Evet, flu kâinat kitabnn manzum mektubat ve mev-
zun ayat flahadet eder ki, her fley yazldr.
Amma, vücudundan evvel her fley mukadder ve yazl
oldu¤una delil, bütün mebadi ve çekirdekler ve mekadir
ve suretler birer flahittir. Zira, her bir tohum ve çekirdek-
ler, kâf nun tezgâhndan çkan birer lâtif sandukçadr
ki, kaderle tersim edilen bir fihristecik ona tevdi edilmifl-
tir ki; Kudret, o kaderin hendesesine göre zerrat istih-
dam edip, o tohumcuklar üstünde koca mucizat- kudre-
ti bina ediyor. Demek, bütün a¤acn baflna gelecek, bü-
tün vakat ile, çekirde¤inde yazl hükmündedir. Zira to-
humlar maddeten basittir, birbirinin ayndr, maddeten
bir fley yoktur.
Hem her fleyin miktar- muntazamas, kaderi vazhan
gösterir. Evet, hangi zîhayata baklsa, görünüyor ki, ga-
yet hikmetli ve sanatl bir kalptan çkmfl gibi bir miktar,
bir flekil var ki; o miktar, o sureti, o flekli almak, ya ha-
rika ve nihayet derecede e¤ri bü¤rü maddî bir kalp bu-
lunmal, veyahut kaderden gelen mevzun, ilmî bir kalb-
manevî ile kudret-i ezeliye o sureti, o flekli biçip giydiri-
yor. Meselâ, sen flu a¤aca, flu hayvana dikkat ile bak ki,
camit, sa¤r, kör, fluursuz, birbirinin misli olan zerreler,
onun neflvünemasnda hareket eder. Baz e¤ri bü¤rü hu-
dutlarda, meyve ve faydalarn yerini tanr, görür, bilir gi-
bi durur, tevakkuf eder. Sonra, baflka bir yerde, büyük bir
gayeyi takip eder gibi yolunu de¤ifltirir. Demek kaderden
gelen miktar- manevînin ve o miktarn emr-i manevîsiy-
le zerreler hareket ederler.
ayat:
iflaretler, deliller.
camit:
sert, kat madde; cansz.
delil:
iflaret, bürhan.
emr-i manevî:
manevî emir; lâhî
kanun.
fihristecik:
küçük özet.
gaye:
maksat, amaç.
hendese:
hesap; flekil bilgisi.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal ve tam
yerli yerinde olmas.
hudut:
uçlar, bucaklar.
hükmünde:
durumunda, yerinde.
istihdam:
bir hizmette kullanma.
kader:
Cenab- Hakkn her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas. Olmufl ve olacak her
fleyi bilmesi.
kâf nun:
Arapça kün=ol emrinin
Türkçe harflerle belirtilmesi.
kâf nun tezgâh:
Cenab- Hakkn
Ol! emriyle varlklar yaratmas.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam, bütün varlklar.
kalb- manevî:
Kudret-i Ezeliye
tarafndan yaratlan eflyann geli-
flerek ald¤ flekil, ölçü.
kudret:
Allahn bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti.
kudret-i ezeliye:
ezele ait kud-
ret, bafllangc olmayan sonsuz
lâhî kudret.
lâtif:
güzel, nazik, narin.
manzum:
tanzim edilmifl, düzen-
lenmifl.
mebadi:
tohum.
mekadir:
miktarlar, ölçüler.
mektubat:
mektuplar, yazlar.
mevzun:
ölçülü, vezinli.
miktar- manevî:
manevî ölçü,
miktar.
miktar- muntazama:
ölçülü
miktar.
misil:
benzer, efl.
mucizat- kudret:
kudret
mucizeleri.
mukadder:
Allah tarafndan
ezelde takdir olunmufl, kader.
neflvünema:
geliflme, yayl-
ma.
nihayet:
son derece.
sandukça:
küçük sandk.
suret:
biçim, görünüfl, flekil.
flahadet:
flahitlik, açk iflaret.
flahit:
tank.
fluur:
anlayfl, idrak.
tersim:
resimleme.
tevakkuf:
ilgili olma, ba¤l ol-
ma.
tevdi:
emanet olarak brak-
ma.
vakat:
olaylar.
vazhan:
açk olarak, açkça.
vücut:
var olma, varlk.
zerrat:
zerreler, parçacklar;
en küçük parça.
zîhayat:
hayat sahibi, canllar.
zira:
çünkü, onun için.
762 | SÖZLER
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ