Sözler - page 674

• ‹kinci fl›kk›n misallerinden, meselâ:
1
Ék
LGn
hr
Rn
G r
ºo
cÉn
ær
? n
?n
Nn
h @ Gk
OÉn
Jr
hn
G n
?Én
Ñp
÷r
Gn
h @ Gk
OÉn
¡p
e¢n
Vr
Qn
’r
G p
?n
©r
é
n
f
r
ºn
dn
G
(ilâahir),
2
Ék
JÉn
?«/
e n
¿Én
c p
?°r
ün
Ø r
dG n
?r
ƒn
j s
¿p
G
’e kadar.
Birinci ayette
âsâr› bast edip bir neticenin, bir mühim
maksudun mukaddemat› gibi, ilim ve kudrete, gayat ve
nizamat›yla flahadet eden en azîm eserleri serdeder;
Alîm ismini istihraç eder.
‹kinci ayette
, Birinci fiulenin Birinci fiua›n›n Üçüncü
Noktas›nda bir derece izah olundu¤u gibi, Cenab-› Hak-
k›n büyük ef’alini, azîm âsâr›n› zikrederek, neticesinde,
yevm-i fas›l olan haflri netice olarak zikrediyor.
‹k i n c i nük t e - i b e l âga t :
Kur’ân, beflerin nazar›-
na sanat-› ‹lâhiyenin mensucat›n› açar, gösterir; sonra,
fezlekede o mensucat›, esma içinde tayyeder veyahut ak-
la havale eder.
• Birincinin misallerinden, meselâ:
n
QÉn
°ür
Hn
’r
G n
h n
™r
ª°s
ùdG o
?p
?r
ªn
j r
øs
en
G ¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
ABÉ n
ª° s
ùdG n
øp
e r
ºo
µo
bo
Rr
ôn
j r
øn
e r
?o
b
o
ôu
Hn
óo
j r
øn
en
h pq
»n
?r
G n
øp
e n
âu
«n
Ÿr
G o
êp
ôr
îo
j
n
h p
âu
«n
Ÿr
G n
øp
e s
»n
?r
G o
êp
ôr
îo
j
r
øn
en
h
3
t
?n
?r
G o
ºo
µ` t
H n
Q *G o
ºo
µp
d '
òn
a @ n
¿ƒo
?s
àn
J n
Ón
an
G r
?o
?n
a *G n
¿ƒ o
dƒo
?n
«°n
ùn
a n
ôr
en
’r
G
‹flte,
baflta der
: “Sema ve zemini, r›zk›n›za iki hazine
gibi müheyya edip, oradan ya¤muru, buradan hububat›
ç›karan kimdir? Allah’tan baflka koca sema ve zemini iki
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen Al-
lah.
âsâr:
eserler.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
azîm:
büyük, yüce.
bast:
yayma.
befler:
insanl›k.
Cenab-› Hak:
hakk›n tâ kendisi
olan, fleref ve büyüklük sahibi
yüce Allah.
derece:
miktar.
ef’al:
fiiller.
esma:
isimler.
fezleke:
muhtasar, özet.
gayat:
gayeler.
haflir:
dirilifl.
havale:
b›rakma, gönderme.
hazine:
define.
hububat:
habbeler, taneler.
ilâahir:
sona kadar.
ilim:
Allah’›n sonsuz bilgisi.
istihraç:
bir fleyden bir sonuç, bir
mana ç›karma.
izah:
aç›klama.
kudret:
kuvvet, iktidar.
maksut:
kastedilen.
mensucat:
dokumalar.
meselâ:
misal olarak, örne¤in.
misal:
örnek.
mukaddemat:
bafllangݍlar.
müheyya:
haz›r.
mühim:
önemli.
nazar:
bak›fl.
netice:
sonuç.
nizamat:
nizamlar, düzenler.
nokta:
önemli bölüm.
nükte-i belâgat:
düzgün, kusur-
suz ve yerinde söylenen sözdeki
ince ve zarif mana.
r›z›k:
bütün nimetler.
sanat-› ‹lâhiye:
Allah’›n sanat›.
sema:
gökyüzü.
serd etme:
güzel flekilde ifade et-
me.
flahadet:
flahitlik.
fl›k:
seçenek.
flua:
›fl›n.
flule:
alev, par›lt›.
tayy:
sar›p dürme, katlama.
yevm-i fas›l:
insanlar›n k›s›m k›-
s›m ayr›ld›¤› ve davalar›n halledil-
di¤i k›yamet günü.
zemin:
yeryüzü.
zikir:
anma, bildirme.
1.
Yeryüzünü bir döflek, • da¤lar› birer kaz›k yapmad›k m›? • Sizi de çift çift yaratmad›k m›?
(Nebe Suresi: 6-8.)
2.
fiüphesiz, hüküm günü belirlenmifl bir vakittir. (Nebe’ Suresi: 17.)
3.
De ki: “Kimdir gökten ve yerden sizi r›z›kland›ran? Kimdir kulak ve gözler yarat›p size ve-
ren? Kimdir ölüden diriyi, diriden ölüyü ç›karan? Kimdir kâinat› yerli yerince tedbir ve idare
eden?” Onlar diyecekler ki, “Allah’t›r.” Öyleyse, “Hâlâ Ona ortak koflmaktan korkmaz m›s›n›z?”
de. • ‹flte hak olan Rabbiniz Allah Odur. (Yunus Suresi: 31-32.)
674 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,664,665,666,667,668,669,670,671,672,673 675,676,677,678,679,680,681,682,683,684,...1482
Powered by FlippingBook