KNC CLVE
Kurânn flebabetidir. Her asrda taze nazil oluyor gi-
bi tazeli¤ini, gençli¤ini muhafaza ediyor.
Evet, Kurân, bir hutbe-i ezeliye olarak umum asrlar-
daki umum tabakat- befleriyeye birden hitap etti¤i için,
öyle daimî bir flebabeti bulunmak lâzmdr. Hem de, öy-
le görülmüfl ve görünüyor. Hatta, efkârca muhtelif ve is-
tidatça mütebayin asrlardan her asra göre, güya o asra
mahsus gibi bakar, baktrr ve ders verir.
Beflerin âsâr ve kanunlar, befler gibi ihtiyar oluyor,
de¤ifliyor, tebdil ediliyor. Fakat, Kurânn hükümleri ve
kanunlar, o kadar sabit ve rasihtir ki, asrlar geçtikçe da-
ha ziyade kuvvetini gösteriyor. Evet, en ziyade kendine
güvenen ve Kurânn sözlerine karfl kula¤n kapayan flu
asr- hazr ve flu asrn ehl-i kitap insanlar, Kurânn
p
ÜÉn
à`p
µdr
G n
?r
gn
G BÉ n
j @ p
ÜÉn
à`p
µdr
G n
?r
gn
G BÉ n
j
hitab- mürflidânesine o
kadar muhtaçtr ki, güya o hitap, do¤rudan do¤ruya flu
asra müteveccihtir ve
1
p
ÜÉn
à` p
µdr
G n
?r
gn
G BÉ n
j
lâfz
2
p
Ön
à`r
µ n
r
G n
? r
gn
G BÉ n
j
manasn dahi tazammun eder. Bütün fliddetiyle, bütün
tazeli¤iyle, bütün flebabetiyle,
m
án
Şp
?n
c '
p
G Gr
n
dÉn
İn
J p
ÜÉn
à`p
µdr
G n
? r
gn
G BÉ n
j
3
r
şo
µn
ĉr
Ğn
Hn
h Én
ĉn
ĉr
Ğn
H m
ABG n
n
°S
sayhasn âlemin aktârna savuruyor.
Meselâ flahslar, cemaatler, muarazasndan âciz kaldk-
lar Kurâna karfl, bütün nev-i beflerin ve belki cinnîlerin
âciz:
çaresiz, güçsüz.
aktâr:
her taraf, her yer.
âlem:
cihan.
âsâr:
eserler.
asr:
yüzyl, devir.
asr- hazr:
flimdiki asr, bu za-
man.
befler:
insanlk.
cemaat:
topluluk.
cilve:
tecelli, görünme, yansma.
cinnî:
cinlerle ilgili, cin taifesinden
olan.
efkâr:
fikirler, düflünceler.
ehl-i kitap:
kitap ehli.
güya:
sanki.
hitab- mürflidâne:
do¤ru yolu
gösteren hitap, seslenifl.
hitap:
bir toplulu¤a karfl konufl-
ma.
hitap:
konuflma, seslenifl.
hutbe-i ezelî:
varl¤nn bafllang-
c olmayan Allahn insanlara ve
cinlere bir hutbesi olan Kurân.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
Kurânn hükümleri:
Kurânn
emirleri.
lâzm:
gerekli, lüzumlu.
mahsus:
has, özel.
mana:
anlam.
meselâ:
misal, örnek olarak.
muaraza:
karfl gelme, sözle kar-
fllkl mücadele.
muhafaza:
koruma.
muhtelif:
farkl, çeflitli.
mütebayin:
birbirine uymayan,
zt.
müteveccih:
yönelik.
nazil:
inme, indirilme.
nev-i befler:
insanlk.
sabit ve rasih:
kesinleflmifl, de-
¤iflmeyen sa¤lamlk.
sayha:
yüksek ses, seda.
flahs:
kifli.
flebabet:
tazelik, gençlik.
tabakat- befleriye:
insan taba-
kalar, sosyal snflar.
tazammun:
içine alma.
tebdil:
de¤ifltirme.
umum:
bütün.
Yahudi:
brani ve srailî de deni-
len, Sami kavimlerinden bir rk ve
bu rkn ba¤l oldu¤u dinî inanç.
ziyade:
fazla.
1.
Ey ehl-i kitap! (Âl-i mran Suresi: 64, 65, 70, 71,
; Nisâ Suresi: 171; Mâide Suresi: 15, 19; ...)
2.
Ey mektepliler!
3.
De ki: Ey kitap ehli olan Hristiyanlar ve Yahudiler! Sizinle bizim aramzda müflterek olan bir
söze gelin. (Âl-i mran Suresi: 64.)
658 | SÖZLER
Y
RM
B
EfiNC
S
ÖZ