Hatime
Eski Said’in serkefl, müftehir, ma¤rur, ucublu, riyakâr
nefsini susturan, teslime mecbur eden Befl F›krad›r.
Birinci F›kra:
Madem eflya var ve sanatl›d›r; elbet-
te bir ustalar› var. Yirmi ‹kinci Sözde gayet kat’î ispat
edildi¤i gibi, e¤er her fley birinin olmazsa, o vakit her bir
fley bütün eflya kadar müflkül ve a¤›r olur; e¤er her fley
birinin olsa, o zaman bütün eflya bir fley kadar asan ve
kolay olur. Madem zemin ve asuman› birisi yapm›fl, ya-
ratm›fl; elbette, o pek hikmetli ve çok sanatkâr Zat, ze-
min ve asuman›n meyveleri ve neticeleri ve gayeleri olan
zîhayatlar› baflkalara b›rak›p ifli bozmayacak, baflka elle-
re teslim edip bütün hikmetli ifllerini abes etmeyecek, hi-
çe indirmeyecek; flükür ve ibadetlerini baflkas›na verme-
yecektir.
‹kinci F›kra:
Sen, ey ma¤rur nefsim, üzüm a¤ac›na
benzersin! Fahirlenme; salk›mlar› o a¤aç kendi takma-
m›fl, baflkas› onlar› ona takm›fl.
Üçüncü F›kra:
Sen ey riyakâr nefsim! “Dine hizmet
ettim” diye gururlanma.
1
p
ôp
LÉn
Ø r
dG p
?o
Ls
ôdÉp
H n
øj
u
ódG Gn
ò'
g o
óu
jnD
ƒo
«` n
d %G s
¿
p
G
s›rr›nca, müzekkâ olmad›¤›n için, belki sen kendini o re-
cul-i facir bilmelisin. Hizmetini, ubudiyetini, geçen ni-
metlerin flükrü ve vazife-i f›trat ve fariza-i hilkat ve neti-
ce-i sanat bil, ucub ve riyadan kurtul.
SÖZLER | 769
Y
‹RM‹
A
LTINCI
S
ÖZ
hatime:
son söz, bir eserin sonuç
k›sm›.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal› ve tam
yerli yerinde olmas›.
hizmet:
görev, vazife.
ispat:
kan›tlama.
kat’î:
kesin, flüphesiz.
ma¤rur:
gururlu; kibirli.
müftehir:
övünen, gururlu.
müflkül:
güç, zor; güçlük.
müzekkâ:
tezkiye edilmifl, pak-
lanm›fl, aklanm›fl.
nefis:
insan›n kendisi, öz varl›k.
netice:
sonuç.
netice-i sanat:
sanat›n neticesi.
nimet:
Allah vergisi olan her hofla
giden fley; iyilik, ihsan.
recul-i facir:
haram ve günaha
dalm›fl kötü insan.
riya:
gösterifl.
riyakâr:
gösteriflçi; içi d›fl› baflka
olan.
sanatkâr:
sanat› yapan, sanatç›.
serkefl:
emir alt›na girmeyen, ba-
fl›na buyruk.
flükür:
görülen bir iyili¤e karfl›l›k
hoflnutluk, minnettarl›k ifade et-
me.
ubudiyet:
kulluk, itaat, ba¤l›l›k.
ucub:
kendini be¤enmifllik, kibir,
gurur.
vazife-i f›trat:
yarat›l›fl vazifesi.
Zat:
yaratan Allah.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›lar.
abes:
bofl, lüzumsuz ve gaye-
siz ifl.
asan:
kolay.
asuman:
gökyüzü, gök kub-
be.
facir:
günahkâr.
fahir:
övünme, gururlanma.
fariza-i hilkat:
yap›lmas›, ye-
rine getirilmesi yarat›l›fl gere-
¤i olan.
f›kra:
bend, madde, paragraf.
gaye:
maksat, hedef.
hadis-i flerif:
Peygamberimi-
zin sözü, emri ve hareketini
bildiren ifade.
1.
Allah bu dini facir bir adam›n eliyle de kuvvetlendirir. (
Buharî
, 8:88.)