Sözler - page 698

Meselâ:
1
»/
©p
?r
bn
G o
ABÉ n
ªn
°S Én
jn
h p
?n
ABÉ n
e ? /
© n
? r
HG ¢o
Vr
Qn
G BÉ n
j
.
Yani, “Yâ arz, vazifen bitti, suyunu yut! Yâ sema, ha-
cet kalmad›, ya¤muru kes!”
Meselâ:
2
n
Ú/
©p
F B Én
W Én
ær
«n
Jn
G B Én
àn
dÉn
b Ék
gr
ôn
c
r
hn
G Ék
Yr
ƒ n
W Én
«p
àr
FG ¢p
Vr
Qn
Ór
`p
dn
h Én
¡n
d n
?Én
?n
a
.
Yani, “
Yâ arz, yâ sema! ‹ster istemez geliniz, hikmet
ve kudretime râm olunuz! Ademden ç›k›p, vücutta mefl-
hergâh-› sanat›ma geliniz!
” dedi. Onlar da, “Biz kemal-i
itaatle geliyoruz. Bize gösterdi¤in her vazifeyi Senin kuv-
vetinle görece¤iz.”
‹flte kuvvet ve iradeyi tazammun eden hakikî ve nafiz
flu emirlerin kuvvet ve ulviyetine bak, sonra insanlar›n,
3
p
án
eÉn
«p
? r
dG Én
¡o
à s
`jn
G ?/
eƒo
bn
h o
ABÉ n
ªn
°S Én
j ?/
?°n
ûr
fGn
h ¢o
Vr
Qn
G BÉ n
j ?/
æ`o
µ°r
So
G
gibi
suret-i emirde cemadata hezeyanvari muhaveresi hiç o
iki emre kabil-i k›yas olabilir mi? Evet, temenniden
nefl’et eden arzular ve o arzulardan nefl’et eden fuzuliyâ-
ne emirler nerede, hakikat-i amiriyetle muttas›f bir ami-
rin ifl bafl›nda hakikat-i emri nerede? Evet, emr-i nafiz,
büyük bir amirin mutî ve büyük bir ordusuna “Arfl!” em-
ri nerede? Ve flöyle bir emir, adî bir neferden iflitilse; iki
emir sureten bir iken, manen bir neferle bir ordu kuman-
dan› kadar fark› var.
Meselâ:
4
o
¿ƒ o
µ
n
«n
a r
ø o
c
o
¬n
d n
?ƒo
?o
j r
¿n
G Ék
Ä r
«°n
T n
OGn
Qn
G B Gn
P p
G o
= ? o
ô r
en
G BÉ n
ª s
f p
G
.
Hem meselâ:
5
n
?n
O'
’ p
Gho
óo
ér
°SG p
án
µ p
= Ä'
?n
ª r
?p
d Én
æ r
?o
b r
P p
Gn
h
.
adem:
yokluk.
adî:
afla¤›, de¤ersiz.
amir:
emreden.
arfl:
askere yürümesi için verilen
emir.
arz:
yeryüzü.
arzu:
istek, heves.
cemadat:
cans›zlar.
emr-i nafiz:
tesirli emir.
fuzuliyâne:
lüzumsuz, bofluna,
fazladan.
hacet:
ihtiyaç, lüzum.
hakikat-i amiriyet:
emredicilik
gerçe¤i.
hakikat-i emir:
emretme gerçe-
¤i.
hakikî:
gerçek.
hezeyanvari:
saçma sapanca.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
irade:
dileme, isteme.
kabil-i k›yas:
k›yaslanabilir.
kemal-i itaat:
tam ve mükem-
mel itaat.
kudret:
Allah’›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
kumandan:
komutan.
manen:
mana itibar›yla, iç varl›k
bak›m›ndan. manaca.
meselâ:
örne¤in.
meflhergâh-i sanat:
sanat sergisi.
muhavere:
konuflma.
mutî:
itaat eden.
muttas›f:
vas›fland›r›lan.
nafiz:
nüfuz eden, iflleyen, tesirli.
nefer:
er.
nefl’et:
meydana gelme, ol-
ma.
râm:
teslim olmufl, itaat
eden.
sema:
gökyüzü.
sureten:
görünüflte.
suret-i emir:
emir flekli.
tazammun:
içine alma.
temenni:
olmas›n› veya ol-
mamas›n› isteme, dilek.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik.
vazife:
görev.
vücut:
varl›k.
1.
Hûd Suresi: 44.
2.
Ona ve Arza “‹steseniz de istemeseniz de, ikiniz birden emrime uyun” buyurdu. Onlar da
“‹steyerek uyduk” dediler. (Fuss›let Suresi: 11.)
3.
Ey yer, yerinde dur. Ey gök, parçalan. Ey K›yamet, kop.
4.
Bir fleyin olmas›n› murat etti¤i zaman, Onun ifli sadece “Ol” demektir; o da oluverir. (Yâsin
Suresi: 82.)
5.
Meleklere “Âdem’e secde edin” dedi¤imizde.... (Bakara Suresi: 34.)
698 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,688,689,690,691,692,693,694,695,696,697 699,700,701,702,703,704,705,706,707,708,...1482
Powered by FlippingBook