meyyal olan Sahabeler, elbette ihtiyarlaryla kizb ve fler-
re ellerini uzatp, Müseylime derekesine düflmemifller.
Sdk ve hayr ve hakkn dellâl ve numunesi olan Habi-
bullahn (a.s.m.) âlâyilliyyin-i kemalâtndaki makamna
bakarak, bütün kuvvet ve himmetleriyle, o tarafa kofl-
mak mukteza-i seciyeleridir.
Meselâ, nasl ki zaman oluyor, medeniyet-i befleriye
çarflsnda ve hayat- içtimaiye-i insaniye dükkânnda, ba-
z fleylerin verdi¤i müthifl neticeleri ve çirkin eserleri
zehr-i katil gibi, herkes onu satn almak de¤il, bütün kuv-
vetiyle ondan nefret edip kaçar ve baz fleylerin ve ma-
nevî metalarn verdikleri güzel neticeler ve kymettar
eserler, bir tiryak- nafi ve bir prlanta gibi, herkesin na-
zar- ra¤betini kendine celp eder; herkes elinden geldi¤i
kadar onlar satn almaya çalflr; öyle de, Asr- Saadette
hayat- içtimaiye-i insaniyenin çarflsnda, kizb ve fler ve
küfür gibi maddeler, flekavet-i ebediye gibi neticeleri ve
Müseylime-i Kezzab gibi süflî maskaralar tevlit etti¤in-
den, secaya-i âliye ve hubb-u maâlîye meftun olan Saha-
belerin, zehr-i katilden kaçar gibi ondan kaçmalar ve
nefret etmeleri bedihîdir. Ve saadet-i ebediye gibi netice
veren ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm gibi nu-
ranî meyveler gösteren, sdk ve hakka ve imana en nafi
bir tiryak, en kymettar bir elmas gibi, o ftratlar safiye
ve seciyeleri samiye olan Sahabeler, bütün kuvvetleriyle
ve hissiyat ve letaifleriyle, onlara müflteri ve müfltak ol-
mas zarurîdir.
SÖZLER | 795
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ
flerefli sevgiler.
ihtiyar:
seçme, tercih.
iman:
inanç, itikat, tasdik.
kymettar:
de¤erli; kymetli.
kizb:
yalan, uydurma.
küfür:
inkâr.
letaif:
duygular.
makam:
derece, seviye.
manevî:
maddî olmayan.
maskara:
gülünç.
medeniyet-i befleriye:
insanlarn
ilim ve teknikte ilerlemesi.
meftun:
düflkün, tutkun.
meta:
mal.
meyyal:
çok istekli, düflkün.
mukteza-i seciye:
karakter ve
yaratlfl gere¤i.
Müseylime-i Kezzab:
yalanc
peygamber Müseylime.
müfltak:
düflkün, çok istekli.
müflteri:
alc.
müthifl:
ürküten, korkutan.
nafi:
faydal.
nazar- ra¤bet:
dikkat ve bakflla-
rn bir tarafa yönelmesi.
nefret:
tiksinme, ikrah.
netice:
sonuç.
numune:
örnek.
nuranî:
nurlu.
prlanta:
kymetli elmas.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
safiye:
saf, katksz.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammedin mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine katlan mümin kim-
se.
samiye:
yüksek, yüce.
secaya-i âliye:
yüce ahlâkî de-
¤erler.
seciye:
huy, tabiat.
sdk:
do¤ruluk.
süflî:
afla¤da olan.
flekavet-i ebediye:
sonsuz sknt
ve iflkence.
fler:
kötülük.
tevlit:
do¤urma.
tiryak:
ilâç.
tiryak- nafi:
faydal ilâç.
zarurî:
zorunlu.
zehr-i katil:
öldürücü zehir.
âlâyilliyyin-i kemalât:
ol-
gunlu¤un en yüksek derece-
si.
asr- saadet:
Peygamberimiz
ve dört halifenin yaflad¤ de-
vire verilen ad.
bedihî:
besbelli, aflikâr.
celp:
çekme, çekifl.
dellâl:
ilân edici.
dereke:
afla¤ mertebe.
elmas:
çok kymetli bir mü-
cevher.
eser:
ortaya konan mahsul,
yaplan ifl.
ftrat:
yaratlfl.
Habibullah:
Allahn sevgilisi,
Hz. Muhammed.
hak:
do¤ru; do¤ruluk.
hayat- içtimaiye-i insaniye:
insanl¤n toplum hayat.
hayr:
iyilik.
himmet:
gayret gösterme.
hissiyat:
duygular.
hubb-u maâliye:
yüksek ve