surenin bafl›nda haflri inkâr edenleri ilzam etmek nerede;
insanlar›n fuzuliyâne onlarla temas› az olan ef’alden ba-
hisleri nerede? Taklit suretinde çiçek resimleri; hakikî,
hayattar çiçeklere nispeti derecesinde olamaz!
fiu
1
BGho
ôo
¶r
æn
j r
ºn
?n
an
G
’dan tâ
2
o
êho
ôo
ÿr
G n
?p
d'
òn
c
’a kadar güzel-
ce meali söylemek çok uzun gider. Yaln›z bir iflaret edip
geçece¤iz. fiöyle ki:
Surenin bafl›nda, küffar haflri inkâr ettiklerinden,
Kur’ân onlar› haflrin kabulüne mecbur etmek için, flöyle-
ce bast-› mukaddemat eder, der:
“Âyâ, üstünüzdeki semaya bakm›yor musunuz ki, Biz,
ne keyfiyette, ne kadar muntazam, muhteflem bir suret-
te bina etmifliz?
“Hem görmüyor musunuz ki, nas›l y›ld›zlarla, ay ve
günefl ile tezyin etmifliz, hiçbir kusur ve noksaniyet b›rak-
mam›fl›z?
“Hem görmüyor musunuz ki, zemini size ne keyfiyet-
te sermifliz, ne kadar hikmetle tefrifl etmifliz? O yerde
da¤lar› tespit etmifliz, denizin istilâs›ndan muhafaza et-
mifliz.
“Hem görmüyor musunuz, o yerde ne kadar güzel,
rengârenk her bir cinsten çift hadrevat›, nebatat› halk et-
tik, yerin her taraf›n› o güzellerle güzellefltirdik?
“Hem görmüyor musunuz, ne keyfiyette sema cani-
binden bereketli bir suyu gönderiyoruz? O su ile ba¤ ve
âyâ:
acaba.
bahis:
anlatma.
bast-› mukaddemat:
as›l maksa-
da, konuya girmeden önce bir
fleyler söyleme.
bereket:
bolluk, gürlük.
canip:
yön.
derece:
de¤er, mertebe.
ef’al:
fiiller, ifller.
fuzuliyâne:
lüzumsuz, bofluna
hadrevat:
yeflillikler.
hakikî:
gerçek.
halk:
yaratma
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›.
hayattar:
canl›.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
sebep, kâinattaki ve yarat›l›fltaki
‹lâhî gaye.
ilzam:
susturma.
inkâr:
reddetme, inanmama.
istilâ:
kaplama.
keyfiyet:
durum, nitelik.
kusur:
eksiklik.
küffar:
kâfirler.
meal:
anlam.
muhafaza:
koruma.
muhteflem:
ihtiflaml›, haflmetli,
görkemli.
muntazam:
intizaml›, düzenli, s›-
ral›.
nebatat:
bitkiler.
nispet:
oran, ölçü.
noksaniyet:
noksanl›k.
sema:
gökyüzü.
sema:
gökyüzü.
sure:
Kur’ân-› Kerîm’in ayr›ld›-
¤› 114 bölümden her biri.
suret:
biçim, flekil.
taklit:
benzetmeye çal›flma.
tefrifl:
döfleme.
tespit:
sa¤lamca yerlefltirme.
tezyin:
süsleme.
zemin:
yeryüzü.
1.
Bakmazlar m›? (Kaf Suresi: 6.)
2.
‹flte kabrinizden ç›k›fl›n›z da böyle olacakt›r. (Kaf Suresi: 11.)
700 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ