Yirmi Yedinci Sözün Zeyli
Sahabeler Hakk›ndad›r.
Mevlâna Cami’nin dedi¤i gibi derim:
?r¡nc pÜÉnër°U n
G
p
?°n
S r¿ƒo¸ rón°TÉnH ¬n¸ +pˆG n
?ƒo°Sn
Q Énj
?ƒo
J pÜÉnër°U n
G
pA?ôreR rQnO r
?n
ƒn°T r
â s
æn
L p?pNGnO
âr°SGnhnQ ?c r
º s
æn¡n
L rQnO øe â s
ænL rQnO rOnhn
Q h o
G
1
?ƒo
J pÜÉnër°U n
G
p
?°n
S røn
e ?r¡nc pÜÉn
ër°Un
G
p
?°nS h o
G
2
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h @ o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
W
3
r
ºo
¡n
ær
«n
H o
ABÉ n
ªn
Mo
Q p
QÉs
Ø`o
µ
r
dG n
¤n
Y o
A B G s
óp
°Tn
G = o
¬n
©n
e n
øj/
ò s
dGn
h $G o
?ƒo
°Sn
Q l
ós
ªn
fio
ilâahirilayet.
Sua l e d i yo r s unuz
: “Baz› rivayetlerde vard›r ki;
‘Bid’alar›n revac› hengâm›nda ehl-i iman ve takvadan bir
k›s›m süleha, Sahabe derecesinde veya daha ziyade ef-
dal olabilir’ diye rivayetler vard›r. Bu rivayetler sahih mi-
dir? Sahih ise, hakikatleri nedir?”
Ashab-› Kehf:
Kur’ân-› Kerîm’de
anlat›lan, devirlerindeki zulüm-
den kaç›p, bir ma¤arada Allah’a
s›¤›nan ve 300 küsur sene uyu-
duktan sonra uyanarak bir müd-
det daha yaflad›ktan sonra ölen
yedi kifli.
Ashap:
Hz. Peygamberi görmüfl
ve onunla konuflmufl olan Müslü-
man kimseler.
bid’a:
dinde olmay›p dindenmifl
gibi gösterilen baz› hükümler;
sonradan ç›kar›lanlar.
efdal:
en faziletli, en üstün.
ehl-i iman:
iman sahipleri.
hakikat:
gerçek.
hengâm:
zaman, devir.
ilâ ahirilayet:
ayetin sonuna ka-
dar.
ilâ:
son, nihayet, dek, de¤in, ...ye,
...ye kadar.
kâfir:
Allah’› ve ‹slâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek.
Mevlâna Cami:
bkz. fiah›s Bilgile-
ri.
Rahîm:
merhamet eden, ac›yan;
ac›y›p esirgeyen Allah.
Rahman:
hiç bir ay›r›m yapma-
dan rahmeti herkese yay›lan ve
bütün yarat›lm›fllar›n r›z›klar›n› ve
geçim flekillerini içine alan rah-
met sahibi Allah.
resul:
elçi.
reva:
yak›fl›r.
revaç:
öne geçme, ye¤leme.
rivayet:
bir haber, söz veya olay›
nakletme.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü’min kim-
se..
sahih:
gerçek.
sual:
soru.
süleha:
günah ifllemeyen kifliler,
salihler.
takva:
Allah’›n yasaklar›ndan ka-
ç›nmada azamî titizlik gösterme.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma.
zeyil: ek.
ziyade:
çok.
1.
Yâ Resulullah! Ne olayd›, Ashab-› Kehf'in köpe¤i gibi, senin Ashab›n›n aras›nda Cennete
girseydim. Onun Cennete, benim Cehenneme gitmem nas›l reva olur? O, Ashab-› Kehf’in
köpe¤i; ben ise senin Ashab›n›n köpe¤i.
2.
Allah'›n ad›yla. O, her türlü noksan s›fattan uzakt›r. • Hiçbir fiey yoktur ki Onu övüp Onu
tesbih etmesin. (‹sra Suresi: 44.)
3.
Rahman ve Rahîm olan Allah'›n ad›yla. • Muhammed Allah'›n resulüdür. Onunla beraber
olanlar da kâfirlere karfl› fliddetli, kendi aralar›nda ise pek merhametlidirler. (Fetih Suresi: 29.)
792 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ