kemal-i ihtiramla on dört asr bilâfasla idame etti¤inin
binler hikmetlerinden bir hikmetini anlad.
DÖRDÜNCÜ NOKTA:
Kurân öyle hakikatli bir halâ-
vet göstermifl ki, en tatl bir fleyden dahi usandran çok
tekrar, Kurân tilâvet edenler için de¤il usandrmak, bel-
ki kalbi çürümemifl ve zevki bozulmamfl adamlara tek-
rar- tilâveti halâvetini ziyadelefltirdi¤i, eski zamandan be-
ri herkesçe müsellem olup, darbmesel hükmüne geç-
mifl.
Hem, öyle bir tazelik ve gençlik ve flebabet ve garabet
göstermifl ki, on dört asr yaflad¤ ve herkesin eline ko-
layca girdi¤i hâlde, flimdi nazil olmufl gibi tazeli¤ini mu-
hafaza ediyor. Her asr, kendine hitap ediyor gibi bir
gençlikte görmüfl; her taife-i ilmiye ondan her vakit isti-
fade etmek için kesretle ve mebzuliyetle yanlarnda bu-
lundurduklar ve üslûb-u ifadesine ittiba ve iktida ettikleri
hâlde, o üslûbundaki ve tarz- beyanndaki garabetini ay-
nen muhafaza ediyor.
BEfiNC NOKTA:
Kurânn bir cenah mazide, bir ce-
nah müstakbelde, kökü ve bir kanad eski peygamberle-
rin ittifakl hakikatleri oldu¤u ve bu onlar tasdik ve teyit
etti¤i ve onlar dahi tevafukun lisan- hâliyle bunu tasdik
ettikleri gibi; öyle de, evliya ve asfiya gibi ondan hayat
alan semereleri, hayattar tekemmülleriyle flecere-i müba-
rekelerinin hayattar, feyizdar ve hakikatmedar oldu¤una
delâlet eden ve ikinci kanadnn himayesi altnda yetiflen
ve yaflayan velâyetin bütün hak tarikatleri ve slâmiyetin
SÖZLER | 725
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ
idame:
devam ettirme, sürdür-
me.
iktida:
uyma.
slâmiyet:
semavî dinlerin so-
nuncusu.
istifade:
faydalanma.
ittiba:
tâbi olma.
ittifak:
fikir birli¤i.
kemal-i ihtiram:
tam ve mü-
kemmel hürmet.
kesret:
çokluk.
lisan- hâl:
bir fleyin görünüfl ve
hareketleriyle bir fleyleri ifade et-
mesi, hâl dili.
mazi:
geçmifl zaman.
mebzuliyet:
bolluk.
muhafaza:
koruma.
müsellem:
tasdik olunmufl.
müstakbel:
gelecek zaman.
nazil:
inme.
nokta:
konu ile ilgili önemli bö-
lüm.
peygamber:
Allahn elçisi.
semere:
meyve, netice.
flebabet:
gençlik.
flecere-i mübareke:
mübarek sil-
sile.
taife-i ilmiye:
ilim adamlar snf.
tarikat:
manevî yol.
tarz- beyan:
açklama flekli.
tasdik:
do¤rulama; do¤rulu¤unu
kabul etme.
tekemmül:
olgunlaflma.
tekrar- tilâvet:
tekrar okumak.
tevafuk:
uygunluk, münasebet.
teyit:
sa¤lamlafltrma, do¤ru ç-
karma.
tilâvet:
Kurân usulüne uygun
olarak okuma.
üslûp:
ifade tarz.
üslûp-u ifade:
ifade tarz.
velâyet:
velîlik, Allah dostlu¤u.
zevk:
hofla giden hâl.
ziyade:
artrma.
asfiya:
safiyet, kemalât ve
takva sahibi olan zatlar.
asr:
yüzyl
bilâfasla:
aralksz.
cenah:
kanat.
darbmesel:
ata sözü, vecize.
delâlet:
iflaret, delil olma.
evliya:
velîler, Allah dostlar.
feyizdar:
feyizli, bereketli.
garabet:
hayret vericilik.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikatmedar:
hakikate ve-
sile.
hâl:
durum.
halâvet:
tatllk.
hayat:
canllk, dirilik.
hayattar:
canl.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
olmas.
himaye:
koruma.
hitap:
nutuk.
hüküm:
de¤er.