Sözler - page 663

alsa, bir parças›n› tezevvüç etti¤i kad›n›n idaresine vere-
cek; k›z kardefline müsavi gelir. ‹flte, adalet-i Kur’âniye
böyle iktiza eder. Böyle hükmetmifltir.
(HAfi‹YE 1)
•
Dördüncü esas
: Sanemperstli¤i fliddetle, Kur’ân,
menetti¤i gibi; sanemperestli¤in bir nevi taklidi olan su-
retperestli¤i de meneder. Medeniyet ise, suretleri kendi
mehasininden say›p, Kur’ân’a muaraza etmek istemifl.
Hâlbuki gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehac-
cir veya bir riya-i mütecessit veya bir heves-i müteces-
simdir ki; befleri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kam-
ç›lay›p teflvik eder.
Hem, Kur’ân merhameten, kad›nlar›n hürmetini mu-
hafaza için, hayâ perdesini takmas›n› emreder; tâ heve-
sat-› rezilenin aya¤› alt›nda o flefkat madenleri zillet çek-
mesinler, alet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir meta hükmü-
ne geçmesinler.
(HAfi‹YE 2)
Medeniyet ise, kad›nlar› yuvala-
r›ndan ç›kar›p, perdelerini y›rt›p, befleri de bafltan ç›kar-
m›flt›r. Hâlbuki, aile hayat›, kad›n-erkek mabeyninde mü-
tekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Hâlbuki, aç›k
SÖZLER | 663
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
leflmifl arzu, istek.
hüküm:
emir, kanun; verilen ka-
rar.
hürmet:
ihtiram, sayg›.
iktiza:
lâz›m gelme, gerekme.
istinat:
dayanma.
itikatlar›na iktidaen:
inançlar›na
uyarak.
ittifak:
fikir birli¤i etme.
kudsî:
mukaddes, temiz.
lâyiha-i temyiz:
bir üst mahke-
me olan Yarg›taya yaz›lan yaz›;
temyiz yaz›s›.
mabeyn:
aras›, ortas›.
maden:
kaynak.
mahkûm eden:
ceza hükmü ve-
ren.
medeniyet:
uygarl›k.
mehasin:
güzellikler.
menetme:
yasaklama.
merhameten:
merhamet ederek.
meta:
mal.
muaraza:
karfl› gelme, sözle mü-
cadele etme.
muhafaza:
koruma.
müdafaat:
savunmalar.
müsavi:
eflit, denk.
mütekabil:
karfl›l›kl›.
nakzetme:
bozma, geri çevirme,
geçersiz k›lma.
nev(i):
cins, tür; çeflit.
riya:
iki yüzlülük, gösterifl.
riya-i mütecessit:
sanki vücut
kazanm›fl bir riya, cisimleflmifl
gösterifl.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sanemperestlik:
putlara, heykel-
lere tapma.
suret:
flekil, görünüfl.
suretperestlik:
resim gibi görün-
tü ve tasvirlere tapma.
flefkat:
içten ve karfl›l›ks›z mer-
hamet.
tasdik:
do¤rulama.
tefsir:
Kur’ân-› Kerîm’i aç›klamak
maksad›yla yaz›lan kitap.
tesettür-ü nisvan:
kad›nlar›n ör-
tünmesi.
teflvik:
flevklendirme.
tezevvüç:
evlenme, evlilik.
zarf:
müddet.
zillet:
hakir görülme, afla¤›l›k.
zulm-ü mütehaccir:
tafllaflm›fl
zulüm.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
adalet:
hakça, hukuka uy-
gunluk.
adalet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
adaleti.
adliye:
mahkeme, yarg› yeri.
alet-i hevesat:
arzu ve istek-
leri tatmin arac›.
as›r:
yüzy›l, devir.
befler:
insanl›k.
düstur-i ‹lâhî:
‹lâhî prensip.
ecdat:
atalar.
ehemmiyet:
önemli.
esas:
as›l.
hakikat:
gerçek olan.
hafliye:
dipnot, aç›klay›c› yaz›.
hayâ:
utanma.
hayat-› içtimaiye:
sosyal ha-
yat.
heva:
nefse ait olan fleylere
düflkünlük.
heves:
arzu, istek.
hevesat-› rezile:
rezilce he-
vesler.
heves-i mütecessim:
cisim-
HAfi‹YE 1:
Mahkemeye karfl› ve mahkemeyi susturan lâyiha-i temyizin
müdafaat›ndan bir parçad›r; bu makama hafliye olmufl.
“Ben de adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her
as›rda üç yüz elli milyon insanlar›n hayat-› içtimaiyesinde en kudsî ve ha-
kikatli bir düstur-u ‹lâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklar›-
na istinaden ve bin üç yüz elli sene zarf›nda geçmifl ecdad›m›z›n itikatla-
r›na iktidaen tefsir eden bir adam› mahkûm eden haks›z bir karar›, elbet-
te, rûy-i zeminde adalet varsa, o karar› red ve bu hükmü nakzedecektir.”
HÂfi‹YE 2:
Tesettür-ü nisvan hakk›nda otuz Birinci Mektubun Yirmi
Dördüncü Lem’as› gayet kat'î bir surette ispat etmifltir ki, “Tesettür kad›n-
lar için f›trîdir, ref-i tesettür f›trata münafidir.”
1...,653,654,655,656,657,658,659,660,661,662 664,665,666,667,668,669,670,671,672,673,...1482
Powered by FlippingBook