Evet, kader, cüz-i ihtiyarî, iman ve slâmiyetin nihayet
meratibinde; kader, nefsi gururdan; ve cüz-i ihtiyarî,
adem-i mesuliyetten kurtarmak içindir ki, mesail-i ima-
niyeye girmifller. Yoksa, mütemerrit nüfus-u emmarenin
iflledikleri seyyiatnn mesuliyetinden kendilerini kurtar-
mak için kadere yapflmak ve onlara inam olunan me-
hasinle iftihar etmek, gururlanmak, cüz-i ihtiyarîye isti-
nat etmek, bütün bütün srr- kadere ve hikmet-i cüz-i ih-
tiyariyeye zt bir harekete sebebiyet veren ilmî meseleler
de¤ildir.
Evet, manen terakki etmeyen avam içinde, kaderin
cây- istimali var; fakat, o da maziyat ve mesaiptedir ki,
yesin ve hüznün ilâcdr. Yoksa, maasi ve istikbaliyatta
de¤ildir ki, sefahate ve atalete sebep olsun. Demek,
ka-
der meselesi teklif ve mesuliyetten kurtarmak için de¤il,
belki fahir ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana gir-
mifl. Cüz-i ihtiyarî, seyyiata merci olmak içindir ki akide-
ye dahil olmufl; yoksa mehasine mastar olarak teferun
etmek için de¤ildir.
Evet, Kurânn dedi¤i gibi, insan, seyyiatndan tama-
men mesuldür. Çünkü, seyyiat isteyen odur. Seyyiat,
tahribat nevinden oldu¤u için, insan bir seyyie ile çok
tahribat yapabilir. Müthifl bir cezaya kesb-i istihkak eder:
bir kibrit ile bir evi yakmak gibi. Fakat, hasenatta iftiha-
ra hakk yoktur; onda, onun hakk pek azdr. Çünkü, ha-
senat isteyen, iktiza eden rahmet-i lâhiye ve icat eden
kudret-i Rabbaniyedir. Sual ve cevap, dâî ve sebep, ikisi
adem-i mesuliyet:
sorumsuzluk,
mesuliyetsizlik.
akide:
inanç.
atalet:
tembellik.
avam:
yüksek tabakadan olma-
yan; halk tabakas.
cây- istimal:
kullanm alan.
cüz-i ihtiyarî:
arzu serbestli¤i; di-
ledi¤i gibi hareket edebilme kabi-
liyeti; irade.
dâî:
dua eden, duac.
fahir:
büyüklenme, gururlanma.
gurur:
kendini be¤enmifllik; kibir,
kendini yüksek ve de¤erli tutma
hissi.
hasenat:
güzellikler, iyilikler.
icat:
yoktan var etme.
iftihar:
övünme, gururlanma.
iktiza:
gerektirme.
ilmî:
ilme dair.
iman:
inanma, inanç, itikat.
inam:
ihsan etme, nimetlendir-
me.
istikbaliyat:
gelece¤e ait fleyler.
kader:
Cenab- Hakkn her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas; takdir, lâhî hüküm.
kesb-i istihkak:
hak etme.
kudret-i Rabbaniye:
her fleyi ter-
biye eden Allahn sonsuz kudret
ve kuvveti.
maasi:
günahlar, isyanlar.
manen:
iç varlk bakmndan,
mana itibaryla.
mastar:
kaynak.
maziyat:
geçmifle ait fleyler.
mehasin:
güzellikler, hüsünler,
iyilikler.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar, dereceler.
merci:
merkez, kaynak.
mesail-i imaniye:
imanî mesele-
ler.
mesaip:
güçlükler, felâketler.
mesele:
düflünülüp halledilecek
ifl ve husus.
mesul:
sorumlu, yükümlü.
mesuliyet:
sorumluluk.
mütemerrit:
inatç; kötü fiilinde
direnen.
müthifl:
dehfletli.
nefis:
insan kötülü¤e sevk
eden güç.
nev:
çeflit, cins.
nihayet:
son, uç.
nüfus-u emmare:
kötülü¤ü
emreden nefisler.
rahmet-i lâhiye:
Allahn
sonsuz rahmeti.
sefahat:
zevk ve e¤lenceye
aflr derecede düflkünlük.
seyyiat:
seyyieler, kötülükler,
günahlar.
seyyie:
kötülük, günah.
sual:
isteme, dileme.
tahribat:
ykmlar, bozmalar;
bozulmalar.
teferun:
firavunlaflma, iyilik-
leri nefsine mal etme, kibir-
lenme.
teklif:
yükümlülük.
terakki:
yükselme, geliflme.
yeis:
ümitsizlik, karamsarlk.
zt:
aykr.
752 | SÖZLER
Y
RM
A
LTINCI
S
ÖZ