üç ayetten hangisi gelse bak›yorum ki, o ayetin sahifesi
ve yapra¤› ve k›ssas› dahi
Risale-i Nur
’a ve flakirtlerine,
k›ssadan hisse almak noktas›nda, bir derece bak›yor. Hu-
susan, Sure-i Nur’dan Ayetünnur, on parmakla
Risale-i
Nur
’a bakt›¤› gibi, arkas›ndaki ayet-i zulümat dahi mu-
ar›zlar›na tam bak›yor ve ziyade hisse veriyor. Âdeta, o
makam, cüz’iyetten ç›k›p külliyet kesp eder. Ve bu as›r-
da o küllînin tam bir ferdi
Risale-i Nur
ve flakirtleridir, di-
ye hissettim.
Evet, Kur’ân’›n hitab›, evvelâ, Mütekellim-i Ezelî’nin
rububiyet-i ammesinin genifl makam›ndan, hem nev-i
befler belki kâinat nam›na muhatap olan zat›n genifl ma-
kam›ndan, hem umum nev-i befler ve benîâdemin bütün
as›rlarda irflatlar›n›n gayet vüs’atli makam›ndan, hem
dünya ve ahiretin, arz ve semavat›n, ezel ve ebedin ve
Hâl›k-› Kâinat’›n rububiyetine ve bütün mahlûkat›n ted-
birine dair kavanin-i ‹lâhiyenin gayet yüksek ihatal› beya-
nat›n›n genifl makam›ndan ald›¤› vüs’at ve ulviyet ve iha-
ta cihetiyle, o hitap öyle bir yüksek i’caz ve flümul göste-
rir ki, ders-i Kur’ân’›n muhataplar›ndan en kesretli taife
olan tabaka-i avam›n basit fehimlerini okflayan zahirî ve
basit mertebesi dahi en ulvî tabakay› da tam hissedar
eder. Güya k›ssadan yaln›z bir hisse ve bir hikâye-i tari-
hiyeden bir ibret de¤il, belki bir küllî düsturun efrad› ola-
rak her asra ve her tabakaya hitap ederek taze nazil olu-
yor. Ve bilhassa çok tekrar ile
1
n
Ú/
ªp
dÉ s
¶dn
G @ n
Ú/
ªp
dÉ s
¶dn
G
de-
yip, tehditleri ve zulümlerinin cezas› olan musibet-i se-
maviye ve arziyeyi fliddetle beyan› bu asr›n emsalsiz
SÖZLER | 733
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
tün âlemlerin yarat›c›s›.
hikâye-i tarihiye:
tarihî hikâye.
hisse:
pay, nasip.
hissedar:
hisse sahibi.
hissetmek:
alg›lamak.
hitap:
konuflma, nutuk.
hususan:
özellikle.
ibret:
ders ç›karma.
i’caz:
mu’cizelik.
ihata:
kuflatma.
irflat:
do¤ru yolu gösterme.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kavanin-i ‹lâhiye:
Allah’›n yeryü-
züne koydu¤u kanunlar.
kesb:
kazanma.
kesret:
çokluk.
k›ssa:
ibret verici hikâye.
küllî düstur:
umumî prensip, ka-
ide.
külliyet:
bütünlük.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
makam:
durak, mevki, yer.
mertebe:
derece.
muar›z:
karfl› ç›kan, muhalif.
muhatap:
hitap olunan.
musibet-i semaviye ve arziye:
gökten gelen ve dünyadaki belâ-
lar.
Mütekellim-i Ezelî:
ezelî kelâm
s›fat›na sahip olan ve konuflmas›,
hiç bir varl›¤›n konuflmas›na ben-
zemeyen Allah.
nam:
ad.
nazil:
inme.
nev-i befler:
insanl›k nev’i.
nokta:
yön, cihet.
rububiyet:
Cenab-› Allah’›n her
mahlûku terbiye, tedbir ve mali-
kiyeti ve besleyicili¤i.
rububiyet-i amme:
Allah’›n her
bir varl›¤a yarat›l›fl gayelerine
ulaflmalar› için muhtaç oldu¤u
fleyleri vermesi, onlar› terbiye
edip idaresi ve egemenli¤i alt›nda
bulundurmas›.
sahife:
sayfa.
semavat:
gökler.
Sure-i Nur:
Nur Suresi.
flakirt:
talebe.
fliddet:
sertlik, kat›l›k.
flümul:
ihata etme.
tabaka
: s›n›f, zümre.
tabaka-i avam:
avam tabakas›,
halk.
taife:
güruh, f›rka, insan toplulu-
¤u.
tedbir:
idare etme.
tehdit:
gözda¤› verme.
ulvî:
yüce.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik.
umum:
bütün.
vüs’at:
genifllik.
zahirî:
görünüfle ait.
zat:
kifli.
ziyade:
fazla.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
arz:
yer, dünya.
as›r:
zaman, yüzy›l, as›r.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
ayet-i zulümat:
zulmün ka-
ranl›¤›ndan bahseden ayetler.
Ayetünnur:
Nur ayeti.
benîâdem:
insanlar.
beyan:
anlatma, bildirme.
beyanat:
aç›klamalar, bildiri-
ler.
bilhassa:
özellikle.
cihet:
yön.
cüz’iyet:
cüz’î olufl, küçüklük.
derece:
miktar.
ders-i Kur’ân:
Kur’ân’›n dersi.
ebed:
sonsuzluk.
efrat:
fertler.
emsalsiz:
örneksiz.
evvelâ:
birinci olarak.
ezel:
öncesizlik.
fehim:
anlay›fl.
fert:
kifli, flah›s.
güya:
sanki.
Hâl›k-› Kâinat:
kâinat›n bü-
1.
Zalimler! • Zalimler!..