Sözler - page 798

yine saff-› evvel olan Sahabelerin makam›na yetiflmez.
fiu Üçüncü Sebebin müteaddit vücuhundan Üç Veçhini
beyan ederiz.
•
Birinci Vecih
: ‹çtihatta, yani istinbat-› ahkâmda, ya-
ni Cenab-› Hakk›n marziyat›n› kelâm›ndan anlamakta
Sahabelere yetiflilmez. Çünkü, o zamandaki o büyük in-
k›lâb-› ‹lâhî, marziyat-› Rabbaniyeyi ve ahkâm-› ‹lâhiyeyi
anlamak üzere dönerdi; bütün ezhan istinbat-› ahkâma
müteveccih idi, bütün kalpler “Rabbimizin bizden istedi-
¤i nedir?” diye merak ederdi. Ahval-i zaman, bu hâli ifl-
mam ve ihsas edecek bir tarzda cereyan ediyordu; mu-
haverat bu manalar› tazammun ederek vuku buluyordu.
‹flte, bunun için her fley ve her hâl ve muhavereler ve
sohbetler ve hikâyeler, bütün o manalar› bir derece ders
verecek bir tarzda cereyan etti¤inden, Sahabenin istida-
d›n› tekmil ve fikirlerini tenvir etti¤inden, içtihat ve istin-
batta istidad› kibrit derecesinde nurlanmaya haz›r oldu-
¤undan, bir günde veya bir ayda kazand›¤› mertebe-i is-
tinbat ve içtihad› o Sahabenin derece-i zekâvetinde ve is-
tidad›nda olan bir adam, flu zamanda on senede, belki
yüz senede kazanmayacakt›r. Çünkü, flimdi saadet-i ebe-
diyeye bedel, saadet-i dünyeviye medar-› nazard›r. Befle-
rin nazar-› dikkati, baflka maksatlara müteveccihtir. Te-
vekkülsüzlük içinde derd-i maiflet, ruha sersemlik ve fel-
sefe-i tabiiye ve maddiye akla körlük verdi¤inden, befle-
rin muhit-i içtimaîsi o flahs›n zihnine ve istidad›na içtihat
hususunda kuvvet vermedi¤i gibi, teflettüt veriyor, da¤›t›-
yor. Yirmi Yedinci Sözün içtihat bahsinde, Süfyan ibni
ahkâm-› ‹lâhiye:
‹lâhî hükümler.
ahval-i zaman:
zaman›n flartlar›.
bahis:
konu:
bedel:
karfl›l›k, karfl›.
befler:
insanl›k, âdemo¤lu.
beyan etmek:
aç›klamak.
cereyan:
geçifl, gidifl.
derd-i maiflet:
geçim s›k›nt›s›.
derece-i zekâvet:
zekâ derecesi.
ezhan:
zihinler.
felsefe-i tabiiye:
her fleyi tabiata
dayand›ran felsefe.
hâl:
durum.
içtihat:
din âlimlerinin fler’î esas-
lar dahilinde Kur’ân ve sünnete
uygun flekilde bir konuda fikir or-
taya koymalar›, hüküm vermele-
ri.
ihsas:
hissettirme.
ink›lâb-› ‹lâhî:
‹lâhî ve manevî in-
k›lâp.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istinbat:
mana ç›karma.
istinbat-› ahkâm:
hüküm ç›kar-
ma.
iflmam:
hissettirme.
kelâm:
söz.
makam:
derece.
maksat:
var›lmak istenen nokta.
marziyat:
Allah’›n r›zas›na maz-
har olacak hâl ve hareketler.
marziyat-› Rabbaniye:
Rabbimi-
zin istekleri.
medar-› nazar:
göz önünde bu-
lundurulmas› gereken.
mertebe-i istinbat:
gizli bir mana
ç›karma mertebesi.
muhaverat:
karfl›l›kl› konuflma-
lar.
muhavere:
görüflerek konuflma.
muhit-i içtimaî:
sosyal çevre.
müteaddit:
bir çok.
müteveccih:
yönelen.
nazar-› dikkat:
dikkatli bak›fl.
nur:
ayd›nl›k.
saadet-i dünyeviye:
dünya ha-
yat›ndaki mutluluk, dünya saade-
ti.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
saff-› evvel:
birinci saf.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in mübarek yü-
zünü görmekle flereflenen ve
onun sohbetlerine kat›lan
mü’min kimse.
sersem:
bafl›bofl.
sohbet:
karfl›l›kl› hoflça ko-
nuflma.
Süfyan ibni Uyeyne:
bkz. fia-
h›s Bilgileri.
tarz:
flekil, biçim.
tazammun:
içine alma, içinde
bulundurma.
tekmil:
tamamlama.
tenvir:
nurland›rma.
teflettüt:
kar›fl›kl›k.
tevekkül:
Allah’a dayanma
ve güvenme.
vecih:
yön.
vuku bulmak:
olmak, mey-
dana gelmek.
vücuh:
yönler.
798 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
1...,788,789,790,791,792,793,794,795,796,797 799,800,801,802,803,804,805,806,807,808,...1482
Powered by FlippingBook