ink›lâbat› kolayca kabul eder. fiu üç surenin meal-i icma-
lîsine iflaret dahi pek uzun olur. Onun için, bir tek keli-
meyi numune olarak gösterece¤iz.
Meselâ,
1
r
ä n
ö p
û o
f o
? o
ë° t
üdG Gn
P p
G
kelimesi ifade eder ki, ha-
flirde herkesin bütün a’mali bir sahife içinde yaz›l› olarak
neflrediliyor. fiu mesele kendi kendine çok acayip oldu-
¤undan, ak›l ona yol bulamaz. Fakat, surenin iflaret etti-
¤i gibi, haflr-i baharîde baflka noktalar›n naziresi oldu¤u
gibi, flu neflr-i suhuf naziresi pek zahirdir.
Çünkü, her meyvedar a¤ac›n, ya çiçekli bir otun da
amelleri var, fiilleri var, vazifeleri var, esma-i ‹lâhiyeyi ne
flekilde göstererek tesbihat etmifl ise ubudiyetleri var. ‹fl-
te onun, bütün bu amelleri tarih-i hayatlar›yla beraber
umum çekirdeklerinde, tohumcuklar›nda yaz›l›p baflka
bir baharda, baflka bir zeminde ç›kar. Gösterdi¤i flekil ve
suret lisan›yla, gayet fasih bir surette, analar›n›n ve as›l-
lar›n›n a’malini zikretti¤i gibi; dal, budak, yaprak, çiçek
ve meyveleriyle, sahife-i a’malini neflreder. ‹flte gözümü-
zün önünde bu Hakîmâne, Hafîzâne, Müdebbirâne Mü-
rebbiyâne, Lâtifâne flu ifli yapan Odur ki, der:
r
ä n
ö p
û o
f o
? o
ë° t
üdG Gn
P p
G.
Baflka noktalar› buna k›yas eyle, kuv-
vetin varsa istinbat et. Sana yard›m için bunu da söyle-
yece¤iz.
‹flte
2
r
än
Qp
q
ƒ o
c
¢ o
ù r
ª s
°ûdG Gn
P p
G
. fiu kelâm, tekvir lâfz›yla, ya-
ni sarmak ve toplamak manas›yla parlak bir temsile ifla-
ret etti¤i gibi, nazirini dahi ima eder.
acayip:
hayret verici fleyler.
a’mal:
ameller, ifller.
amel:
fiil, ifl.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
fasih:
aç›k ve güzel.
fiil:
ifl.
hafîzâne:
koruyarak, esirgeye-
rek.
hakîmâne:
hikmetli bir flekilde.
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›.
haflr-i baharî:
bahar mevsiminde
bitkilerin ve hayvanlar›n dirilifli.
ifade:
anlatma.
ima:
iflaret etmek.
ink›lâbat:
ink›lâplar, de¤iflmeler.
istinbat:
bir söz veya iflten gizli
bir mana ç›karma.
kelâm:
söz, lâf›z.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
lâf›z:
söz, kelime.
lâtifâne:
hofl ve güzel bir flekilde.
lisan:
dil.
meal-i icmalî:
özet olarak anlam.
mesele:
konu, önemli ifl.
meyvedar:
meyveli.
müdebbirâne:
tedbirli bir flekilde,
her fleyi önceden düflünerek.
mürebbiyâne:
terbiye ederek ve
yetifltirerek.
nazir:
benzer, efl.
nazire:
örnek, karfl›l›k.
neflir:
yaymak.
neflr-i suhuf:
haflir zaman›, amel
defterlerinin meydana ç›kar›l›p
herkesin hesab›n›n görülmesi.
numune:
örnek.
sahife:
sayfa.
sahife-i a’mal:
ameller sayfas›.
suret:
biçim, tarz.
flekil:
biçim.
tarih-i hayat:
hayat›n tarihi.
tekvir:
sarmak, toplamak.
temsil:
misal getirme, ben-
zetme.
tesbihat:
Allah’› öven ve ku-
surdan yüce tutan sözler ve
varl›klar›n hâl diliyle bu anla-
m› ifade etmesi.
ubudiyet:
kulluk.
umum:
bütün.
vazife:
görev.
zahir:
aç›k, belli.
zemin:
yeryüzü.
zikir:
anma, bildirme.
1.
Amel defterleri aç›ld›¤›nda. (Tekvir Suresi: 10.)
2.
Günefl dürülüp topland›¤›nda. (Tekvir Suresi: 1.)
690 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ