Sözler - page 795

meyyal olan Sahabeler, elbette ihtiyarlar›yla kizb ve fler-
re ellerini uzat›p, Müseylime derekesine düflmemifller.
S›dk ve hay›r ve hakk›n dellâl› ve numunesi olan Habi-
bullah›n (a.s.m.) âlây›illiyyin-i kemalât›ndaki makam›na
bakarak, bütün kuvvet ve himmetleriyle, o tarafa kofl-
mak mukteza-i seciyeleridir.
Meselâ, nas›l ki zaman oluyor, medeniyet-i befleriye
çarfl›s›nda ve hayat-› içtimaiye-i insaniye dükkân›nda, ba-
z› fleylerin verdi¤i müthifl neticeleri ve çirkin eserleri
zehr-i katil gibi, herkes onu sat›n almak de¤il, bütün kuv-
vetiyle ondan nefret edip kaçar ve baz› fleylerin ve ma-
nevî metalar›n verdikleri güzel neticeler ve k›ymettar
eserler, bir tiryak-› nafi ve bir p›rlanta gibi, herkesin na-
zar-› ra¤betini kendine celp eder; herkes elinden geldi¤i
kadar onlar› sat›n almaya çal›fl›r; öyle de, Asr-› Saadette
hayat-› içtimaiye-i insaniyenin çarfl›s›nda, kizb ve fler ve
küfür gibi maddeler, flekavet-i ebediye gibi neticeleri ve
Müseylime-i Kezzab gibi süflî maskaralar› tevlit etti¤in-
den, secaya-i âliye ve hubb-u maâlîye meftun olan Saha-
belerin, zehr-i katilden kaçar gibi ondan kaçmalar› ve
nefret etmeleri bedihîdir. Ve saadet-i ebediye gibi netice
veren ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm gibi nu-
ranî meyveler gösteren, s›dk ve hakka ve imana en nafi
bir tiryak, en k›ymettar bir elmas gibi, o f›tratlar› safiye
ve seciyeleri samiye olan Sahabeler, bütün kuvvetleriyle
ve hissiyat ve letaifleriyle, onlara müflteri ve müfltak ol-
mas› zarurîdir.
SÖZLER | 795
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
flerefli sevgiler.
ihtiyar:
seçme, tercih.
iman:
inanç, itikat, tasdik.
k›ymettar:
de¤erli; k›ymetli.
kizb:
yalan, uydurma.
küfür:
inkâr.
letaif:
duygular.
makam:
derece, seviye.
manevî:
maddî olmayan.
maskara:
gülünç.
medeniyet-i befleriye:
insanlar›n
ilim ve teknikte ilerlemesi.
meftun:
düflkün, tutkun.
meta:
mal.
meyyal:
çok istekli, düflkün.
mukteza-i seciye:
karakter ve
yarat›l›fl gere¤i.
Müseylime-i Kezzab:
yalanc›
peygamber Müseylime.
müfltak:
düflkün, çok istekli.
müflteri:
al›c›.
müthifl:
ürküten, korkutan.
nafi:
faydal›.
nazar-› ra¤bet:
dikkat ve bak›flla-
r›n bir tarafa yönelmesi.
nefret:
tiksinme, ikrah.
netice:
sonuç.
numune:
örnek.
nuranî:
nurlu.
p›rlanta:
k›ymetli elmas.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
safiye:
saf, kat›ks›z.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü’min kim-
se.
samiye:
yüksek, yüce.
secaya-i âliye:
yüce ahlâkî de-
¤erler.
seciye:
huy, tabiat.
s›dk:
do¤ruluk.
süflî:
afla¤›da olan.
flekavet-i ebediye:
sonsuz s›k›nt›
ve iflkence.
fler:
kötülük.
tevlit:
do¤urma.
tiryak:
ilâç.
tiryak-› nafi:
faydal› ilâç.
zarurî:
zorunlu.
zehr-i katil:
öldürücü zehir.
âlây›illiyyin-i kemalât:
ol-
gunlu¤un en yüksek derece-
si.
asr-› saadet:
Peygamberimiz
ve dört halifenin yaflad›¤› de-
vire verilen ad.
bedihî:
besbelli, aflikâr.
celp:
çekme, çekifl.
dellâl:
ilân edici.
dereke:
afla¤› mertebe.
elmas:
çok k›ymetli bir mü-
cevher.
eser:
ortaya konan mahsul,
yap›lan ifl.
f›trat:
yarat›l›fl.
Habibullah:
Allah’›n sevgilisi,
Hz. Muhammed.
hak:
do¤ru; do¤ruluk.
hayat-› içtimaiye-i insaniye:
insanl›¤›n toplum hayat›.
hay›r:
iyilik.
himmet:
gayret gösterme.
hissiyat:
duygular.
hubb-u maâliye:
yüksek ve
1...,785,786,787,788,789,790,791,792,793,794 796,797,798,799,800,801,802,803,804,805,...1482
Powered by FlippingBook