›kar›p her milletin lisan›yla söylemeyi iki se-
bep için istihsan ediyorlar.
Birincisi
: “Tâ siyaset-i hâz›ra avam-› Müslimîne de o
suretle tefhim edilsin.” Hâlbuki, siyaset-i hâz›ra, o kadar
SÖZLER | 783
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
hevesî:
arzu ve isteklerle ilgili.
hile:
aldatmaca.
hutbe:
Cuma veya bayram na-
mazlar›nda hatip taraf›ndan min-
bere ç›k›larak yap›lan ‹lâhî emir-
leri hat›rlatan konuflma ve dualar.
ibad:
kullar.
ibadat:
ibadetler.
içtihat:
din âlimlerinin fler’i esas-
lar dahilinde Kur’ân ve sünnete
uygun flekilde, bir konuda fikir or-
taya koymalar›, hüküm vermele-
ri.
istihsan:
güzel bulma.
izn-i manevî:
manevî izin.
mazur:
özürlü olma, mazeretli
medar:
dayanak noktas›.
merdut:
reddolunmufl, kovul-
mufl.
meyil:
istek, arzu, e¤ilim.
muamele:
davran›fl, iflleyifl.
müdahale:
kar›flma, el atma.
müptelâ:
tutkun, ba¤›ml›.
ruhsat:
izin, müsaade.
semavat:
gökler.
semavî:
‹lâhî.
siyaset-i hâz›ra:
flimdiki siyaset.
suiihtiyar:
kötü seçim.
suret:
flekil.
fleair-i ‹slâmiye:
‹slâma ait iflaret-
ler.
fler’î:
fleriatla ilgili.
fleytanat:
fleytanl›klar.
talâk:
boflama; boflanma.
tasarruf:
kullanma, kullanma
hakk›.
tasarrufat:
kullan›mlar, faaliyet-
ler.
tatlik:
boflama.
tefhim:
anlatma.
teflkil etmek:
flekil vermek, mey-
dana getirmek.
tevellüt:
do¤ma, do¤um.
ulema-i fleriat:
din âlimleri.
umur:
ifl, mesele.
vaki:
olmufl.
zarurat:
zorunluluklar, mecburi-
yetler.
zaruret:
mecburiyet, zorunluluk.
ahkâm:
hükümler, buyruklar.
ahkâm-› ‹lâhiye:
‹lâhî hü-
kümler
ahkâm-› fler’iye:
fleriat›n esas
ve kanunlar›.
Arabî:
Arapçaya ait.
arziye:
dünyevî, ‹lâhî olma-
yan.
avam-› Müslimîn:
Müslü-
manlardan normal halk taba-
kas›.
beliyye-i amme:
genel felâ-
ketler ve belâlar.
cari:
geçerli.
ehl-i içtihat:
müçtehitler.
felsefî:
felsefe ile ilgili.
gafil:
gaflette bulunan.
gayr-› meflru:
dine ayk›r›, ka-
nunsuz.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
haram:
dinen yasak say›lan
fleyler.
helâl:
dinen yap›lmas› izinli
olan fley; yasak olmayan.
1...,773,774,775,776,777,778,779,780,781,782 784,785,786,787,788,789,790,791,792,793,...1482
Powered by FlippingBook