Sözler - page 777

Yaln›z, flurada bir iki noktaya k›sa bir iflaret edece¤iz.
fiöyle ki:
Evet, flu tarik daha k›sad›r. Çünkü, dört hatvedir. Acz,
elini nefisten çekse, do¤rudan do¤ruya Kadîr-i Zülcelâl’e
verir. Hâlbuki en keskin tarik olan aflk, nefisten elini çe-
ker, fakat mâfluk-u mecazîye yap›fl›r. Onun zevalini bul-
duktan sonra Mahbub-u Hakikî’ye gider.
Hem, flu tarik daha eslemdir. Çünkü, nefsin flatahat ve
bâlâpervazâne davalar› bulunmaz. Çünkü, acz ve fakr ve
kusurdan baflka nefsinde bulmuyor ki, haddinden fazla
geçsin.
Hem, bu tarik daha umumî ve cadde-i kübrad›r. Çün-
kü, kâinat›, ehl-i vahdetülvücut gibi, huzur-u daimî ka-
zanmak için idama mahkûm zannedip,
1
n
ƒo
g s
’p
G n
Oƒo
Lr
ƒn
e n
hükmetmeye veyahut ehl-i vahdetüflfluhut gibi, huzur-u
daimî için kâinat› nisyan-› mutlak hapsinde hapse mah-
kûm tahayyül edip,
2
n
ƒo
g s
’p
G n
Oƒo
¡r
°ûn
e n
demeye mecbur ol-
muyor. Belki idamdan ve hapisten gayet zahir olarak,
Kur’ân affetti¤inden, o da sarf-› nazar edip ve mevcuda-
t› kendileri hesab›na hizmetten azlederek, Fât›r-› Zülcelâl
hesab›na istihdam edip, Esma-i Hüsnâ’s›n›n mazhariyet
ve âyinedarl›k vazifesinde istimal ederek, mana-i harfî
nazar›yla onlara bak›p, mutlak gafletten kurtulup huzur-u
daimîye girmektir; her fleyde Cenab-› Hakka bir yol bul-
makt›r. Elhâs›l, mevcudat› mevcudat hesab›na hizmetten
azlederek, mana-i ismiyle bakmamakt›r.
* * *
SÖZLER | 777
Y
‹RM‹
A
LTINCI
S
ÖZ
nuç olarak.
eslem:
en selâmetli, en emin.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
fakr:
fakirlik, muhtaçl›k.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve benzeri olmayan fleyle-
ri yaratan Allah.
gaflet:
Allah’tan uzaklafl›p nefsi-
nin arzular›na dalma.
had:
yetki, s›n›r.
hatve:
ad›m, k›s›m, bölüm.
huzur-u daimî:
kendisini her an
Allah’›n huzurunda hissetmek,
her zaman Allah’›n kendisini gör-
dü¤ünü bilme ve yaflama hâli.
hüküm:
bir konu hakk›nda veri-
len karar.
idam:
yokluk, kaybolma.
istihdam:
bir hizmette kullanma,
hizmet ettirme.
istimal:
kullanma, çal›flt›rma.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, bütün âlemler, varl›klar.
Kur’ân:
Allah taraf›ndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
mifl, semavî kitaplar›n sonuncu-
su.
Mahbub-u Hakikî:
gerçek sevgili
olan Allah.
mahkûm:
hüküm alt›nda b›rak›-
lan.
mana-i harf(î):
bir fleyin kendisini
de¤il de, sanatkâr›n›, ustas›n›, sa-
hibini bilip tan›tt›ran mana.
mana-i ism(î):
bir fleyin bizzat
kendisine bakan ve kendisini ta-
n›tan manas›.
mâfluk-u mecazî:
mecazî olarak
ilgi duyulan, sevilen; mecazî sev-
gili
.
mazhariyet:
görünme ve tezahür
yeri olma.
mevcudat:
var olan her fley, ya-
rat›lm›fl fleylerin tamam›.
mutlak:
salt, tam, kesin.
nazar:
düflünme, fikir, niyet.
nefis:
insan› kötülü¤e sevk eden
güç; insan›n kendisi, öz varl›k.
nisyan-› mutlak:
tam unutulma,
yoklu¤a, hiçli¤e mahkûm olma.
sarf-› nazar:
dikkate almama.
flatahat:
dengesiz, ölçüsüz sözler.
tahayyül:
zihinde canland›rma,
tasavvur etme.
tarik:
yol, meslek.
umumî:
herkesle alâkal›, herkese
ait.
zahir:
aç›k, belli.
zeval:
zail olma, yok olma.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
âyinedar:
bir fleyin özellikle-
rini, s›fatlar›n› gösteren, ayna
olan.
azletmek:
vazifesini yok say-
ma, görevden alma.
bâlâpervazâne:
kendini ol-
du¤undan yüksek makamda
gösterme.
cadde-i kübra:
en selâmetli
yol, Kur’ân yolu.
Cenab-› Hak:
fleref ve azamet
sahibi yüce Allah.
ehl-i vahdetülvücut:
varl›¤›n
tek oldu¤unu kabul eden ta-
savvufî görüflü benimseyen-
ler.
ehl-i vahdetüflfluhut:
görü-
nen, gözlenen âlemin (dünya-
n›n) birli¤ini benimseyenler.
elhâs›l:
netice itibar›yla, so-
1.
Ondan baflka mevcut yoktur.
2.
Ondan baflka flahit olunan yoktur.
1...,767,768,769,770,771,772,773,774,775,776 778,779,780,781,782,783,784,785,786,787,...1482
Powered by FlippingBook