alsa, bir parçasn tezevvüç etti¤i kadnn idaresine vere-
cek; kz kardefline müsavi gelir. flte, adalet-i Kurâniye
böyle iktiza eder. Böyle hükmetmifltir.
(HAfiYE 1)
Dördüncü esas
: Sanemperstli¤i fliddetle, Kurân,
menetti¤i gibi; sanemperestli¤in bir nevi taklidi olan su-
retperestli¤i de meneder. Medeniyet ise, suretleri kendi
mehasininden sayp, Kurâna muaraza etmek istemifl.
Hâlbuki gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehac-
cir veya bir riya-i mütecessit veya bir heves-i müteces-
simdir ki; befleri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kam-
çlayp teflvik eder.
Hem, Kurân merhameten, kadnlarn hürmetini mu-
hafaza için, hayâ perdesini takmasn emreder; tâ heve-
sat- rezilenin aya¤ altnda o flefkat madenleri zillet çek-
mesinler, alet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir meta hükmü-
ne geçmesinler.
(HAfiYE 2)
Medeniyet ise, kadnlar yuvala-
rndan çkarp, perdelerini yrtp, befleri de bafltan çkar-
mfltr. Hâlbuki, aile hayat, kadn-erkek mabeyninde mü-
tekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Hâlbuki, açk
SÖZLER | 663
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ
leflmifl arzu, istek.
hüküm:
emir, kanun; verilen ka-
rar.
hürmet:
ihtiram, sayg.
iktiza:
lâzm gelme, gerekme.
istinat:
dayanma.
itikatlarna iktidaen:
inançlarna
uyarak.
ittifak:
fikir birli¤i etme.
kudsî:
mukaddes, temiz.
lâyiha-i temyiz:
bir üst mahke-
me olan Yargtaya yazlan yaz;
temyiz yazs.
mabeyn:
aras, ortas.
maden:
kaynak.
mahkûm eden:
ceza hükmü ve-
ren.
medeniyet:
uygarlk.
mehasin:
güzellikler.
menetme:
yasaklama.
merhameten:
merhamet ederek.
meta:
mal.
muaraza:
karfl gelme, sözle mü-
cadele etme.
muhafaza:
koruma.
müdafaat:
savunmalar.
müsavi:
eflit, denk.
mütekabil:
karfllkl.
nakzetme:
bozma, geri çevirme,
geçersiz klma.
nev(i):
cins, tür; çeflit.
riya:
iki yüzlülük, gösterifl.
riya-i mütecessit:
sanki vücut
kazanmfl bir riya, cisimleflmifl
gösterifl.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sanemperestlik:
putlara, heykel-
lere tapma.
suret:
flekil, görünüfl.
suretperestlik:
resim gibi görün-
tü ve tasvirlere tapma.
flefkat:
içten ve karfllksz mer-
hamet.
tasdik:
do¤rulama.
tefsir:
Kurân- Kerîmi açklamak
maksadyla yazlan kitap.
tesettür-ü nisvan:
kadnlarn ör-
tünmesi.
teflvik:
flevklendirme.
tezevvüç:
evlenme, evlilik.
zarf:
müddet.
zillet:
hakir görülme, afla¤lk.
zulm-ü mütehaccir:
tafllaflmfl
zulüm.
zulüm:
hakszlk, eziyet.
adalet:
hakça, hukuka uy-
gunluk.
adalet-i Kurâniye:
Kurânn
adaleti.
adliye:
mahkeme, yarg yeri.
alet-i hevesat:
arzu ve istek-
leri tatmin arac.
asr:
yüzyl, devir.
befler:
insanlk.
düstur-i lâhî:
lâhî prensip.
ecdat:
atalar.
ehemmiyet:
önemli.
esas:
asl.
hakikat:
gerçek olan.
hafliye:
dipnot, açklayc yaz.
hayâ:
utanma.
hayat- içtimaiye:
sosyal ha-
yat.
heva:
nefse ait olan fleylere
düflkünlük.
heves:
arzu, istek.
hevesat- rezile:
rezilce he-
vesler.
heves-i mütecessim:
cisim-
HAfiYE 1:
Mahkemeye karfl ve mahkemeyi susturan lâyiha-i temyizin
müdafaatndan bir parçadr; bu makama hafliye olmufl.
Ben de adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her
asrda üç yüz elli milyon insanlarn hayat- içtimaiyesinde en kudsî ve ha-
kikatli bir düstur-u lâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklar-
na istinaden ve bin üç yüz elli sene zarfnda geçmifl ecdadmzn itikatla-
rna iktidaen tefsir eden bir adam mahkûm eden haksz bir karar, elbet-
te, rûy-i zeminde adalet varsa, o karar red ve bu hükmü nakzedecektir.
HÂfiYE 2:
Tesettür-ü nisvan hakknda otuz Birinci Mektubun Yirmi
Dördüncü Lemas gayet kat'î bir surette ispat etmifltir ki, Tesettür kadn-
lar için ftrîdir, ref-i tesettür ftrata münafidir.