yine saff- evvel olan Sahabelerin makamna yetiflmez.
fiu Üçüncü Sebebin müteaddit vücuhundan Üç Veçhini
beyan ederiz.
Birinci Vecih
: çtihatta, yani istinbat- ahkâmda, ya-
ni Cenab- Hakkn marziyatn kelâmndan anlamakta
Sahabelere yetiflilmez. Çünkü, o zamandaki o büyük in-
klâb- lâhî, marziyat- Rabbaniyeyi ve ahkâm- lâhiyeyi
anlamak üzere dönerdi; bütün ezhan istinbat- ahkâma
müteveccih idi, bütün kalpler Rabbimizin bizden istedi-
¤i nedir? diye merak ederdi. Ahval-i zaman, bu hâli ifl-
mam ve ihsas edecek bir tarzda cereyan ediyordu; mu-
haverat bu manalar tazammun ederek vuku buluyordu.
flte, bunun için her fley ve her hâl ve muhavereler ve
sohbetler ve hikâyeler, bütün o manalar bir derece ders
verecek bir tarzda cereyan etti¤inden, Sahabenin istida-
dn tekmil ve fikirlerini tenvir etti¤inden, içtihat ve istin-
batta istidad kibrit derecesinde nurlanmaya hazr oldu-
¤undan, bir günde veya bir ayda kazand¤ mertebe-i is-
tinbat ve içtihad o Sahabenin derece-i zekâvetinde ve is-
tidadnda olan bir adam, flu zamanda on senede, belki
yüz senede kazanmayacaktr. Çünkü, flimdi saadet-i ebe-
diyeye bedel, saadet-i dünyeviye medar- nazardr. Befle-
rin nazar- dikkati, baflka maksatlara müteveccihtir. Te-
vekkülsüzlük içinde derd-i maiflet, ruha sersemlik ve fel-
sefe-i tabiiye ve maddiye akla körlük verdi¤inden, befle-
rin muhit-i içtimaîsi o flahsn zihnine ve istidadna içtihat
hususunda kuvvet vermedi¤i gibi, teflettüt veriyor, da¤t-
yor. Yirmi Yedinci Sözün içtihat bahsinde, Süfyan ibni
ahkâm- lâhiye:
lâhî hükümler.
ahval-i zaman:
zamann flartlar.
bahis:
konu:
bedel:
karfllk, karfl.
befler:
insanlk, âdemo¤lu.
beyan etmek:
açklamak.
cereyan:
geçifl, gidifl.
derd-i maiflet:
geçim sknts.
derece-i zekâvet:
zekâ derecesi.
ezhan:
zihinler.
felsefe-i tabiiye:
her fleyi tabiata
dayandran felsefe.
hâl:
durum.
içtihat:
din âlimlerinin flerî esas-
lar dahilinde Kurân ve sünnete
uygun flekilde bir konuda fikir or-
taya koymalar, hüküm vermele-
ri.
ihsas:
hissettirme.
inklâb- lâhî:
lâhî ve manevî in-
klâp.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istinbat:
mana çkarma.
istinbat- ahkâm:
hüküm çkar-
ma.
iflmam:
hissettirme.
kelâm:
söz.
makam:
derece.
maksat:
varlmak istenen nokta.
marziyat:
Allahn rzasna maz-
har olacak hâl ve hareketler.
marziyat- Rabbaniye:
Rabbimi-
zin istekleri.
medar- nazar:
göz önünde bu-
lundurulmas gereken.
mertebe-i istinbat:
gizli bir mana
çkarma mertebesi.
muhaverat:
karfllkl konuflma-
lar.
muhavere:
görüflerek konuflma.
muhit-i içtimaî:
sosyal çevre.
müteaddit:
bir çok.
müteveccih:
yönelen.
nazar- dikkat:
dikkatli bakfl.
nur:
aydnlk.
saadet-i dünyeviye:
dünya ha-
yatndaki mutluluk, dünya saade-
ti.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
saff- evvel:
birinci saf.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammedin mübarek yü-
zünü görmekle flereflenen ve
onun sohbetlerine katlan
mümin kimse.
sersem:
baflbofl.
sohbet:
karfllkl hoflça ko-
nuflma.
Süfyan ibni Uyeyne:
bkz. fia-
hs Bilgileri.
tarz:
flekil, biçim.
tazammun:
içine alma, içinde
bulundurma.
tekmil:
tamamlama.
tenvir:
nurlandrma.
teflettüt:
karflklk.
tevekkül:
Allaha dayanma
ve güvenme.
vecih:
yön.
vuku bulmak:
olmak, mey-
dana gelmek.
vücuh:
yönler.
798 | SÖZLER
Y
RM
Y
EDNC
S
ÖZ