belki bir ilm-i muhite istinat ediyor ve cemi eflyay birden
görebilir, ezel ve ebed ortasnda bütün hakaik bir anda
müflahede eder bir Zatn kelâmdr. Amenna.
kinci Ziya
Hikmet-i Kurâniyenin karflsnda meydan- muaraza-
ya çkan felsefe-i befleriyenin, hikmet-i Kurâna karfl ne
derece sukut etti¤ini On kinci Sözde izah ve bir temsil
ile tasvir ve sair Sözlerde ispat etti¤imizden, onlara ha-
vale edip flimdilik baflka bir cihette küçük bir muvazene
ederiz. fiöyle ki:
Felsefe ve hikmet-i insaniye dünyaya sabit bakar, mev-
cudatn mahiyetlerinden, hasiyetlerinden tafsilen bahse-
der; Sâniine karfl vazifelerinden bahsetse de, icmalen
bahseder. Âdeta kâinat kitabnn yalnz nakfl ve hurufla-
rndan bahseder, manasna ehemmiyet vermez.
Kurân ise, dünyaya geçici, seyyal, aldatc, seyyar, ka-
rarsz, inklâpç olarak bakar; mevcudatn mahiyetlerin-
den, sûrî ve maddî hasiyetlerinden icmalen bahseder. Fa-
kat, Sâni tarafndan tavzif edilen vezaif-i ubudiyetkârâne-
lerinden ve Sâniin isimlerine ne vecihle ve nasl delâlet
ettiklerini ve evamir-i tekviniye-i lâhiyeye karfl inkyatla-
rn tafsilen zikreder.
flte felsefe-i befleriye ile hikmet-i Kurâniyenin flu taf-
sil ve icmal hususundaki farklarna bakaca¤z ki, mahz-
hak ve ayn- hakikat hangisidir görece¤iz.
amenna:
inandk.
ayn- hakikat:
hakikatin tâ ken-
disi.
bahis:
konu.
bahsetme:
üzerinde konuflma,
söz etme.
cemi:
bütün.
cihet:
yön.
delâlet:
iflaret, delil olma.
derece:
miktar, ölçü.
ebed:
sonsuzluk.
ehemmiyet:
önem.
evamir-i tekviniye-i lâhiye:
ya-
ratlfla ait lâhî kanunlar ve ni-
zamlar.
ezel:
öncesizlik.
felsefe:
madde ve hayat bafllan-
gç ve gaye bakmndan incele-
yen ilim.
felsefe-i befleriye:
insanlarn ge-
lifltirdikleri fikir, felsefe.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hasiyet:
özellik.
havale:
üstüne brakma, gönder-
me.
hikmet-i insan:
insanlarn anlay-
fl, bilgisi.
hikmet-i Kurân:
Kurânn hik-
meti.
hikmet-i Kurâniye:
Kurânn
hikmeti.
huruf:
harfler.
hususunda:
hakknda, konusun-
da.
icmal:
özetleme, ayrntlarna gir-
meme.
icmalen:
ksaca, özetle.
ilm-i muhit:
her fleyi kuflatan
sonsuz ilim.
inklâp:
hâl de¤ifltirme, dönüflüm.
inkyat:
boyun e¤me, ba¤lanma.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istinat:
dayanma.
izah:
açklama yapma.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar.
kelâm:
söz, lâfz.
maddî:
madde ile alâkal.
mahiyet:
özellik, nitelik.
mahz- hak:
hakkn tâ kendisi.
mana:
anlam.
mevcudat:
var olan her fley.
meydan- muaraza:
mücadele
meydan.
muvazene:
ölçü, mukayese.
müflahede:
seyretme, görme.
nakfl:
süs.
sair:
di¤er, baflka.
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
seyyal:
akc.
seyyar:
dolaflan, gezici.
sukut:
de¤erden düflme.
sûrî:
görünüflteki.
tafsil:
ayrntl olarak bildir-
me.
tafsilen:
ayrntl olarak.
tasvir:
bir fleyi çeflitli ifade
tarzlaryla anlatma.
tavzif:
görevlendirme.
temsil:
misal getirme.
vazife:
görev.
vecih:
yön.
vezaif-i ubudiyetkârâne:
ibadet edercesine vazifeler.
Zat:
azamet ve ululuk sahibi
Allah.
zikir:
anma, bildirme.
ziya:
flk.
708 | SÖZLER
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ