Sözler - page 706

ortas›nda uzuvlar›n›n ayn› flekil ve suretini gösterecek
muvaf›k tersimat ile doldursa, elbette flüphe kalmaz ki o
ressam bütün o gaybî a¤ac› gaybaflina nazar›yla görür,
ihata eder, sonra tasvir eder.
Aynen onun gibi, Kur’ân-› Mu’cizülbeyan dahi, haki-
kat-i mümkinata dair—ki o hakikat, dünyan›n iptidas›n-
dan tut, tâ ahiretin en nihayetine kadar uzanm›fl ve Arfl-
tan ferfle, zerreden flemse kadar yay›lm›fl—olan flecere-i
hilkatin hakikatine dair, beyanat-› Kur’âniye, o kadar te-
nasübü muhafaza etmifl ve her bir uzva ve meyveye lâ-
y›k bir suret vermifltir ki, bütün muhakkikler nihayet tah-
kikinde Kur’ân’›n tasvirine
1
*G n
?n
QÉn
H ,*G n
ABÉ°n
TÉn
e
deyip,
“T›ls›m-› kâinat› ve muamma-i hilkati keflif ve fetheden
yaln›z sensin ey Kur’ân-› Kerîm!” demifller.
2
'
¤r
Yn
’r
G o
?n
ãn
Ÿr
G ! n
h
temsilde kusur yok; esma ve s›fât-› ‹lâ-
hiye ve fluun ve ef’al-i Rabbaniye, bir flecere-i Tuba-i Nur
hükmünde temsil edilmekle, o flecere-i nuraniyenin da-
ire-i azameti ezelden ebede uzan›p gidiyor. Hudud-u kib-
riyas›, gayrimütenahi feza-i ›tlakta yay›l›p ihata ediyor.
Hudud-u icraat›,
3
…'
ƒs
ædGn
h u
Ön
?r
G o
?p
dÉn
a @ /
¬p
Ñ r
?n
bn
h p
A r
ô n
Ÿr
G n
ø r
«n
H o
?ƒ o
ën
j
hududundan tut,
?
p
a ¢n
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª° s
ùdG n
?n
?n
N
4
@ /
¬p
æ« /
ªn
«p
H l
äÉ s
jp
ƒ r
£n
e o
äGn
ƒ'
ª° s
ùdGn
h
5
m
?É s
j n
G p
á s
àp
°S
hududuna kadar intiflar etmifl o hakikat-i nu-
raniyeyi bütün dal ve budaklar›yla gayat ve meyveleriyle
ahiret:
k›yametten sonra kurula-
cak olan âlem.
arfl:
gö¤ün en yüksek kat›.
beyanat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n
anlatmalar›, bildirmeleri.
daire-i azamet:
büyüklük dairesi.
ebed:
sonsuzluk.
ef’al-i Rabbaniye:
Allah’›n kendi
zat›na mahsus ve Rab isminin te-
cellisi olan fiilleri.
esma:
isimler.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
ezel:
bafllang›c› olmayan geçmifl
zaman, öncesizlik, ebedin z›dd›.
ferfl:
yeryüzü, zemin.
fetih:
açma.
feza-i ›tlak:
hudutsuz gökyüzü.
gaybaflina:
gayb› bilen.
gaybî:
gayba ait.
gayr-i mütenahi:
nihayetsiz,
sonsuz.
hakikat:
gerçek, as›l.
hakikat-i mümkinat:
mümkina-
t›n hakikati, asl›.
hakikat-i nuraniye:
parlak ger-
çek.
hudud-u icraat:
icraat›n s›n›r›
hudud-u kibriya:
büyüklü¤ün
hududu.
hudut:
s›n›rlar.
hüküm:
de¤er, yerinde.
ihata:
kuflatma.
intiflar:
yay›lma, neflrolunma.
iptida:
bafllangݍ.
keflif:
gizli bir fleyi meydana ç›-
karma.
Kur’ân-› Mu’cizülbeyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur’ân-› Ke-
rîm.
kusur:
noksan.
mebde’:
bafllangݍ.
muamma-i hilkat:
yarat›l›fltaki
s›r ve gizlilikler.
muhafaza:
koruma.
muhakkik:
gerçe¤i araflt›ran.
muvaf›k:
uygun, münasip.
münteha:
son.
nazar:
bak›fl.
nihayet:
son; son derece.
s›fât-i ‹lâhiye:
Allah’›n s›fatlar›.
suret:
biçim, görünüfl.
flecere-i hilkat:
yarat›l›fl a¤ac›.
flecere-i nuraniye:
nurlu a¤aç.
flecere-i Tuba-i Nur:
Cennetteki
saadet a¤ac›; nurlu Tuba a¤ac›.
flekil:
görünüfl, biçim.
flems:
günefl.
fluun:
ifller.
fluun-u Rabbaniye:
Allah’›n
zat›na mahsus iflleri.
tahkik:
gerçe¤i araflt›rma.
tasvir:
bir fleyi çeflitli ifade
tarzlar›yla anlatma.
temsil:
benzetme, sembolü
olma.
tenasüp:
uygunluk.
tersimat:
resimlemeler.
t›ls›m-› kâinat:
evrenin gizli
s›rr›.
uzuv:
organ.
zerre:
en küçük parça.
1.
Allah dilemifl, ne güzel yapm›fl, ne mübarek k›lm›fl!
2.
En yüce s›fatlar Allah’›nd›r. (Nahl Suresi: 60.)
3.
Allah, kiflinin kalbine ondan daha yak›nd›r. (Enfal Suresi: 24.) • Daneleri ve çekirdekleri çat-
latan flüphesiz Allah’t›r. (En’am Suresi: 95.)
4.
Gökler de Onun kudretiyle dürülmüfltür. (Zümer Suresi: 67.)
5.
Gökleri ve yeri alt› günde yaratt›. (A’raf Suresi: 54.)
706 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,696,697,698,699,700,701,702,703,704,705 707,708,709,710,711,712,713,714,715,716,...1482
Powered by FlippingBook