Birinci manan›n misallerinden, meselâ:
/
Êo
D
ƒp
Ñr
fn
G n
?Én
?n
a p
án
µp
= Ä '
?n
Ÿr
G n
¤n
Y r
ºo
¡°n
Vn
ôn
Y s
º o
K Én
¡ s
?o
c n
ABÉ n
ª°r
Sn
’r
G n
?n
O'
G n
º s
?n
Yn
h
BÉ n
æn
d n
º r
?p
Yn
’ n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S Gƒo
dÉn
b @ n
Ú/
bp
OÉ°n
U r
ºo
àr
æo
c r
¿p
G p
An
B ’o
D
ƒ = '
g p
ABÉ n
ª°r
Sn
Ép
H
1
o
º«/
µ
n
ër
dG o
º«/
?n
© r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G BÉ n
æn
àr
ª s
?n
Y Én
es
B ’p
G
‹flte flu ayet evvelâ, “Hazret-i Âdem’in hilâfet mesele-
sinde, melâikelere rüçhaniyetine medar ilmi oldu¤u”
olan bir hâdise-i cüz’iyeyi zikreder. Sonra, o hâdisede
melâikelerin Hazret-i Âdem’e karfl› ilim noktas›nda hâdi-
se-i ma¤lûbiyetlerini zikreder. Sonra, bu iki hâdiseyi iki
ism-i küllî ile icmal ediyor. Yani
2
o
º«/
µ n
ër
dG o
º«/
?n
© r
dG n
âr
fn
G
.
Yani: “
Alîm ve Hakîm Sen oldu¤un için
” Âdem’i talim
ettin; bize galip oldu. Hakîm oldu¤un için, bize istidad›-
m›za göre veriyorsun, onun istidad›na göre rüçhaniyet
veriyorsun.
‹kinci manan›n misallerinden, meselâ:
m
çr
ôn
a p
ø r
«n
H r
øp
e /
¬p
fƒ o
£o
H ? /
a É s
ªp
e r
ºo
µ«/
?° r
ùo
f k
In
ô r
Ñp
© n
d p
?Én
©r
fn
’r
G?p
a r
ºo
µ` n
d s
¿p
Gn
h
3
n
Ú
/
Hp
QÉ s
°û? p
d É k
¨ p
FBÉ° n
S É° k
ü p
dÉn
N Ék
æn
Ñn
d m
?n
On
h
(ilâahir).
4
n
¿ho
ôs
µ n
Øn
àn
j m
?r
ƒn
? p
d k
án
j'
’n
n
?p
d '
P /
‘ s
¿ p
G ¢ p
SÉ s
æ? p
d l
A B É n
Ø p
°T p
¬« /
a
‹flte flu ayetler, Cenab-› Hakk›n, koyun, keçi, inek,
manda, deve gibi mahlûklar›n› insanlara halis, safî, leziz
bir süt çeflmesi; üzüm ve hurma gibi masnular› da insan-
lara lâtif, leziz, tatl› birer nimet tablalar› ve kazanlar›; ve
SÖZLER | 681
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
Âdem:
Cenab-› Allah’›n yaratt›¤›
ilk insan ve insanl›¤›n atas›.
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen Al-
lah.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
Cenab-› Hak:
hakk›n tâ kendisi
olan, fleref ve büyüklük sahibi
yüce Allah.
evvelâ:
birinci olarak.
hâdise:
olay.
hâdise-i cüz’iye:
küçük ve basit
hâdise.
hâdise-i ma¤lûbiyet:
ma¤lûp ol-
ma, yenilme olay›.
Hakîm:
her fleyi hikmetle yara-
tan Allah.
halis:
saf, duru.
hilâfet:
halifelik, vekillik.
icmal:
özetleme, ayr›nt›lar›na gir-
meme.
ilim:
bilgi.
ism-i küllî:
küllî, umumî isim.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
lâtif:
hofl, güzel.
leziz:
lezzetli.
mahlûk:
Allah taraf›ndan yarat›l-
m›fl.
mana:
anlam.
masnu:
sanatla yap›lm›fl.
medar:
sebep, dayanak noktas›.
melâike:
melekler.
meselâ:
örne¤in.
mesele:
konu, ehemmiyetli ifl.
misal:
örnek.
nimet:
Allah’›n ba¤›fllad›¤› maddî
ve manevî lütuf ve ikramlar.
rüçhaniyet:
üstünlük.
safî:
saf olan, kat›ks›z, halis.
tabla:
yemek taba¤›, kap.
talim:
ö¤retme.
zikir:
anma, bildirme.
1.
Ve Âdem’e bütün isimleri ö¤rettikten sonra eflyay› meleklere gösterdi. “E¤er halifeli¤e da-
ha lây›k oldu¤unuz iddias›nda do¤ru iseniz, bunlar›n isimlerini Bana söyleyin” buyurdu. • Me-
lekler, “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz,” dediler. “Senin bize ö¤retti¤inden baflka bil-
gimiz yoktur. Sen her fleyi hakk›yla bilir, her ifli hikmetle yapars›n.” (Bakara Suresi: 31-32.)
2.
Bakara Suresi: 32.
3.
Ehlî hayvanlarda da sizin için birer ibret vard›r. Onlar›n kar›nlar›nda, kan ile f›flk› aras›ndan
ç›kan ve içenlerin bo¤az›ndan kolayca geçen halis bir sütle sizi besleriz. (Nahl Suresi: 66.)
4.
Onda insanlar için flifa bulunur. Düflünen bir topluluk için flüphesiz bunda bir delil vard›r.
(Nahl Suresi: 69.)