2
@ r
ºo
cÉs
jp
Gn
h Én
¡o
bo
Rr
ôn
j *G Én
¡n
br
Rp
Q o
?p
ªr
–n
n
’ m
á s
H B G n
O r
øp
e r
øp
q
jn
Én
c n
h
1
@ Én
¡p
àn
«p
°UÉn
æp
H
ifade ettikleri flümul-ü rahmeti görüyor, gösteriyor.
Hem,
3
n
Qƒt
ædGn
h p
äÉn
ªo
? t
¶dG n
?n
©n
Ln
h ¢n
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG n
?n
?n
N
ifa-
de etti¤i vüs’at-i hallâk›yeti görüp gösterdi¤i gibi,
4
n
¿ƒo
?n
ªr
©n
J Én
en
h r
ºo
µn
?n
?n
N
ifade etti¤i flümul-ü tasarrufu ve
ihata-i rububiyeti görüp, gösterir.
5
Én
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G»p
«r
ëo
j
ifade etti¤i hakikat-i azîme ile,
6
p
?r
ës
ædG n
‹p
G n
?t
`Hn
Q ?'
Mr
hn
Gn
h
ifade etti¤i hakikat-i kerîmâneyi,
7
/
?p
ôr
en
Ép
H m
äGn
ôs
în
°ùo
e n
?ƒo
ét
ædGn
h n
ôn
ªn
? r
dGn
h ¢n
ùr
ªs
°ûdGn
h
ifade etti¤i
hakikat-i azîme-i hâkimâne-i amirâneyi görür, gösterir.
s
øo
¡o
µp
°ùr
Áo
Én
e n
ør
°†p
Ñr
?n
jn
h m
äÉs
aÉ B ° n
U r
ºo
¡n
br
ƒn
ap
ô r
« s
£dG n
‹p
G Gr
hn
ôn
j r
ºn
dn
hn
G
8
l
Ò°/
ün
H m
Ar
?n
T p
q
?o
µ
p
H o
¬s
fp
G o
ø'
ªr
Ms
ôdG s
’p
G
ifade ettikleri hakikat-i rahîmâne-i müdebbirâneyi,
9
Én
ªo
¡o
¶r
Øp
M o
?o
Oo
D
ƒn
jn
’n
h ¢n
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG o
¬t
«p
°Sr
ôo
c n
™p
°Sn
h
ifade etti¤i hakikat-i azîme ile;
10
r
ºo
àr
æo
c Én
e n
ør
jn
G r
ºo
µ
n
©n
e n
ƒo
gn
h
ifade etti¤i hakikat-i rakîbâneyi,
11
l
º«
p
?n
Y m
A r
Àn
T pq
? o
µ
p
H n
ƒo
gn
h o
øp
WÉn
Ñdr
Gn
h o
ôp
gÉs
¶dGn
h o
ôp
N'
’r
Gn
h o
?s
hn
’r
G n
ƒo
g
ifade
etti¤i hakikat-i muhita gibi,
p
¬r
«n
dp
G o
Ün
ôr
bn
G o
ø r
ën
f n
h o
¬°o
ùr
Øn
f /
¬p
H ¢o
Sp
ƒr
°Sn
ƒo
J Én
e o
ºn
?r
©n
fn
h n
¿Én
°ùr
f p
’r
G Én
ær
?n
?n
N r
ón
? n
dn
h
SÖZLER | 715
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
hakikat-i azîme:
büyük gerçek.
hakikat-i azîme-i hâkimâne-i
amirâne:
Allah’›n her fleyi emri
alt›na ald›¤›n›, hükmünün her fle-
ye geçti¤ini ifade eden yüce haki-
kat.
hakikat-i kerîmâne:
ikram ve ih-
sanda bulunma hakikati.
hakikat-i muhita:
her fleyi kufla-
tan hakikat.
hakikat-i Rahîmâne-i Müdebbi-
râne:
Allah’›n her fleyi rahmetiyle
terbiye ve idaresine ald›¤›n›n ha-
kikati.
hakikat-i rakîbâne:
Allah’›n her
fleyi gözetleyip denetleme haki-
kati.
ifade:
anlatma, ders verme.
ihata-i rububiyet:
Allah’›n terbi-
ye edicili¤inin her fleyi kuflatmas›.
kudret:
kuvvet, iktidar.
suret:
biçim, flekil.
flümul-ü rahmet:
Allah’›n (c.c.)
rahmetinin her fleyi kaplamas›.
flümul-ü tasarruf:
tasarrufun her
fleyi içine almas›.
tasarruf:
idare etme, mülkünü is-
tedi¤i flekilde kullanma.
1.
Hiçbir canl› yoktur ki, Allah onu aln›ndan tutup kudretine boyun e¤dirmifl olmas›n. (Hûd
Suresi: 56.)
2.
Yeryüzünde yürüyen ve kendi r›zk›n› yüklenemeyen nice canl›n›n ve sizin r›zk›n›z› Allah
verir. (Ankebut Suresi: 60.)
3.
Gökleri ve yeri yaratt›, karanl›klar› ve ayd›nl›¤› var etti. (En’am Suresi: 1.)
4.
Sizi de, yapt›klar›n›z› da yaratm›flt›r. (Saffat Suresi: 96.)
5.
Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. (Rum Suresi: 19, 50.)
6.
Rabbin, bal ar›s›na ilham etti. (Nahl Suresi: 68.)
7.
O, günefli, ay› ve y›ld›zlar› da emrine boyun e¤dirmifl olarak yaratt›. (A’raf Suresi: 54.)
8.
Üzerlerinde kanat ç›rp›p duran kufllar› da m› görmüyorlar? Onlar› havada tutan Rah-
man’dan baflkas› de¤ildir. O her fleyi hakk›yla görür. (Mülk Suresi: 19.)
9.
Onun hâkimiyet ve saltanat› gökleri ve yeri kuflatm›flt›r. Gökleri ve yeri tasarrufu alt›nda
tutmak Onun kudretine a¤›r gelmez. (Bakara Suresi: 255.)
10.
Nerede olursan›z olun, O sizinledir. (Hadid Suresi: 4.)
11.
O Evvel’dir; bafllang›c› olmad›-
¤› gibi, bütün varl›klar›n bafllang›-
c› da Onun ilim ve kudretine ba¤-
l›d›r. O Ahir’dir; sonu olmad›¤› gibi
bütün varl›klar›n neticesi Ona ba-
kar ve dönüflü Onad›r. O Zahir’dir;
varl›k ve birli¤inin delilleri her
fleyde apaç›k görünür ve bütün
varl›klar d›fl görünüflleri ve sanat-
l› yap›l›fllar›yla Onun kudret ve
sanat›na flahitlik eder. O Bât›n’d›r;
her fleyin hakikatine vâk›ft›r ve
her fleyin iç yüzü Onun kudret ve
hikmetine flahitlik eder. O her fle-
yi hakk›yla bilendir. (Hadid Suresi:
3.)