Sözler - page 734

zulümlerine Kavm-i Âd ve Semud ve Firavun’un bafllar›-
na gelen azaplarla bakt›r›yor. Ve mazlum ehl-i imana ‹b-
rahim (a.s.) ve Mûsa (a.s.) gibi enbiyan›n necatlar›yla te-
selli veriyor.
Evet, nazar-› gaflet ve dalâlette, vahfletli ve dehfletli bir
ademistan ve elîm ve mahvolmufl bir mezaristan olan bü-
tün geçmifl zaman ve ölmüfl karnlar ve as›rlar, canl› birer
sahife-i ibret ve bafltan bafla ruhlu, hayattar bir acip âlem
ve mevcut ve bizimle münasebettar bir memleket-i Rab-
baniye suretinde, sinema perdeleri gibi kâh bizi o za-
manlara, kâh o zamanlar› yan›m›za getirerek her asra ve
her tabakaya gösterip yüksek bir i’caz ile dersini veren
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan, ayn› i’caz ile nazar-› dalâlette ca-
mit, periflan, ölü, hadsiz bir vahfletgâh olan ve firak ve
zevalde yuvarlanan bu kâinat› bir kitab-› Samedanî, bir
flehr-i Rahmanî, bir meflher-i sun-i Rabbanî olarak o ca-
midat› canland›rarak birer vazifedar suretinde birbiriyle
konuflturup ve birbirinin imdad›na koflturup nev-i beflere
ve cin ve mele¤e hakikî ve nurlu ve zevkli hikmet dersle-
ri veren bu Kur’ân-› Azîmüflflan, elbette her harfinde on
ve yüz ve bazen bin ve binler sevap bulunmas› ve bütün
cin ve ins toplansa onun mislini getirememesi; ve bütün
benîâdemle ve kâinatla tam yerinde konuflmas›; ve her
zaman milyonlar haf›zlar›n kalplerinde zevk ile yaz›lma-
s›; ve çok tekrarla ve kesretli tekrarat›yla usand›rmama-
s›; ve çok iltibas yerleri ve cümleleri ile beraber çocukla-
r›n nazik ve basit kafalar›nda mükemmel yerleflmesi; ve
hastalar›n ve az sözden müteessir olan ve sekeratta
acip:
hayret veren.
ademistan:
yokluk ülkesi.
âlem:
dünya, cihan.
as›r:
yüzy›l, as›r.
azap:
ceza, fliddetli ac›.
benîâdem:
insanlar.
camidat:
cans›zlar.
camit:
ruhsuz, cans›z.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
dalâlet:
azmak, do¤ru yoldan ay-
r›lma.
dehflet:
büyük korku hâli.
ehl-i iman:
inananlar.
elîm:
fliddetli ac›.
enbiya:
peygamberler.
firak:
ayr›l›k.
Firavun:
Hz. Mûsa’n›n (a.s.) müca-
dele etti¤i M›s›r hükümdar›.
hadsiz:
s›n›rs›z.
haf›z:
Kur’ân-› Kerîm’i ezberle-
yen.
hakikî:
gerçek.
hayattar:
canl›.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye, herkesin bilmedi¤i
s›r.
i’caz:
mu’cize olufl.
iltibas:
kar›flt›rma.
imdat:
yard›m.
ins:
insan.
kâh:
zaman olur, bazen.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
karn:
yüzy›l, as›r.
Kavm-i Âd ve Semud ve Fira-
vun:
Ad, Semud ve Firavun kav-
mi.
kesret:
çokluk.
kitab-› Samedanî:
kendisi hiçbir
fleye muhtaç olmad›¤› hâlde her
fley kendisine muhtaç olan Al-
lah’›n yaratt›¤› kâinat kitab›.
Kur’ân-› Azîmüflflan:
flan› yüce
olan Kur’ân.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur’ân-› Ke-
rîm.
mazlum:
zulme u¤ram›fl.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›,
her zaman görülemeyen.
memleket-i Rabbaniye:
Cenab-›
Hakk›n sahip oldu¤u memleket,
yeryüzü, kâinat.
meflher-i sun-u Rabbanî:
Allah’›n
sanatkârl›¤›n›n sergisi.
mevcut:
var olan.
mezaristan:
mezarl›k.
misil:
benzer.
mükemmel:
tam, eksiksiz.
münasebettar:
ilgili, alâkal›.
müteessir:
üzülmüfl.
nazar-› dalâlet:
dalâlet gö-
züyle bak›fl.
nazar-› gaflet:
bir fleyin as›l
manas›n› idrak edemeden
bakma.
nazik:
narin, ince.
necat:
kurtulufl.
nev-i befler:
insan nev’i.
nur:
ayd›nl›k, ›fl›k.
ruh:
insandaki canl›l›¤›n ve di-
rili¤in kayna¤›.
sahife-i ibret:
ibret sayfas›.
sekerat:
ölmek üzere olan bir
kiflinin kendinden geçmesi.
Semud:
Hz. Salih’in peygam-
ber olarak gönderildi¤i kav-
min ad›.
suret:
biçim, görünüfl.
flehr-i Rahmanî:
Rahman
olan Allah’›n flehri.
tabaka:
s›n›f, zümre.
tekrarat:
tekrarlar.
teselli:
ac›s›n› dindirme, ra-
hatlatma.
vahflet:
vahflîlik.
vahfletgâh:
korku ve dehflet
yeri.
vazifedar:
vazifeli.
zeval:
yok olma.
zevk:
lezzet, haz.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
734 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,724,725,726,727,728,729,730,731,732,733 735,736,737,738,739,740,741,742,743,744,...1482
Powered by FlippingBook