Sözler - page 669

efkâr-› ammede Peygamber (a.s.m.), mü’minlerin k›zlar›-
n› almas› flu s›rra uygun gelmedi¤inden, Kur’ân der:
“Peygamber (a.s.m.), merhamet-i ‹lâhiye nazar›yla size
flefkat eder, pederâne muamele yapar. Risalet nam›na
siz onun evlâd› gibisiniz; fakat flahsiyet-i insaniyet itiba-
r›yla pederiniz de¤ildir ki, sizden zevce almas› münasip
düflmesin.”
Üçüncü k›s›m flöyle fehmeder ki
: “Peygambere
(a.s.m.) intisap edip onun kemalât›na istinat ederek,
onun pederâne flefkatine itimat edip kusur ve hatiat et-
memelisiniz,” demektir. Evet, çoklar var ki, büyüklerine
ve mürflitlerine itimat edip, tembellik eder. Hatta, bazen,
“Namaz›m›z k›l›nm›fl” der—bir k›s›m Alevîler gibi.
Dördüncü nükte:
Bir k›s›m, flu ayetten flöyle bir ifla-
ret-i gaybiye fehmeder ki, “Peygamberin (a.s.m.) evlâd-›
zükûru, rical derecesinde kalmay›p, rical olarak nesli bir
hikmete binaen kalmayacakt›r. Yaln›z, rical tabirinin ifa-
desiyle, nisân›n pederi oldu¤unu iflaret etti¤inden, nisâ
olarak nesli devam edecektir. Felillâhilhamd, Hazret-i
Fat›ma’n›n nesl-i mübareki, Hasan ve Hüseyin gibi iki
nuranî silsilenin bedr-i münevveri, flems-i Nübüvvetin
manevî ve maddî neslini idame ediyorlar.
1
/
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h p
¬ r
« n
?n
Y pq
?n
°U -n
G
Birinci fiule, Üç fiua ile hitama erdi.
@ @ @
SÖZLER | 669
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
evlât:
çocuklar.
fehim:
anlama.
Hasan ve Hüseyin:
bkz. fiah›s Bil-
gileri Hasan (r.a.), Hüseyin (r.a.).
hatiat:
hatalar.
Hazret-i Fat›ma:
bkz. fiah›s Bilgi-
leri, Fat›ma (r.a.).
hikmete binaen:
gizli gaye ve se-
beplerden dolay›.
hitam:
son, nihayet.
idame:
devam ettirme.
ifade:
söyleyifl, anlat›m.
intisap:
ba¤lanma.
istinat:
dayanma.
iflaret-i gaybiye:
gizli, gaypla ilgi-
li iflaret.
itimat:
güvenme.
kemalât:
faziletler, kemaller, ol-
gunluklar.
k›s›m:
tak›m, çeflit.
kusur:
ay›p, özür.
maddî:
cismanî.
manevî:
manaya ait.
merhamet-i ‹lâhiye:
Allah’›n
merhameti, ba¤›fl›.
muamele:
davran›fl.
mü’min:
inanan.
münasip:
uygun.
mürflit:
do¤ru yolu gösteren.
nam:
ad, flan.
namaz:
‹slâm›n befl flart›ndan biri
olan salât.
nazar:
bak›fl.
nesil:
soy sop, zürriyet.
nesl-i mübarek:
mübarek nesil,
hay›rl› soy.
nisâ:
kad›nlar.
nuranî:
nurlu.
nükte:
herkesin anlayamad›¤› in-
ce mana.
peder:
baba.
pederâne:
baba gibi.
rahmet:
Allah’›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›.
rical:
erkekler.
risalet:
elçilik, peygamberlik.
s›r:
insan›n akl›n›n eriflemedi¤i
‹lâhî hikmet.
silsile:
zincir.
flahsiyet-i insaniyet itibar›yla:
flah›s olarak, insan oldu¤undan.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeyerek
sevme.
flems-i Nübüvvet:
peygamberlik
günefli.
flua:
›fl›n.
flule:
alev, yal›m.
tabir:
söz.
zevce:
kad›n, efl.
Alevî:
Hz. Ali’ye ba¤l›l›k nok-
tas›nda birleflen çeflitli dinî ve
siyasî gruplar için kullan›lan
tabir.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
bedr-i münevver:
parlak do-
lunay.
derece:
basamak.
efkâr-› amme:
umuma ait
düflünce.
Ehl-i Beyt:
Hz. Peygamberin
aile efrad›.
evlâd-› zükûr:
erkek çocuk-
lar.
1.
Allah’›m, ona ve onun Ehl-i Beytine rahmet eyle.
1...,659,660,661,662,663,664,665,666,667,668 670,671,672,673,674,675,676,677,678,679,...1482
Powered by FlippingBook