de¤ifltiren ve fleklini bozan dehfletli ink›lâplar› tesis et-
mekte iknaa ve inand›rmaya ve ispata çal›flan Kur’ân-›
Mu’cizülbeyan, elbette sarihan ve z›mnen ve iflareten,
binler defa o meselelere nazar-› dikkati celp etmek, de¤il
israf, belki ekmek, ilâç, hava ve ziya gibi birer hacet-i za-
ruriye hükmünde ihsan›n› tazelendirir.
Hem meselâ,
n
Ú/
n
ŸÉ s
¶dG s
¿p
G
1
@ n
º s
æ`n
¡n
L o
QÉn
f r
ºo
¡ n
d Gho
ôn
Øn
c
n
øj/
ò s
dGn
h
2
l
º«/
dn
G l
ÜGn
òn
Y r
ºo
¡n
d
gibi tehdit ayetlerini Kur’ân gayet fliddet
ve hiddetle ve gayet kuvvet ve tekrarla zikretmesinin
hikmeti ise,
Risale-i Nur
’da kat’î ispat edildi¤i gibi, befle-
rin küfrü, kâinat›n ve ekser mahlûkat›n hukukuna öyle
bir tecavüzdür ki, semavat› ve arz› k›zd›r›yor ve anas›r›
hiddete getirip, tufanlarla o zalimleri tokatl›yor. Ve
3
p
ßr
«n
¨ r
dG n
ø p
e o
õ s
« n
ªn
J o
OÉn
µ n
J @o
Qƒo
Øn
J n
?p
gn
h Ék
?«/
¡n
°T Én
¡ n
d Gƒo
© p
ªn
°S Én
¡«/
a Gƒo
? r
do
G B Gn
P p
G
ayetinin sarahatiyle, o zalim münkirlere Cehennem öyle
öfkeleniyor ki, hiddetinden parçalanmak derecesine ge-
liyor. ‹flte, böyle bir cinayet-i ammeye ve hadsiz bir teca-
vüze karfl› beflerin küçüklük ve ehemmiyetsizli¤i nokta-
s›nda de¤il, belki zalimâne cinayetinin azametine ve kâ-
firâne tecavüzünün dehfletine karfl› Sultan-› Kâinat, ken-
di raiyetinin hukukunun ehemmiyetini ve o münkirlerin
küfür ve zulmündeki nihayetsiz çirkinli¤ini göstermek
hikmetiyle, ferman›nda gayet hiddet ve fliddetle o cinaye-
ti ve cezas›n› de¤il bin defa, belki milyonlar ve milyarlar
ile tekrar etse, yine israf ve kusur de¤il ki, bin seneden
SÖZLER | 743
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
hiddet: öfke, gadap.
hikmet
:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hukuk:
haklar.
hüküm:
de¤er, k›ymet.
ihsan:
ikram etme, lütuf.
ikna:
kabul ettirme, inand›rma.
ink›lâp:
de¤iflim.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
israf:
gereksiz harcama.
iflareten:
iflaret yoluyla.
kâfirâne:
kâfirce.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kat’î:
kesin.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur’ân-› Ke-
rîm.
kusur:
noksan, özür.
küfür:
inkâr
,
flirk koflma.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
meselâ:
misal olarak, örne¤in.
mesele:
konu, problem.
münkir:
inkâr eden.
nazar-› dikkat:
dikkatli bak›fl.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta:
cihet.
raiyet:
halk.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi.
sarahat:
sarihlik, aç›kl›k.
sarihan:
aç›kça.
semavat:
gökler.
Sultan-› Kâinat:
Kâinat›n sultan›
olan Allah.
fliddet:
kat›l›k, sertlik.
tecavüz:
haddini aflma, sald›rma.
tehdit:
korku verme.
tesis:
kurma.
tufan:
çok fliddetli ya¤mur ve sel.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k eden.
zalimâne:
zalimce.
zikir:
anma, bildirme.
z›mnen:
kapal› bir flekilde.
ziya:
›fl›k.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
anas›r:
unsurlar.
arz:
yer, dünya.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
azamet:
büyüklük.
befler:
insanl›k.
celp:
çekme.
cinayet:
a¤›r suç.
cinayet-i amme:
umuma
karfl› ifllenen cinayet.
dehflet:
korkunç.
derece:
mertebe.
ehemmiyet:
önem.
ekser:
çok.
ferman:
emir, buyruk.
hacet-i zarurî:
zorunlu ihti-
yaç.
hadsiz:
s›n›rs›z.
1.
‹nkâr edenler içinse Cehennem atefli vard›r. (Fât›r Suresi: 36.)
2.
Zalimlerin hakk›, flüphesiz ki pek ac› bir azapt›r. (‹brahim Suresi: 22.)
3.
Oraya at›ld›klar›nda Cehennemin gürleyiflini iflitirler ki, kaynay›p duruyor. • Neredeyse öf-
keden parçalanacak! (Mülk Suresi: 7-8.)