taaddüt etmifltir. E¤er beflerin ekseriyet-i mutlakas bir
mekteb-i âlînin talebesi gibi, bir tarz- hayat- içtimaiyeyi
giyse, bir seviyeye girse, o vakit mezhepler tevhit edile-
bilir. Fakat, bu hâl-i âlem, o hale müsaade etmedi¤i gibi,
mezahip de bir olmaz.
E¤e r de s en
: Hak bir olur. Nasl böyle dört ve on
iki mezhebin muhtelif ahkâmlar hak olabilir?
E l c ev ap
: Bir su, befl muhtelif mizaçl hastalara göre
nasl befl hüküm alr, flöyle ki: Birisine, hastal¤nn miza-
cna göre, su, ilâçtr; tbben vaciptir. Di¤er birisine, has-
tal¤ için zehir gibi muzrdr; tbben ona haramdr. Di¤er
birisine, az zarar verir; tbben ona mekruhtur. Di¤er biri-
sine, zararsz menfaat verir; tbben ona sünnettir. Di¤er
birisine, ne zarardr, ne menfaattir, afiyetle içsin; tbben
ona mübahtr. flte hak burada taaddüt etti. Befli de hak-
tr. Sen diyebilir misin ki, Su yalnz ilâçtr, yalnz vacip-
tir, baflka hükmü yoktur?
flte bunun gibi, ahkâm- lâhiye, mezheplere, hikmet-i
lâhiyenin sevkiyle ittiba edenlere göre de¤iflir; hem, hak
olarak de¤iflir ve her birisi de hak olur, maslahat olur.
Meselâ
, hikmet-i lâhiyenin tensibiyle mam- fiafiîye
ittiba eden, ekseriyet itibaryla Hanefîlere nispeten köy-
lülü¤e ve bedevîli¤e daha yakn olup, cemaati bir tek vü-
cut hükmüne getiren hayat- içtimaiye de naks oldu¤un-
dan, her biri bizzat dergâh- Kadiül-Hacatta kendi der-
dini söylemek ve hususî matlûbunu istemek için, imam
arkasnda Fatihay birer birer okuyorlar. Hem, ayn- hak
ahkâm:
hükümler, buyruklar.
ahkâm- lâhiye:
Allahn hüküm-
leri.
ayn- hak:
hakkn, gerçe¤in tâ
kendisi.
bedevî:
çölde yaflayan.
befler:
insanlk.
dergâh:
ibadet veya zikir maksa-
dyla bir araya gelinen yer.
dergâh- Kadiül-Hacat:
bütün
ihtiyaçlar karfllayan Allahn yü-
ce kat.
ekseriyet:
ço¤unluk.
ekseriyet-i mutlaka:
kesin ço-
¤unluk.
hak:
do¤ru.
hâl-i âlem:
âlemin durumu.
Hanefî:
mam- Azam Ebu Hani-
fenin mezhebinden olan.
hayat- içtimaiye:
toplum hayat.
hikmet-i lâhiye:
mahlûkatn ya-
ratlflnda Allahn gayeleri.
hususî:
özel.
imam- fiâfi:
bkz. fiahs Bilgileri.
ittiba:
tâbi olma.
maslahat:
fayda, yarar.
matlûp:
istenilen, fley.
mekruh:
istenmeyen, hofl karfl-
lanmayan.
mekteb-i âlî:
yüksek okul.
menfaat:
fayda, kâr, gelir.
mezahip:
mezhepler, tutulan
yollar.
mezhep:
dinde tutulan yol.
mizaç:
huy, tabiat, ftrat, bün-
ye.
muhtelif:
çeflitli, farkl.
muzr:
zararl.
mübah:
yaplmas, yaplma-
mas da bir olan.
müsaade:
izin.
naks:
noksan.
sevk:
taflma.
taaddüt:
ço¤alma, says art-
ma.
talebe:
ö¤renci.
tarz- hayat- içtimaiye:
top-
lumsal hayat biçimi.
tensip:
uygun bulma.
tevhit:
birlefltirme.
vacip:
zorunlu, gerekli.
vücut:
ceset.
788 | SÖZLER
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ